Mesajı Okuyun
Old 16-01-2009, 23:07   #97
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Sadık Toprak
Sayın Cengiz ALADAĞ arkadaşımız pek isabetle, boşanma davalarında hakimin ikrarla dahi bağlı olmadığına işaret ediyor. Yasa koyucunun amacı nedir? Her hal ve karda gerçeği bulmakta hakimin elini serbest kılmaktır.

Sayın Toprak, söylemediğim bir şeyi bana maletmişsiniz. Boşanma davalarında hakimin ikrarla bağlı olmaması, maddi gerçeği bulma gibi bir görevi olduğunu göstermez. Tam tersi, sunulan delilleri, serbestçe takdir edebileceğini gösterir. İkisi farklı şeylerdir. Boşanma davalarında hakimin gerçeği bulmak gibi bir görevi yoktur. Bu ancak ceza davalarında mümkündür.

Alıntı:
Yazan Sadık Toprak
Yasal olmayan delil, yasal delil, insan hakları, özel hayat kavramları içerisinde boğulup gidiyoruz. Özel hayat, mahkeme kararı ile dinlenebiliyor, izlenebiliyor, görüntüye alınabiliyor. Bu duruma kimsenin itirazı yok. Nerede kaldı "özel hayatın gizliliği", "kişi özgürlükleri"? Hakim dediğimiz de siz, ben, o gibi birisi. Haklı olarak çok değer verdiğimiz özel hayatın da, özgürlükler cümlesinden olması nedeniyle sınırları vardır.

Kavramlar içinde boğulmuyoruz; zira tartıştığımız konu ve Yargıtay kararının zedelediği, insan hakları ve özel hayatın gizliliği zaten.

Hakim kararı ile izleme ve dinleme, Anayasa'nın 13 ve 20.maddeleri çerçevesinde ve CMK'da düzenlenen durumlarda mümkündür. (Madde 13: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir." ; Madde 20: "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Adli soruşturma ve kovuşturmanın gerektirdiği istisnalar saklıdır.")

Tartıştığımız konuda ise, ne mahkeme kararı ne de bu kararın yerine getirilmesi; eşin herhangi bir yasal hakka dayanmayan dinlemesi sözkonusudur. Bir hukukçuya aradaki farkı açıklamayı gereksiz bulurum.

Alıntı:
Yazan Sadık Toprak
Hele özel yaşantı adına, hukukun temelini, kaynağını oluşturan, örf adetlere, ahlak kurallarına aykırılık sözkonusu ise. Hukukta buna, hakkın kötüye kullanılması diye bir tabirimiz de var diye hatırlıyorum. Saygılarımla.

Burada "hakkın kötüye kullanımı" bile değil, düpedüz yasal olmayan ve suç oluşturan bir eylem vardır: Dinleme yapan eşin eylemi.

Sayın meslektaşlarım,
Kadın ya da erkek olarak baktığımızda, karara konu olaydaki bir eşin diğerini aldatması elbette bize itici, kabul edilemez gelecektir. Ama konuyu bir hukukçu olarak değerlendirmek gerekir. Anayasadan ve yasalardan kaynaklanmayan hiç bir yetki kullanılamaz. Usul, esastan önce gelir. Yasal olmayan delil, ceza yargılamasında bile delil olarak kullanılamazken, boşanma davasında delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Yargıtay'ın kararı hatalıdır. Karardaki fahiş hataları ben ve diğer katılımcıların yeterince açıkladıklarını düşünüyorum. Aksi görüşdeki meslektaşlarımın, hukuksal görüşlerini okumaktan memnuniyet duyarım. Saygılarımla.