Mesajı Okuyun
Old 12-10-2010, 15:39   #3
üye32062

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/9563
Karar: 2005/10172
Karar Tarihi: 29.09.2005

ÖZET: Somut olayda, çekişmeli taşınmazın davalıya intikaline dayanak olan resmi sözleşmelerin davacının iradesinin bozulması suretiyle gerçekleştirildiği iddiası kanıtlanamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması isabetlidir.

(818 S. K. m. 31)

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, oğlunu evlendirdiği sırada davalıdan mobilya almak isteyince, davalının teminat istediğini, 318 no'lu parseldeki payına ipotek koydurmayı kabul ettiğini, kendisini kandırarak notere götüren davalının ipotek yaptırıyorum diyerek hile ile satış vaadi senedi düzenletip, taşınmazın satış gösterilerek temlikini sağladığını, okuma yazma bilmemesinden yararlandığını, davalının taşınmazı hiçbir zaman kullanmadığını, halen kendisinin zilyetliği altında bulunduğunu, durumu tapuda işlem yaptırmak için gittiğinde öğrendiğini ileri sürüp tapudaki davalı payının iptali ile adına tescilini istemiştir.

Davalı, dava konusu taşınmazdaki payı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, davacının iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, düzenleme şeklindeki noter senetlerinin sahteliği sabit oluncaya kadar kesin delil teşkil ettiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Senem Altınbulak'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

Sonuç: Dosya içeriğine, toplanan delillere hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle çekişmeli taşınmazın davalıya intikaline dayanak olan resmi sözleşmelerin davacının iradesinin bozulması suretiyle gerçekleştirildiği iddiası kanıtlanamadığına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 29.09.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 1995/6911
Karar: 1995/6855
Karar Tarihi: 07.07.1995

ÖZET: Yapılan yargılama sonunda görevi tayin eden müddeabihin değeri iptali istenen satış vaadi sözleşmesindeki değer esas alınarak tespit edileceği kabul edilmiş o nedenle davaya bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir. Az yukarıda açıklanan olgular karşısında Yargıtay 3. Hukuk Dairesince görev konusu çözüme bağlandığı çok açıktır. Asliye Hukuk Mahkemesinin yeniden görevsizlik kararı vermesi mümkün değildir. Mahkemece sözü edilen yasa maddesi gözden kaçırılması sonucu görevsizlik kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır.



(1086 S. K. m. 25)

Dava: Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
Karar: Davacı Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesine açtığı davada temyiz kudretinden mahrum olduğu dönemde oğlu Ali Türk’ün kendisinden vekaletname aldığını taşınmazını satış vaadi sözleşmesi ile davalıya sattığını öne sürerek hile ile alınan geçersiz vekaletnameye dayalı satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir.

Davalı davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davacının temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 1994/54-1817 ve 3.2.1994 günlü ilamı ile sözleşmenin iptali davası taşınmazın mülkiyetinin etkileyici olması nedeni ile görev yönünün tespiti taşınmazın dava tarihindeki değeri araştırılarak belirlenmeli öncelikle saptanacak değere göre görev sorunu çözümlenmeli gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Sulh Hukuk Mahkemesi Yargıtay’ın bozması doğrultusunda görevsizlik kararı vermiş davacının 19.10.1994 günlü dilekçesi altında dosya Asliye Hukuk Mahkemesi esasına kaydedilmiştir. Yapılan yargılama sonunda görevi tayin eden müddeabihin değeri iptali istenen satış vaadi sözleşmesindeki 500.000 TL. değer esas alınarak tespit edileceği kabul edilmiş o nedenle davaya bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Az yukarıda açıklanan olgular karşısında Yargıtay 3. Hukuk Dairesince görev konusu çözüme bağlandığı çok açıktır. Bu durumda artık görevli mahkeme anılan Yargıtay Dairesinin belli ettiği mahkemedir. Asliye Hukuk Mahkemesinin yeniden görevsizlik kararı vermesi mümkün değildir. (HUMK. m. 25/son) Mahkemece sözü edilen yasa maddesi gözden kaçırılması sonucu görevsizlik kararı verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. İşin esası hakkında hüküm kurulması gerekir.

