Mesajı Okuyun
Old 27-08-2009, 15:53   #16
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Senaryo:

En sevdiğiniz yakınınız kalp krizi geçiriyor ve en yakın sağlık kuruluşuna kaldırılıyor. Doktorlar ve sağlık personeli, devletten alacaklarını alamadıkları için Türk Tabipler Birliğinin tavsiye kararına istinaden müdahalede bulunmuyor ve yakınınızı kaybediyorsunuz.

Sayın Admin;

Öncelikle 'avukata saldıran sanığı bir başka avukatın savunması' konulu forumda da "hekim-avukat" benzetmesi yapılmıştı, o forumda da bu benzetmenin doğru olmadığını düşündüğümü yazmıştım. Burada da tekrarlıyorum.

Öte yandan "mağdurun veya yakınlarının yerine kendimizi koymak" gibi empatik bir yaklaşımın mesleğimizle de bağdaşmayacağını düşünüyorum.


Alıntı:
Yazan Admin
Kendimize sormamız gereken sorular sanırım şunlar:
1- Avukatların alacak hakkı, adalet arayışından daha öncelikli mi?
2- Bu alacağı almak için herşey yapıldı mı ve "savunmayı durdurmak" ve ciddi suçlar işleyenlerin yargılanmasını önleyecek bir davranış takınmak dışında yapacak başka hiçbir şey kalmadı mı?
3- Dışarı salıverilen bu tecavüz zanlıları, yarın sizin ya da bir avukatın ailesinden birine de tecavüz ederse, İstanbul Barosunun tutumu hakkındaki görüşleriniz aynı kalacak mı?
4- Avukatların bu mağduriyeti kamuoyununda avukatlara karşı kırgınlık, kızgınlık, nefret hislerini körüklemeden nasıl doğru şekilde ifade edilebilir?

Devlet eğer müdafiiliği zorunlu kılıyorsa sonuçlarını da önceden planlamalı ki sıkıntı yaşanmasın. "Adalet devletin temelidir" diye duruşma salonlarına ve adliyelere yazan bir devletin, adaletin tecellisi ve işleyişindeki aktörlerin de varlığını ve devamını gözetmesi gerekir, diye düşünüyorum.

Saygılarımla...