Mesajı Okuyun
Old 26-09-2011, 07:31   #143
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Kemal Vuraldoğan
Sayın Meşlektaşlarım,
Meselenin özü sanat özgürlüğüdür. Diğer hak ve özgürlüklerle çatışmadığı müddetçe (yaşam hakkı vs) bir meslek kötü gösteriyor gerekçesiyle bu özgürlüğün kullanılmasına karşı çıkmak hem anayasaya hem de uygar uluslarca kabul gören hukuk ilkelerine aykırıdır. TBB ve Barolar ne yapabilir sorusuna gelince. Yukarıdaki özgürlüğe zarar vermeden yani dizi ve filmlerde avukatın iyi gösterilmesi gibi bir şart koymadan bu alanda üretim yapanlara danışmanlık sunabilirler. Yani TBB veya barolar bu konuda bir komisyon oluşturup anılan sektörün yetkileri ile temasa geçip senaryoların hukuki kısımlarındaki hataları düzeltebilirler. Ama bu düzeltme avukatı iyi gösterme çabası olmamalaıdır kesinlikle. Çünkü sanat özgürlüğünün etkin kullanılmasıyla sağlanılacak fayda avukatlık mesleğinin korunması adına bu özgürlüğün kısıtlanmasından daha önemlidir. Bir film düşünün, 12 Eylül ihtilalini anlatan bir film; darbeciler iyi, darbe sürecinde yargılama yapan hakimler adil, savunma yapan avukatlar darbecilere boyun eğmiyor, polisler ve darbeciler işkence yapmıyor, doktorlar kazara işkence görenlere işkence görmüştür raporu veriyor, avukat şikayet ediyor, hakim işkenceciye ceza veriyor, darbeciler işkence yapanı kamu görevinden ihraç ediyor... Yani demem o ki her meslek kendisini iyi gösterirse bırakın 12 Eylül filmi, mahalle dizisi bile çekemezsiniz. Bu nedenle bırakınız sanatçılar sanatlarını icra etsinler. Eğer karakterleri gerçek ise Orhan Kemal gibi devlete rağmen yaşarlar, eğer karakterleri gerçeklerle çatışıyorsa unutulur giderler. Avukatlar sanatçıların yansıttığı avukat karakterinden rahatsız ise tek yapacakları daha iyi avukat / daha iyi insan olmak ve bu iyiliklerini toplumla paylaşmaktır...

Sayın Vuraldoğan,

Genel ilkeler bakımından yazdıklarınıza hiçbir hukukçunun itirazı olamaz.

Sorun, yapımcıların veyahut senaristlerin avukatı övmesi, olduğundan daha iyi göstermesini talep veyahut kötü örnekleri göstermemesini istemekten kaynaklanmıyor. Yıllardır avukatı rahatsız edecek genel ifadeler sıkça kullanılıyor. Örneğin: Şener Şen'in eski bir filminde Avukat'a sinirlenen kişi (Şener Şen) küfredecekken kendini tutup, elini de bitirim edasıyla çevirip "Ulan Avukat"!" diyebiliyor… Ulan kelimesinin "hakaret" olduğuna dair Yargıtay kararları mevcuttur. Bu sözün sanat özgürlüğü ile ilgisi nedir Allah aşkına?

Yine "Avukat, gel buraya! git şunu halledip, gel!" "cümlesi ile sanatın ne ilgisi vardır? Avukat! dediği kişinin adı yok mudur? Neden incitici söze "avukat!" diye başlıyor? Böyle bir diyalog gerçekçi midir? Hangimiz bu tarz bir ifadeye maruz kalıyoruz? Binde biri geçmez… O bindebire giren talihsiz meslektaşlarımız ise maalesef çarpık düzenin ve açıkçası parasızlığın kurbanıdır. Yoksa hiçbir kişi onurunu ayaklar altına aldıramaz.

Kaldı ki bu tür ifadeler tek bir filmde olsa yahut birkaç filmde cerayan etse yine kimse dikkate almaz. Lakin neredeyse her dizinin her bölümünde bu tarz aşağılayıcı sözler bolca görülmeye başlandı. Bu tür cümleler ile, aşağılayıcı, kötüleyici ifadeler ile sanat özgürlüğü arasında bağ kurulamaz, kanaatindeyim.