Mesajı Okuyun
Old 31-05-2013, 15:48   #2
hüsnü gökulu

 
Varsayılan her türlü delil ibaresi

Sayın meslektaşım,sitede daha önce yayımlanmış Yargıtay kararı var.Umarım faydalı olur. Adresi http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=14564
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2001/12918
Karar: 2002/2272
Karar Tarihi: 08.03.2002

ÖZET : Kural olarak, davalı, kiracı olduğuna göre kira bedellerinin ödendiğini kanıtlamak zorundadır. Davalının hangi hususu ispat etmek zorunda olduğu ve getirmesi gereken delillerin neler olduğu da ara kararında belirtilmemiştir. Bu unsurları taşımayan ara kararına rağmen davalının usul yasasının 244 maddesi gereğince yeni delil ikame edilebileceğinin de gözden ırak tutulmaması gerekir. Kesin mehil davanın en az masrafla ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakiminin tanınan yasal takdir yetkisidir. Hakim bu takdir yetkisini kullanırken az yukarıda açıklanan hususlara gerekli özeni göstermesi gerekir.

(1086 S. K. m. 217, 244, 339)

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü.

Karar avacı, davalının kiracısı olduğunu 1.7.1999 tarihinden mecuru boşalttığı 2.4.2001 tarihine kadar geçen 21 aylık süre için sadece 3 aylık kira bedeli ödediğini birikmiş aylık 75.000.000 Tl. den 18 aylık kira bedeli tutarı olan 1.350.000.000 Tl. ödemediğini ileri sürerek bu alacağının yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

Davalı, yazılı cevap vermemiş, yargılama aşamasında tüm kira bedellerini ödediğini bildirerek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında 1.7.1997 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalının davacıya ait mecurda kiracı olduğu, ilk yıl kira bedelinin 450.000.000 TL. 2. yıl kira bedelinin 600.000.000 Tl. 3.yıl kira bedelinin ise 900.000.000 Tl. olduğu davacı tarafından temerrüt sebebiyle yapılan takip sonucu davalının tahliyesine karar verildiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık 3.dönem kira parası ile bu dönemden sonra tahliye tarihine kadar olan süreyi kapsayan 18 aylık kira bedellerinin ödenip ödenmediğinden kaynaklanmaktadır. Kural olarak, davalı, kiracı olduğuna göre kira bedellerinin ödendiğini kanıtlamak zorundadır. Yargılamanın 1. oturumunda duruşmaya katılan davalı davayı kabul etmediğini ileri sürerek, delil bildirmek için süre istemiş, mahkemece "davalıya dava ile ilgili tüm delillerini bildirmesi için 10 günlük kesin süre verilmesine, kesin süreye uymadığı takdirde başkaca delil bildirmekten vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarına ( ihbar edildi )" denilerek süre tanınmıştır. Bir sonraki oturumda ise davalı karşı tarafa borcu olmadığını, ödediğini ileri sürerek davacıya yemin teklif ettiğini açıklamış olup, yerel mahkeme davalının süresi içeresin de delillerini bildirmediğinden yemin teklifi isteminin reddine karar verildikten sonra duruşmayı sonuçlandırmıştır.

Taraflar veya vekillerin dinlenmesinden sonra aralarında uyuşmazlığın aydınlanmaması halinde hakime, iki tarafa HUMK. nun 217/2 maddesi gereğince delillerini göstermeleri için süre verebileceğini hükme bağlamıştır. Bu bağlamda hakimin hangi çekişmeli vakıaların ispati için delil gösterilebileceği, gösterilecek delilerin neler olduğunu taraflara açıkça açıklaması gerekir. Somut olayda mahkemenin verdiği ara kararında bunun sınır ve kapsamı açıklanmamış davalının hangi hususu ispat etmek zorunda olduğu ve getirmesi gereken delillerin neler olduğu da ara kararında belirtilmemiştir. Bu unsurları taşımayan ara kararına rağmen davalının usul yasasının 244 maddesi gereğince yeni delil ikame edilebileceğinin de gözden ırak tutulmaması gerekir. Kesin mehil davanın en az masrafla ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakiminin tanınan yasal takdir yetkisidir. Hakim bu takdir yetkisini kullanırken az yukarıda açıklanan hususlara gerekli özeni göstermesi gerekir. Kaldı ki davalı, 22.5.2001 tarihli ara kararında verilen süre içerisinde yemin delilini bildirmiş olsa dahi, bir sonraki oturumda davalıya yemin davetiyesi tebliği nedeniyle duruşma erteleneceğinden kesin mehilin amacının gerçekleşmeyeceği sonucu ortaya çıkar. Bu itibarla mahkemece davacının yemin teklifinin süresinde yapıldığı kabul edilerek, HUMK. 339 ve sonraki maddelerine göre yasal prosedürün tamamlattırılması ve hasıl olacak sonuca karar verilmesi gerekir. Değinilen bu yönlerin gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 8.3.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.