Mesajı Okuyun
Old 28-02-2007, 22:29   #3
Hekimbaşı

 
Varsayılan Erişkin başına çocuk sayısı anahtardır

Sn.Katılımcılar,

Bu tür şeylerden hekimler avukatlardan çok önce ve çoğu zaman onlara hiç yansımayacaksa bile farkeder veya haberdar olur. Ne yapıyoruz? Hemen hemen hiç birşey. En iyisinden, ilgili bir insansak, şiddeti uygulayan ebeveyni çağırıp görüşüyoruz, farkettiğimizi hissettiriyoruz, gözünü korkutmaya çalışıyoruz. Ama çoğu zaman diğer ebeveyn bundan bile zarar görebiliyor; çok özenli olmak gerekiyor. Açıklayamayız, çünkü edindiğimiz bilgilerin mahremiyeti var. Yapabilmemiz için, yasal düzenleme gerekir. Örneğin: 'böyle bir durumla karşılaşan sağlık görevlileri ihbarla yükümlüdür, yoksa .... ceza alırlar' gibi birşey. Diyelim ki yasal düzenleme var; buna rağmen annenin, çocuğun, veya her ikisinin birden yeterince maddi ve manevi koruma şemsiyesine alınacağından emin olmadıkça, "şahsen" bu konuda ihbar vb girişimde bulunmam. Kaş yapayım derken göz çıkarmam.

Hukukçuların durumu farklı tabii, iş artık yargıya intikal ediyor; müvekkillerini ikna edebilirlerse, ne ala; edemiyorlarsa, onların da yapabilecekleri birşey olmadığını Sn.naile söylemiş zaten. İkna faaliyeti sırasında da çok dikkatli davranmak ve sonuçlarını ayrıntılarıyla düşünüp aktarmakta yarar var. Özellikle sosyal hizmet diye birşeyin olmadığı ülkemizde. Sn.naile' ye hak veriyorum.

Buradaki anahtar nokta, çocuk sayısıdır. 14 yaşında başlayıp 36 yaşına kadar 8 çocuk, 3 düşük yapan kadınların kol gezdiği bir yerde, çocuğun toplumun geleceği olduğu düşüncesini kabul ettirip, ana veya babanın malı olmadığı gerçeğini kavratmanız mümkün değildir. Yeterli bir sosyal hizmet ağı kurmak da tabii. Dikkat ederseniz, yeterli sosyal hizmet ağlarının erişkin başına çocuk adedinin 1 in altına inmesinden sonra kurulduğunu görürsünüz. Acı, ama gerçek.

Saygılarımla,