Mesajı Okuyun
Old 17-01-2009, 22:07   #110
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan DAİRE : 2. HUKUK DAİRESİ'nin 2007/17220 E., 2008/13614 K. 20.10.2008 T.li kararından

(1) Sunulan delil eşlerin birlikte yaşadığı konutta davalının bilgisi dışında koca tarafından hazırlanan bir sistemle elde edilmiştir. Yapılan bilirkişi incelemesi sonucu CD’deki ses kayıtlarının orijinal olduğu, üzerinde ekleme, çıkarma, kesinti ve kopyalama bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı-davacı kayıt altına alınan konuşmaların kendisine ait olmadığına ilişkin bir iddia ileri sürmemekte (2) bu delilin özel hayatın gizliliği ihlal edilerek elde edildiğini belirterek karşı çıkmaktadır.

(3) Bir delilin elde edilişi kişilerin Anayasa ile tanınmış haklarının ihlali suretiyle gerçekleşmiş ise, onun hukuka aykırı olarak elde edildiğinin kabulü gerekeceğinde duraksama bulunmamaktadır. Delilin elde edilişinde hukuka uygunluk nedenleri varsa o zaman kanuna aykırılık ortadan kalkar. Kuşkusuz, Anayasaya göre herkes özel hayatına ve Aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Anayasa: Madde:20/1) (4) Ancak evlilik birliğinde eşlerin evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları da yasal bir zorunluluktur. Eşlerden birinin bu alana ilişkin özel yaşamı evlilikle bir araya geldiği ve birlikte yaşadığı hayat arkadaşı olan diğer eşi de en az kendisininki kadar yakından ilgilendirir. O nedenle, evlilikte, evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı eşlerin her birinin özel yaşam alanı olmayıp, aile yaşam alanıdır. Bu alanla ilgili de, eşlerin tek tek özel yaşamlarını değil, bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığı önem ve öncelik taşır. Bu bakımdan, evliliğin, yasal yükümlülükler alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir. (5) Bu nedenle, eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konuta eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde, bu suretle sadakat yükümlülüğü ile de bağdaşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez ve hukuka aykırılık bulunduğu kabul olunamaz. Aksine, aile birliğine ilişkin ortak yaşanılan mekana davalının meşru olmayan bir amaç için arkadaşları kabul etmesinde aile hayatının gizliliğini ihlal söz konusudur. (6) Bu bakımdan sözü edilen delilin elde edilişinde hukuka aykırılık bulunduğundan söz edilemez. (7) O halde yapılan soruşturma ve toplanan delillerle davalı-davacının meşru olmayan bir amaç için karşı cins te dahil olmak üzere arkadaşlarını müşterek konuta aldığı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerçekleşmiştir. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu koşullar altında eşleri –birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre davacı- davalı koca tarafında açılan boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Davacı-davalı kocanın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan sebeple bozulmasına, ………..

(Kararda parantez içindeki numaralandırma, aşağıdaki açıklamalarımın ilgili oldukları bölümleri belirtmek için tarafımdan yapılmıştır.)

Yargıtay kararına genel bakış:

(1) ile işaretlenen kısmında, ses kaydının davacı tarafça gizlice yapılmış olduğu belirtilmektedir.

(2) no.lu bölümde, davalının bu delile "özel hayatın gizliliği ihlal edilerek elde edildiği" gerekçesi ile itiraz ettiği belirtilmektedir.

(3) no.lu bölümde, Anayasa'nın 20.maddesi çerçevesinde genel kural açıklanmakta ve "Anayasa ile tanınmış haklarının ihlali suretiyle" elde edilen delillerin, hukuka aykırı olarak elde edildiğinin kabulü gerekeceği" belirtilmektedir.

(4) no.lu kısımda Yargıtay, (3) no.lu bölümde sözettiği Anayasa'dan kaynaklanan bir hakkın (özel hayatın gizliliği) ihlali ile elde edilen delili, normlar hiyerarşisini hiç dikkate almadan, bir yasadan kaynaklanan yükümlülüğü (Yargıtay kararında sadece sadakat yükümlülüğü olarak anılsa da bu, MK 185.maddesinin 3. fıkrasıdır: "Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.") gerekçe göstererek "hukuka uygunluk nedeni bulunduğu" yolunda sonuca varacağını belli etmektedir. Yargıtay bu sonuca varabilmek için, "evlilikte, evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı eşlerin her birinin özel yaşam alanı olmayıp, aile yaşam alanıdır" soyutlamasını yapmakta, eşleri birey olmaktan çıkarıp, soyut aile kavramına hapsetmekte ve bu soyut kavramın parçası haline getirmektedir. Yargıtay, evlilikte "eşlerin tek tek özel yaşamlarının değil, bütün olarak aile yaşamının gizliliği ve dokunulmazlığı önem ve öncelik taşır." ve "evliliğin, yasal yükümlülükler alanı, diğer eş için dokunulmaz değildir." diyerek, Anayasa ile tanınan hakları evlilik içerisinde geçersiz ilan etmiştir.

(5) no.lu bölümde ise, sonuca varılmakta, "eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı-davalının birlikte yaşadıkları her ikisinin de ortak mekanı olan konuta eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek eşinin aleni olmayan konuşmalarını kaydetmesinde, bu suretle sadakat yükümlülüğü ile de bağdaşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez" denilerek, Anayasal bir hak olan "özel hayatın gizliliği", "kuşku"ya kurban verilmektedir. Yargıtay, Anayasal insan haklarını MK'daki "sadakat yükümlülüğü"ne feda etmekle kalmayıp, daha da ileri giderek, davadaki boşanma nedeni olan zinadan bile sözetmeden (gerçekten kararda boşanma nedeni olan zina sözü bile geçmemektedir), eşin arkadaşlarını "meşru olmayan bir amaç için" (zina dışında bin tane meşru olmayan amaç sayabilirsiniz) ortak mekana kabul etmesinin "aile hayatının gizliliğini ihlal" olduğunu da iddia etmiştir.

(6). bölümde sonuca varılır: Delilin elde edilişinde hukuka aykırılık yoktur.

(7) no.lu kısımda somut olaya ilişkin karar verilmekte, davalı-davacının "meşru olmayan bir amaç için" (yine zinadan sözedilmiyor) "karşı cins de dahil olmak üzere arkadaşlarını" müşterek konuta alması, sadakat yükümlülüğüne aykırı bir davranış olarak kabul edilmektedir.

Not: Yarın kararla ilgili eleştirilerime devam edeceğim.