Mesajı Okuyun
Old 06-09-2011, 17:55   #4
serhattugral

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ARZU KILIÇ
iş davalarında da alacağın önceden tam ve kesin olarak belirlenebilecek nitelikte olmadığını düşündüğümden belirsiz alacak davası şeklinde açılması gerektiğini savunuyorum... umarım içtihatlarda bu şekilde gelişir zira bu konuda iş hukuku alanında ciddi sorun olduğunu düşünmekteyim...

Ben karşıt görüşte olduğumu ifade etmek isterim. İşçi, işe ne zaman girdiğini, ne zaman iş aktinin sona erdiğini, almakta olduğu ücretin ne kadar olduğunu ve buna bağlı olarak ne kadar maaş, kıdem, ihbar, mesai, vs. vs. alacağı olduğunu bilir. Eğer bilmiyor ise bunu bir uzmana hesap ettirir ve davasını tam olarak açar. Zira burada bilinemez olan ve ancak mahkemece yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacak bir vakıa mevcut değildir.

Bilinemez olan ile ispatı taraflar arasında niza konusu olan şeyleri birbirinden ayırmak gerekmektedir. İşçinin ne kadar alacağının olduğu hususu bir takım matematik hesaplarına ve formüllere dayalı olarak herkesçe tepit olunabilir.

Ancak, iş aktinin haklı mı haksız mı feshedildiği, fazla mesai yaptırılıp yaptırılmadığı, yahut aylık ücretin iddia edilen miktarda olup olmadığı hususu mahkemece yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır.

Çoğu iş davasında bilinemez olan şey alacağın miktarından ziyade varlığı ve ispatı hususudur. Bu nedenle uygulamada çeşitli mülahazalarla her işçilik kalemi için cüzi meblağlar talep ederek dava açmak ve daha sonra davayı ıslah etmek yolu geliştirilmiştir. Ben bunun bir takım adaletsizliklere yol açtığını düşünüyorum. Sayın meslektaşımın aksine içtihatların "işçilik alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olacağına" değil aksine "kısmi davaya konu edilemeyeceğine" şeklinde gelişeceğini tahmin ediyorum.

Bakalım zaman ne gösterecek?