Mesajı Okuyun
Old 23-02-2011, 11:41   #7
Av.Kaan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan derviş yıldızoğlu
Benzer bir olayı paylaşmak isterim: Müvekkil, bir şahıstan noterde satışını yaparak araç satın almıştı. Ancak trafikte tescilini yapmamıştı. Bu arada, aracı satın aldığı kişinin borcundan dolayı araca alacaklısı tarafından haciz konuldu. Satış, hacizden önce olduğu için, İcra hukuk mahkemesine başvurarak, haczi kaldırtmıştık. Yargıtay kararı da bulursam bilahere ekleyeceğim. Saygılarımlaaa...


Örnek olaya uygun düşmemektedir. Araçlarda noter satışı ile mülkiyet el değiştirir. Sicile yapılan bildirimden ibarettir. Tapuda ise mülkiyet tescille el değiştirdiğinden tescilden önceki haciz geçerlidir. Satış vaadi şerh verilmediğinden 3.kişiye karşı öne sürülemez. Kaldı ki haczin kaldırılması için bu kişilere açılmış bir dava olmalı...

Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/588

K. 2006/2202

T. 28.2.2006

• TAŞINMAZ MAL SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ ( Şerhlerin Kaldırılması Suretiyle Tapu İptali ve Tescil İstemi - Davacı Bu Sözleşmeyle Kazandığı Kişisel Hakkı Tapuya Şerh Vererek Kuvvetlendirmediğinden 3. Kişilere Karşı Kişisel Hakka Dayanıp Koruma Talebinde Bulunamayacağı )

• ŞERHLERİN KALDIRILMASI SURETİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Davacı Bu Sözleşmeyle Kazandığı Kişisel Hakkı Tapuya Şerh Vererek Kuvvetlendirmediğinden 3. Kişilere Karşı Kişisel Hakka Dayanıp Koruma Talebinde Bulunamayacağı - Buna Dayanarak Açtığı İstihkak İddiası Dinlenemeyeceği )

• İSTİHKAK İDDİASI ( Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmesine Dayalı Tapu İptali ve Tescil İstemi - Davacı Bu Sözleşmeyle Kazandığı Kişisel Hakkı Tapuya Şerh Vererek Kuvvetlendirmediğinden 3. Kişilere Karşı Kişisel Hakka Dayanarak İleri Süremeyeceği )

• İYİNİYET İDDİASI ( Davacı Satış Vaadi Sözleşmesiyle Kazandığı Kişisel Hakkı Tapuya Şerh Vererek Kuvvetlendirmediğinden 3. Kişilere Karşı Kişisel Hakka Dayanarak İstihkak İddiası İleri Süremeyeceği - Kayıt Üzerindeki İyi Niyetli Kamu Alacaklısı Vergi Dairesinin Haciz Şerhleriyle Kazandığı Hakkın Terkininin Olanaksız Olduğu )

