Mesajı Okuyun
Old 24-06-2014, 07:51   #2
kubrick

 
Varsayılan

zannediyorum aradığınız karar bu:

T.C YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 1980 / 8346
Karar: 1980 / 10933
Karar Tarihi: 28.10.1980

ÖZET: Maddi tazminatın hesap biçiminde ilke, tazminat alacaklısına mükerrer ödemeye yol açmamak amacıyla kurumca sağlanan gelirler dışında kalan zararın ödetilmesidir. Hal böyle olunca öncelikle tazminat alacaklısının zararı hesaplanırken önce evlenme şansı dolayısıyla indirim yapılmalı son olarak da kurumca yapılan ödemelerden dolayı indirim yapılmalıdır. Mahkemece bu ilkeye aykırı olarak son olarak evlenme şansından dolayı indirim yapılamaz. Ancak tazminat tutarı hesaplanırken hüküm tarihine kadar yeni toplu iş sözleşmesi ile ücretler yükseltilmiş ise dikkate alınması gerektiği gibi olduğu takdirde sigorta gelirlerindeki artmada gözönünde bulundurulmalıdır.(506 S. K. m. 24, 26)

Dava: Davacılar, murislerinin iş kazası sonucu ölümü üzerine uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm, süresi çinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1 - Davacı, (H.) iş kazası sonucu ölen kocasının desteğinden yoksun kalması nedeniyle maddi tazminat isteğinde bulunmuştur. (H.) kocasının ölümünden sonra evlenmiş ancak daha sonra ikinci kocasından da boşanmıştır. Olayın bu özelliğine göre destekten yoksun kalma tazminatının miktarı önem kazanmaktadır. Genellikle sözü edilen tazminata hak kazanma koşullarından biri de davacının "bakım ihtiyacı içinde bulunması"dır. Bu ihtiyaç ise davacınıne kocasının ölümü sonucu, yasama düzeyinin kocasının kendisine sağladığının altına düşmesi ile gerçekleşmiş sayılır. O halde bu temel ilkeden hareket olunduğunda davacı kadının mücerret ikinci defa evlenmiş olması ilk kocasının iş kazası sonucu ölümü nedeniyle isteyebileceği destekten yoksun kalma tazminatından feragat anlamını taşımaz; aksine ikinci evliliğin kendisine sağladığı yaşamın düzeyi öncekinin altında kaldıkça davacı kadın önceki ve sonraki yaşam düzeyleri arasındaki fark tutarında tazminat isteyebilir. Ancak davacı, az önce açıklandığı biçimde bir farkın gerçekleştiğini ispat etmedikçe ikinci evlilik süresince destekten yoksun kalma tazminatı isteyemez. Yargıtay'ın önceki uygulamaları bu doğrultuda olduğu gibi (9. H.D. 17.1.1972 gün Esas 24111, Karar 135) mehaz kanun uygulamasına yön veren İsviçre Federal Mahkemesi uygulaması da bu doğrultudadır. (JdT. 1965 ı-455, No. 64. Zikreden: S.S. Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümleri, Sahife: 477 Not: 47/6 ve K. Tunçomağ Türk broçlar Hukuku Cilt: l- Genel Hükümler).

Bütün bu açıklamaların sonucu olarak, dosyadaki deliller hep birlikte değerlendirildiğinde ikinci evlilik süresince davacı kadının bakım ihtiyacı içerisinde bulunmadığının kabulü ile tazminat hesabı isabetli görülmüştür. Diğer taraftan üzerinde durulması gereken bir yön de ikinci kocadan boşanma gününden sonraki dönem için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken davacı kadının yeniden evlenme şansının bulunup bulunmadığının dikkate alınıp alınamayacağı ve dolayısiyla evlenme şansından dolayı indirim yapılabilip yapılamayacağı hususudur. Burada özellikle şu hususun belirtilmesi gerekir ki, evlenme şansından dolayı indirim yapılması icabedeceği yönü Yargıtay uygulamaları ve bunu destekleyen öğretideki görüşlerle açıklığa kavuşmuştur. Olayın ve sorunun özelliği yukarıda da üzerinde durulduğu gibi evlenip boşanan katının yeni bir evlilik yapma şansının azalması veya yok olması halinde bu azalma veya yok olmanın boşanmadan sonraki dönem için destekten yoksu kalma tazminatı alacaklısı ve borçlusundan hangisi yararına hukuksal sonuç doğuracağıdır. Burada hareket noktası olarak alınması gereken maddi vakıa kocanın ölümünden sonra davacı kadının evlenmek suretiyle evlenme şansının mevcut olduğu fiilen ispatlanmış bulunmasıdır. Olayın özelliği de dikkate alındığında kadının ikinci evliliği, üçüncü defa evlenme şansını azaltmışsa ki hayatın olağan akışı içerisinde doğal olan budur. Kadının kendi davranışının sonucu olarak meydana gelen zarara kendisinin katlanması gerektiğinin kabulü keza isabetlidir.

2 - Maddi tazminatın hesap biçiminde ilke, tazminat alacaklısına mükerrer ödemeye yol açmamak amacıyla kurumca sağlanan gelirler dışında kalan zararın ödetilmesidir. Hal böyle olunca öncelikle tazminat alacaklısının zararı hesaplanırken önce evlenme şansı dolayısıyla indirim yapılmalı son olarak da kurumca yapılan ödemelerden dolayı indirim yapılmalıdır. Mahkemece bu ilkeye aykırı olarak son olarak evlenme şansından dolayı indirim yapılması az önce açıklanan ilkeye ters düşer. Ancak tazminat tutarı hesaplanırken hüküm tarihine kadar yeni toplu iş sözleşmesi ile ücretler yükseltilmiş ise dikkate alınması gerektiği gibi olduğu takdirde sigorta gelirlerindeki artmada gözönünde bulundurulmalıdır.

Karar bu nedenle isabetsiz bulunduğundan bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda 2 sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, 28.10.1980 gününde oybirliği ile karar verildi.