Mesajı Okuyun
Old 08-11-2006, 23:51   #10
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nejan
Sayın Şehper,
Sayın Nisa,
Açıklamalarınısz için teşekkür ederim.
Başvurmayı düşündüğümüz olay şöyle;
Müvekkilin bir akrabası yeşil kart çıkarttıracağı sırada adına bir arsası bulunduğunu öğreniyor(babası yıllar önce emlakçılık yapmış ve bu arsanın bulunduğu civarda arsalar satmış, babasının kendi adına kaydetmiş olabileceğini düşünüyor seviniyor ve satmaya karar veriyor)Tapuya gidiliyor belediye emlak değeri üzerinden müvekkil bu arsayı satın alıyor. Üzerine ev yapıyor. Ev bitmek üzere iken bir şahıs geliyor ve bu arsanın kendisine ait olduğunu iddia ediyor , tapuya gidildiğinde gerçekten bu arsanın o şahsa ait olduğu ortaya çıkıyor. Gerçek malsahibi ile satan kişinin adı soyadı ve baba adları aynı(Ülkemizde ensık kullanılan isiller).Sadece anne adları değişik buna da bakılmamış.
Müvekkil bu arada evini bitirmiş olduğundan gerçek mal sahibi yerin üç,dört kat fazlasını talep ediyor, anlaşamıyorlar. Önce hatalı işlemi yapan tapu müdürlüğü ardından gerçek malsahibi, Hukuk mahkemesinde müvekkil ve satana karşı dava açıyor dava tapu iptali ve tescil davası.
Tapu kayıtlarının güvenilirliği ilkesi gereği müvekkilin iyiniyetle üçüncü şahıs olduğu mahkeme kabul görülmeyerek satışın geçersiz olduğu, tapunun iptali ile asıl mülksahibi adına tesciline karar verilmiştir. Bu karar tarafımızca temiz edilmiş sonuç alınamamış ve karar düzeltmede de sonuç olumsuz gelmiştir.
Bu arada Savcılığa yaptığımız suç duyurusu sonucunda ,tapuda işlem yapanlar aleyhinde Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmış sanıkların kusurlu oldukları ancak kasıt olmadığından beraatlerine karar verilmiş bu karar temyiz safhasındadır.
Hukuk mahkemesinin kararında müvekkillin iyiniyetli olmadığından aleyhinde hüküm verilmiş ve hatalı işlemi yapan tapunun davacı sıfatı kabul edilmiş,(Bütün itirazlarımız ve emsal karar sunmamıza rağmen)Ceza davasında ise müvekkil Müştekidir ve işlemi yapanların kusurlu olduğu hükme bağlanmıştır.Aynı olayda tamamen zıt iki karar.
Şu anda asıl malik müvekkil ile anlaşmayı da kabul etmiyor ve "ev beni ilgilendirmiyor arsamı terket" diyor, müvekkil çaresis durumda.
Müvekkilin bu duruma düşmesinin sebebi tapudaki işlemlere güvenmesidir.
Aihm başvurumuzda yaşadığımız mağduriyeti belirtip uğradığımız haksızlıkla ilgili tazminat talebinde bulunmayı düşünüyoruz.

Tazminatı neye göre belirleeceğimiz konusunda tereddüt içerisindeyiz. Evin bedeli, arsanın bedeli veya bunların hepsi ve yapılan mahkeme masrafları, ayrıca çekilen sıkıntılar vs. Bu konuda görüş ve önerilerinizi almaktan
memnun olacağım.
Av.Nejan

İyiniyetli veya kötüniyetli, 3. şahıs olmadığınızda ısrarlıyım. Yolsuz tescilin tarafısınız. Siz eğer birine satsaydınız o kişi 3. kişi olduğunu iddia edebilecekti. Kararda ne şekilde anıldığınızı bilemediğimden iki ihtimal var.
- Eğer yolsuz tescilin ana adı benzeşen kişi tarafından yapıldığı sizin de bunu bilemeyecek durumda olduğunuz vurgulanmışsa, yani kötüniyetli olmasanız yolsuz tescili bilmeksizin tapuyu devraldığınızdan bahsediliyorsa; Hazineye karşı tazminat davası veya satışı yapan kişiye karşı sebepsiz zenginleşme davası,
- Yukarıdaki ihtimal zayıf olduğundan yolsuz tescilin tarafı olmanız nedeniyle, hazineye karşı bir hak iddia edemiyorsanız. Mutlak surette yeri size satan kişiye karşı sebepsiz zenginleşme davası, (Kesinleşmeden itibaren süresi başlamıştır.)

Her ihtimalde satışı yapana karşı açacağınız sebepsiz zenginleşme davası maalesef belediye emlak değeri ile sınırlı olacaktır. Yaptırdığınız ev konusunda da bu şahsa karşı tazminat talebinde bulunabilirsiniz ama yeşil karta başvuracak durumda olduğuna göre tahsili pek mümkün olmayacak herhalde.
Ancak AİHM tahsil imkanı ile ilgilenmez. İç hukuk yollarından henüz tüketilmemiş olanlar olduğundan öncelikle başvurunuzun kabul edilmesi tehlikede olacaktır. Şu aşamada yapılacak başvuru öncelikle kabul edilemez oluşundan esasa girilmeksizin reddedilecektir.