Mesajı Okuyun
Old 10-09-2006, 16:48   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Hürriyet Avrupa Baskı'sı, 10 Eylül 2006:
Bir Maganda Polis Daha
Balıkesir'in Sındırgı İlçesi'nde polis memuru Y.Ö.(31), ilçeye bağlı Yusufçam Köyü'nde düzenlenen düğünde, 'Gelin alma' töreni sırasında havaya ateş etti. Mermilerin bitip bitmediğini kontrol etmek isteyen Y.Ö'nün, aşağı doğru tuttuğu tabancasının tetiğine basması sonucu silahtan çıkan kurşun, yere atılan şekerleri toplamaya çalışan Ayşe Öztürk'ün(43) koluna isabet etti. Kaldırıldığı hastaneden taburcu edilen Öztürk'ün şikayetçi olmaması nedeniyle gözaltına alınan polis serbest bırakıldı.


Savcılık büyük ihtimalle olayı taksirle adam yaralama ve şikayete bağlı suç olarak değerlendirdi ve yaralının şikayetçi olmaması üzerine de polisi serbest bıraktı. Değerlendirme doğru mu?

Saygılarımla

Sayın Gemici,

Haberden şüphelinin(Polisin) tutuklanmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Ancak hakkında dava açılıp açılmadığı anlaşılmamaktadır. Belki de şüphelinin polis olmasından ve mağdurun şikayetçi olmamasından dolayı tutuklanmamıştır. Yani savcı belki de bilinçli taksir nedeniyle dava açacaktır. Bu çekinceyi koymayı gerekli buldum

Eğer takipsizlik kararı verildiyse...Bence de olayda bilinçsiz taksir değil bilinçli taksir sözkonusudur. Bilinçli taksir ve olası kast Adalet Komisyonu'nda epeyce tartışılmış...Komisyon üyesi Prof. Adem Sözüer aynen şu örneği vermiş:" Düğün yerinde-yine Yargıtay'ın da örneği budur- üst tarafta insanlar horon tepiyorlar, siz de aşağıdasınız, aşağıdan silahı çekiyorsunuz, yukarıya doğru ateş ediyorsunuz, belli bir kişiyi özellikle öldürmek istemiyorsunuz; ama bunun sonucunda kişilerin yaralanıp, ölebileceğini öngörüyorsunuz; ama, buna rağmen hareket ediyorsunuz; yani meydana gelen sonucu kabulleniyorsunuz. Yani bilinçli taksirde fail meydana gelen sonucu kabullenmemektedir. Olası kastaysa kabullenmektedir. "

Sayın Sözüer'e göre olayda olası kast mevcuttur.Ama üyelerden Bekir Bozdağ bu örneğe karşı çıkar ve:"Düğünlerde ateş açılıyor; ateş açan kişinin kastı burada bir ölüm çıkabilir, çıkarsa çıksın canım diyerek mi ateş açıyor; yoksa o arada işte havaya, kimseye de değmez, kendince de bir tedbir alarak mı ateş ediyor." diyerek olası kasta karşı çıkmaktadır.

Bazı komisyon üyeleri, olası kastın yasada tanımlanmamasını Yargıtay'ın içtihatlarıyla doldurmasını önermişlerdir.

Komisyon üyesi ve Yargıtay 8 inci Ceza Dairesi Üyesi Kubilay Özkan ise:"Olası kasıt elbette tanımlanacak ki, hangi eylemler, hangi durumlar olası kasta dahil olabilecek, bu bilinmesi lazım ve şimdi olası kastla fail sonucun gerçekleşebileceğini öngörüyor; ama kasıt kadar da sonucu tam olarak istemiyor. Kastta tam sonuç almayı isteyecektir ki, kasttan bahsedelim.Olası kasıtta sonucu öngörüyor ve gerçekleşebileceğini düşünüyor. Bilinçli taksirde sonucu öngörüyor, fakat, arzu etmiyor sonucu. Dolayısıyla bu tanımların kalmasında ve müesseselerin uygulamada yerli yerine oturacağına ben inanıyorum"demektedir.

Komisyonda olası kast ve bilinçli taksir konusunda verilen bir örnekte bir çok kişi hemfikirdir. Onu da aktarayım:"Taşıta kırmızı ışık yanmakta ve sürücü, yaya geçidine yaklaşmaktadır; ancak, yaya geçidi boştur, kontrol etmiştir, yaya geçidinden geçenler yoktur; ancak, geçerse çarparım bilinci vardır. Bu halde kaza meydana gelirse, sonucu istemediği için eylem bilinçli taksile gerçekleşmiştir.

Yayaların geçtiğini görmektedir; ancak, benden o kaçsın, beni görünce nasıl olsa yolu boşaltacak, o nedenle ben geçeyim diye hareket etmişse, oradaki çarpmada artık olası kast vardır. Birincisinde yaya yoktur, yayanın geçme ihtimali vardır. Birinde ihtimal vardır, birisinde gerçekten vardır. Birisi tahmindir, ama öteki göre göredir. O bakımdan ikisi arasındaki farkı mutlaka uygulayıcılar gözetecektir. Bu nedenle, bilinçli taksirle kast arasında verdiğim örnek doğrultusunda bir fark vardır. Uygulayıcının çözeceğine eminim efendim."

Yargıtay Üyesi Osman Şirin ise, yukarıdaki olayı 2 inci Ceza Dairesi üyelerine sorduğunu bilinçli taksir diye yorumladıklarını söylemiştir.Bunun dışında başka bir örnek verdikten sonra örnek olay için "Sadece ben bunu çarpacağını bile bile çarpma meselesinin ötesinde değerlendirim. Orayı bilinçli taksir olarak yapmış sayarım. Komisyon çalışmalarına katılan arkadaşımın birikimine de, kültürüne de büyük saygı duyarım; ama uygulayıcılar bu meselede önemli sıkıntılar çekerler.Onu düşünüyorum."

Görüldüğü gibi iki kavram çok tartışılmış, sonuçta da topu Yargıtay'a atmışlardır. Hatta birisi "5-6 yıl içinde içtihatlarla konu oturur" dahi demiştir.

Sayın Gemici tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya geri dönersek;(5-6 yıl bekleyemeceğimize göre ) Ben de bilinçli taksirle işlendiğini düşünüyorum. Fail polis memurudur, mesleki tecrübesine dayanarak "bir şey olmaz" deyip, magandalığa özenmiştir.Oradaki insanları tehlikeye attığını öngörememiş olamaz. Hem mesleği gereği hem de her gün benzer olayların medyada yer almasından dolayı öngörecek bilinçtedir. Ancak neticenin olmasını arzu etmemektedir. Dolayısıyla olayda bilinçli taksir sözkonusudur.

Saygılarımla