Mesajı Okuyun
Old 16-12-2016, 13:54   #55
av__emrah

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan antipersonel
Ayrıca yakın zamanda kamulaştırmasız el atmadan ötürü görülen bir davada davacı vekili uzlaşma yoluna başvurmadan açtığı davada Asliye Hukuk Mahkemesi tazminata hükmedip, Yargıtay'a itiraz üzerine giden dosyada uzlaşma hükümleri yönünde bir iade gelmedi. Uzlaşma hernekadar dava şartı desede bu davanın usul veya esastan reddini gerektirecek bir husus olmadığı kanaatindeyim. Davacı zaten davasını açmakla uzlaşmayacağını noktasındaki iradesini ortaya koyuyor. Burdaki uzlaşmanın önerilmesinin amacı kişinin mahkemeye müracaat hakkını ortadan kaldırmak değil, malikin idareye başvurması halinde uzlaşma yolunun denenmesidir. İdare uzlaşma talebinde bulunan malik ile uzlaşma görüşmelerine başlamakla yükümlüdür. Malikin idareye başvurmadan doğrudan doğruya dava açması hukukun temel prensiplerinden biri olan hak arama özgürlüğüne ilişkindir.

Uzlaşma dava şartı olmamalıdır kanaatindeyim.

Sayın Meslektaşım; öncelikle paylaştığınız kararların tamamı eski kararlardır. Kamulaştırmasız el atma konusu ile ilgili olarak yapılan yasal değişiklikler göz önüne alındığında eski içtihatların bir çoğu önemini yitirmiş veya uygulanamaz hale gelmiştir. Dolayısıyla bu konu ile ilgili daha güncel kararlara ihtiyaç vardır. Özellikle de yanlış yönlendirme olmaması için dikkat edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Şu anki yasal mevzuat göz önüne alındığında 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında el koyulan taşınmazlar için kuruma uzlaşma başvurusu yapmak yasal zorunluluktur. aşağıda paylaştığım 26.09.2016 tarihli karar da bu yöndedir. İyi Çalışmalar.





T.C YARGITAY
18.Hukuk Dairesi
Esas: 2015 / 12988
Karar: 2016 / 10691
Karar Tarihi: 26.09.2016


ÖZET: Mahkemece, dava konusu taşınmazın değeri ve eski hale getirme bedelinin açıklanan esaslar dairesinde yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda alınacak bilirkişi raporu ile belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kabulü doğru görülmemiştir.(2942 S. K. Geç. m. 6) (ANY. MAH. 01.11.2012 T. 2010/83 E. 2012/169 K.)

Dava ve Karar: Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak Manisa İli Sarıgöl İlçesi Burgaz Köyü 987 parsel sayılı taşınmaza müdahalenin men'i, kâl ve 1000 TL ecrimisil istenilmiştir. Mahkemece davanın müdahalenin men'i yönünden kabulüne, ecrimisil yönünden feragat nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan DSİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü:

Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu karar vermeye yeterli değildir.

Dava dilekçesinde, dava konusu taşınmaza davalı DSİ tarafından kanalet, davalılar komşu parsel malikleri tarafından ise 1000 m² lik alana haksız olarak kullandıklarını belirterek müdahalenin önlenmesi ile kâl'e ve 5 yıl boyunca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 1000 TL ecrimisil taleplerinin kabulüne karar verilmesi istenilmiş; mahkemece ecrimisil yönünden talebinin feragat nedeni ile reddine, el koyma talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

1-Kamulaştırma Kanununa 5999 sayılı Kanunla eklenen ve 30.06.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Geçici 6. maddesinde Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır” hükmü getirilmiş, 25.02.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesiyle de Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 04/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 04/11/1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır” denilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 22.02.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 01.11.2012 tarih ve 2010/83 Esas-2012/169 Karar sayılı kararı ile uzlaşma dava şartı sayılmış, 6111 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi ise iptal edilmiş, ancak iptal hükmünün kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra kanunlaşan ve 11.06.2013 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanunun 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanununun Geçici 6.maddesi değiştirilmiştir. Değiştirilen Geçici 6.maddenin 1. fıkrasında Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09/10/1956 tarihi ile 04/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.” denilmiş, 10 fıkrasında ise Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir” hükmü getirilmiştir.

Yukarıda açıklanan bu düzenlemeler karşısında 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında el koyulan taşınmazlar için 6487 sayılı Yasanın yayımlanmasından sonra açılan davalarda uzlaşma dava şartı olarak kabul edilmekte, öncesinde açılan davalar için ise uzlaşma yoluna başvurulması için üç aylık süre öngörülmekle birlikte uzlaşmaya başvurulması zorunluluk haline getirilmemekte, 04.11.1983 tarihinden sonra el koyulan taşınmazların ise bu madde kapsamında bulunmadıkları da anlaşılmaktadır.

Dava konusu somut olay incelendiğinde, davalı idare tarafından verilen cevap dilekçesinde dava konusu taşınmaza 1980'li yıllarda el koyulduğu belirtilmiş olup, mahkemece el koyma tarihi tespit edilerek 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında el koyulan taşınmazlar için 6487 sayılı Yasanın yayımlanmasından sonra açılan davalarda uzlaşma dava şartı olarak kabul edildiğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeksizin gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan davanın kabulüne karar verilmiş olması,

2-Kamulaştırmasız el koyma davalarında; el koymanın önlenmesi talebi yanında eski hale iade veya kâl istemi bulunması durumunda, el koyulan taşınmazların niteliği belirlenerek zemin değeri hesaplandıktan sonra bu değer eski hale getirme bedelinden veya kâl istenmesi halinde oluşacak zarardan az ise zemin bedelinin davacıya ödenmesine ve el koyulan bölümün tapusunun iptali ile niteliğine göre idare adına tescil veya terkinine karar verilmesi, zemin değerinin fazla çıkması halinde ise davalı idarenin taşınmaza el koymasının önlenmesine ve hesaplanan eski hale getirme bedelinin de davalı idareden tahsiline veya taşınmaz üzerindeki tesislerin kâl’ine karar verilmesi gerekir.

Dosyadaki bilirkişi raporuna göre, taşınmazın zemin ve eski hale getirme bedelinin belirlenmemiş olduğu görülmektedir. Öncelikle, taşınmazın arsa ya da tarla niteliğinde olup olmadığı tespit edilerek, tarla olduğunun anlaşılması halinde gelir metodu esas alınarak, arsa olduğunun belirlenmesi halinde ise dava tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle bedelinin hesaplanması gerekir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın değeri ve eski hale getirme bedelinin yukarıda açıklanan esaslar dairesinde yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda alınacak bilirkişi raporu ile belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulü,

Doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.09.2016 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)