2644/m.26

4721/m.1020


ÖZET : Dava, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı kayıt üzerindeki şerhlerin kaldırılması suretiyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacının dayandığı sözleşme tarihten sonra Vergi Dairesince bu hacizler konulmuş ise de, davacı bu sözleşmeyle kazandığı kişisel hakkı tapuya şerh vererek kuvvetlendirmediğinden 3. kişilere karşı kişisel hakka dayanıp koruma talebinde bulunamaz ve buna dayanarak açtığı istihkak iddiası dinlenemez. Böyle olunca kayıt üzerindeki iyi niyetli kamu alacaklısı Vergi Dairesinin haciz şerhleriyle kazandığı hakkın terkini olanaksızdır.
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.5.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil ve taşınmaz üzerindeki hacizlerin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.9.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı idare vekili ile dahili davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayalı kayıt üzerindeki şerhlerin kaldırılması suretiyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece dava kabul edilmiş, hükmü dayalı kamu alacaklısı Vergi Dairesi ile davaya dahil edilen Necati Polat ve müşterekleri temyiz etmiştir.
1- Arsa sahiplerinden olan Hüsamettin Güngör ile vaat alacaklısı Kazım Eroğlu arasındaki 20.11.1997 günlü satış vaadi sözleşmesi biçimine uygun düzenlenmiştir. Gerçekten geçerliliği resmi şekil şartına bağlanan tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan bir sözleşmeye dayanılarak mülkiyet devir borcu yerine getirilmez ise, edimin hükmen yerine getirilmesi mahkemeden istenebilir. Sözleşmenin konusunu 13.03.1992 günlü arsa payı devri karşılığı sözleşmenin yüklenicisi olan Rafi Özkütük'ün bu sıfatını 27.11.1992 günlü sözleşme ile devrettiği S.S.Güngörler Yapı Kooperatifi'nin yapmakta olduğu inşaatın A Blok 10 numaralı bağımsız bölümü oluşturduğu taraflar arasında çekişme konusu değildir. Bundan ayrı, tarafların davacının dayandığı 20.11.1997 günlü taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesini tapuya şerh ettirmediği hususunda da çekişmeleri yoktur. Dava konusu taşınmaz üzerine kamu alacaklısı Vergi Dairesi yararına 24.2.2000 ve 25.2.2000 tarihlerinde haciz şerhleri işlenmiş, dahili davalılar yararına olan hacizler ise 14.10.2004, 20.10.2004 ve 3.12.2004 tarihlerinde şerh edilmiştir. Dava ise, 28.05.2004 tarihinde açılmış bulunmaktadır.
2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26. maddesinin hükmü gereğince noterler tarafından tanzim edilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri taraflardan birinin istemesi üzerine gayrimenkul siciline şerh verilebilir. Bundan amaç, sözleşmeye aleniyet kazandırmak, edinilen kişisel hakkı kuvvetlendirerek 3. şahıslara karşı da ileri sürülebilir hale getirmektir. Çünkü, Türk Medeni Kanununun 1020. maddesi uyarınca tapu sicili aleni olup, hiç kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Başka bir anlatımla bir hak tapu siciline şerh verilerek kuvvetlendirilmedikçe iyi niyetli 3. kişilere karşı dermayan edilemez. Aksi takdirde sözleşme tarafları arasında hüküm ve sonuç meydana getirir. Her ne kadar davacının dayandığı sözleşme 20.11.1997 tarihli olup, Vergi Dairesince hacizler bu tarihten sonra konulmuş ise de, davacı bu sözleşmeyle kazandığı kişisel hakkı tapuya şerh vererek kuvvetlendirmediğinden 3. kişilere karşı kişisel hakka dayanıp koruma talebinde bulunamaz ve buna dayanarak açtığı istihkak iddiası dinlenemez. Böyle olunca kayıt üzerindeki iyi niyetli kamu alacaklısı Vergi Dairesinin haciz şerhleriyle kazandığı hakkın terkini olanaksızdır. Somut olayın 30.09.1988 tarih 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla da bir ilişkisi bulunmadığından, Vergi Dairesi yararına olan haciz şerhlerinin bu karardaki bazı gerekçelere dayanılarak kaldırılması da mümkün değildir. Vergi Dairesinin bütün bu hususları amaçlayan temyiz itirazları açıklanan nedenlerle kabul edilmelidir.
2- Dahili davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Davalılar Necati Polat, Yakup Duran ve Mustafa Aslan davacı tarafından verilen 25.4.2005 tarihli dilekçe ile davaya katılmışlar ve haklarındaki hüküm bu katılma işleminden sonra kurulmuştur. Hukuk usulünde davaya dahil etme yoluyla taraf durumunu almış ve davalı sıfatı kazandırılmış kişiler leh ve aleyhine hüküm kurulamaz. Mahkemece bu husus gözardı edilerek anılan kişiler davanın tarafıymışcasına aleyhlerinde hüküm kurulması doğru olmamış kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın Yukarıda ( 1 ) bentte açıklanan nedenlerle davalı Vergi Dairesi yararına; ( 2 ) bent uyarınca da temyiz eden dahili davalılar yararına BOZULMASINA, dahili davalılar tarafından yatırılan harcın iadesine, 28.02.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. yarx
</H4>
Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/8619

K. 1997/9292

T. 18.12.1997

• SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ ( Taşınmaz Üzerinde Haciz Bulunması )

• HACZİN KALDIRILMASI ( Satış Vaadi Sözleşmesiyle Devredilen Taşınmazdaki )

743/m.45,73

818/m.213

1086/m.45,73


ÖZET : Satış vaadi sözleşmesi uyarınca taşınmazın üzerindeki hacizlerden arındırılarak adına tapuya tescilini isteyen davacının, lehine haciz bulunan kişiler aleyhine harcını ödeyerek dava açması gerekir. DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 25.10.1996 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.5.1997 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı ... A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, satış vaadi sözleşmesi uyarınca taşınmazın üzerindeki hacizlerden arındırılarak adına tapuya tescili isteminden ibarettir.
Bu tür davalarda hem satış vaadi sözleşmesinde bulunan satıcı, hem de lehine haciz konutan şahsi hak sahipleri davalı olarak gösterilir. Satış vaadi sözleşmesine göre tescilde bedel sözleşmedeki tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırdıkları semendir. Hacizlerin kaldırılması da istendiğine göre haciz bedelleri üzerinden, lehine haciz bulunan kişiler aleyhine harcı alınarak dava açılmak gerekir. Eğer haciz sahipleri hasım gösterilmez ise sadece satış vaadi üzerinde durularak, gayrimenkul intikali ile ilgili hüküm kurulur ve de hacizler hakkında herhangi bir kaldırma yoluna gidilmez. Davacıların ya haciz sahiplerine açacakları bir dava ile davalı olarak hasım alıp, ayın isteği ile o davayı birleştirmesi veya başlangıçta haciz sahiplerini de davalı olarak gösterip harçları da ödeyip hem ayın hem de hacizler hakkındaki davada bir karar verme yolu tercih edilmelidir. Davaya konu olayda mahkeme satış vaadi sözleşmesine geçerlilik tanımış ve tescile karar vermiş, bununla yetinmeyip haciz sahipleri aleyhine de karar kurularak hacizleri kaldırmıştır. Oysa ki haciz sahipleri hakkında yukarıda izah edildiği üzere harcı da verilmek suretiyle açılan bir dava bulunmadığı gözetilmemiştir.
Ayrıca, mümeyyiz alacağının bulunduğunu, satıcı ve alıcının bildiğini muvazaalı olarak satış vaadi düzenlendiğini ileri sürerek satış vaadi sözleşmesinin iptali için dava açtığını dahi savunduğuna göre, bunun üzerinde de durulmalı ve o davanın dahi bu dava ile birleştirilmesi veya onun sonucunun alınmasından sonra tescil davasında bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün ... A,Ş. yönünden BOZULMASINA, 18.12.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
</H4>