Sonuç: Temyiz olunan yerel mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 7.7.1995 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları


T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/5500
Karar: 2004/9548
Karar Tarihi: 21.09.2004

ÖZET : Davacının kayden maliki bulunduğu çekişmeli 2 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payının satışını satış vaadi sözleşmesi ile davalıların miras bırakanı B.'nin hiffete dayalı olarak yaptığı, yahut da tecrübesizliği ile gerçekleştirdiği sabit değildir. Diğer taraftan davacı ve dava dışı oğlu ile davalılar miras bırakanın arasında senede bağlı birtakım alacak-borç ilişkilerinin bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda çekişmeli taşınmazdaki pay temliki açısından gabinin varlığından sözedilemez.

(4721 S. K. m. 705) (818 S. K. m. 21)

Dava: Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, maliki olduğu 42425 ada 2 parsel sayılı taşınmazın üzerinde 4 katlı ruhsatsız bina bulunduğunu, davalı Bektaş'ın da oğlunun arkadaşı ve aynı zamanda kiracıları olduğunu, 2 parseldeki binada bulunan daireyi satmak isterken davalının müşteri olduğunu, eğer tapuyu kendisine verirse ailesinin kendisine yardım edip daireyi satın alabileceğini söyleyip kendisini hile ile kandırdığını, bunun üzerine 15 milyar TL.ye satmak için anlaştıklarını, resmi işlemi 400.milyon TL.üzerinde yaparak taşınmazdaki ¼ payını davalıya devir ettiğini, buna rağmen davalının kendisine hiç para ödemediğini, zor durumda iken hile ile kandırıldığını belirterek tapunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar vekili, davalının toptan konfeksiyon işi, davacının oğlu Selçuk'un ise perakende konfeksiyon satım işi ile uğraştığını, davalıdan mal aldığını, karşılık bir çok çek verdiğini, bunların toplamının 10.600.000.000.TL. olduğunu, bu meblağı ödemediğini, yine davacının oğluna 5.050.000.000.TL.hatır çeki verdiğini, davalının oğlunun başkalarına olan 5.200.000.000.TL. borcunu davacının direktifi üzerine ödediğini toplam 23.500.000.000.TL. ödeyerek taşınmazı satın aldığını, davacıyı kandırmadığını satışın davacının rızası ile olduğunu, önce satış vaadi yapıldığını sonradan satışın yapıldığını, olayda hile ve gabin olmadığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalılar tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.9.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili avukat Mehmet Kaya ile temyiz edilen vekili avukat Hülya Elmadağ geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı bilahare Tetkik Hakimi Hüseyin Çelik tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, hile ve gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının kayden maliki bulunduğu çekişmeli 2 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payının satışını İzmir 9.noterliğince düzenlenen 6.11.2000 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalıların miras bırakanı Bektaş'ın hiffete dayalı olarak yaptığı, yahut da tecrübesizliği ile gerçekleştirdiği sabit değildir. Diğer taraftan davacı ve dava dışı oğlu ile davalılar miras bırakanın arasında senede bağlı birtakım alacak-borç ilişkilerinin bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda çekişmeli taşınmazdaki pay temliki açısından gabinin varlığından sözedilemez.

Ayrıca, bedelsizlik iddiası başlı başına resmi akde dayalı satışın geçersizliği sonucunu doğurmaz. Bedel yönünden davacının tahsil ve takip imkanlarının bulunduğu düşünülmelidir.

Sonuç: Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve gerekçelerle yazılı olduğu şekilde kabulü doğru değildir. Davalılar vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile kararın yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 4.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.0000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 21.9.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları