Mesajı Okuyun
Old 28-08-2009, 14:46   #21
Emin Cihan UYSAL

 
Varsayılan

Merhabalar;

Sayın adminin hekim-avukat benzetmesine katılmıyorum. Zira, ülkemizde hekimlerin avukatlara nazaran durumlarının daha refah içerisinde olduğunu düşünmekle birlikte, hekimlerin yaptığı işin avukatlardan ayrılan yanlarının yadsınamayacak kadar fazla olduğunu düşünüyorum.

Hekimlerin dili değişmez, aynı lisanla anlaşırlar. Tıpta uyruk farkından söz edilemez. Kanınız A RH + ise başka ülkede farklı değildir. Ancak avukatın bulunduğu ülkeye göre takip etmek zorunda olduğu mevzuat başka bir ülkeye göre değişkenlik gösterir. Ayrıca; Hekimlerin istihdamının avukatlara göre daha olumlu düzeyde olduğu kanaatindeyim. Hangi hekim işsizlikten dolayı mesleğine küsmüştür? Hangi hekim, işini çevre mesleği olarak görerek, memleketinde iş yapmak zorunluluğuna düşmüştür? Ancak, biz avukatlara gelecek olursak, işimiz kesinlikle çevremizle büyüyen bir meslektir. Hangimiz istihdam edilirken zorlanmıyoruz? Meslektaşlarımız içindeki istisnalar hariç olmak üzere; CMK listelerini eşelemekten, kurum kapılarını teklemekten hangimiz geri kalıyoruz? Hele ki mesleğin ilk senelerinde..

Yukarıda açıklamış olduğum gerekçelerden bahisle Sayın adminin, hekim - avukat teşbihine olumsuz şerhimi koyuyorum.

Hangi dönemde olursa olsun, yapılması mutlak gerekli olan yargı reformunun gerçekleştirilmesini beklediğimiz devletin üç ana gücünden biri olan yasama organının; durumun ciddiyetini ve vehametini anlaması için seslerimizin birleşmesinden yanayım.

Günler geçtikçe meslektaşlarımız yaralanmakta iken, hatta canlarını meslek uğruna kaybetmekte iken; sahip olduğum mesleğin onurunun ayaklar altına alınmasına neden göz yumayım? Neden ücretsiz işçi gibi görüleyim? Angaryanın mesleğime reva görülmesini neden yadsımayayım? Neden zor bela kazandığım üniversitenin bu güzide fakültesini binbir zorlukla bitirmişken, emeğimin değeri gözetilmeden gözümün içine baka baka benden işimi yapmamı bekleyen, sözümona maaşı aksamayan kişilere karşı ezik durayım.

Sözlerime meslek ustamız Av.Ali Haydar Özkent'ten bir alıntı ile son veriyorum.

"Yaptığı iş insanlığın üzerinde titrediği adalete yardım olan genç Türk avukatı! Mesleğini sev, yalnız sevmekle kalma, böyle bir mesleğe mensup olduğun için gurur da duy. Çünkü sevilecek ve gurur duyulacak kadar asîl ve güzeldir. Bu mesleği sevmeyen, kalbinde onun (mukaddes ateş)i yanmıyan, asîl ruhlu olmıyan, mesleği bir tezgâhtar, bir tefeci, bir Lonca esnafı gibi günlük rızkı için yapan, mesleğin asîl heyecanını duymayan adam, iyi bir avukat değildir ve olamaz. Haklı gördüğü bir ihtilâfı adalet huzurunda, hasis ve sefil duygulardan uzak, hakkın ve vicdanının emrinden başka hiç bir emir dinlemiyerek ilmin, kanunun ve medenî cesaretin verdiği bir imtiyazla müdafaa eden ancak böyle bir adamdır ki memleketine, mahkemelere, muhitine, müvekkillerine ve hattâ hasmına sevgi ve saygı telkin edebilir, Öyle bir Adam! ki, yalnız doğru söyler ve her söylediği söz doğru görülür."



Saygılar sunarım.