Mesajı Okuyun
Old 25-01-2007, 20:07   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

(attorneytalay) ın sorusu hakkında görüşümü şöylece ifade edebilirim;

Taraf muvazaası 05.02.1947 T. 20/6 sayılı İç.B.Kararı gereği yazılı belge ile ispat edilir. Yazılı delil başlangıcı varsa tanık dinlenebilir. İkrar da yazılı belge gibi hüküm ve sonuç doğurur. Gerek yargı kararlarında ve gerekse öğretideki kurallar bu şe
kildedir. Sözünü ettiğiniz bilgi de doğrudur.

Ne varki; bu kurallar sözleşmenin tarafı olan kişiler yönünden hüküm ifade eder. 3. Kişileri bağlamaz. Kişi kendi muvazaasını 3.kişiye karşı ileriye süremez.

Soruda geçen olaya bakarsak , taşınmazı satan ile satın alan arasında bir ihtilaf çıkarsa ortada yazılı belge , ikrar varsa alıcı veya satıcı sözleşmenin karşı tarafı yönünden muvazaa iddiasında bulunabilir. Fakat somut olay öyle değildir. 3.
Kişi konumundaki davacı şufa davası açıyor. Alıcı veya satıcı diğeri yönünden ikrarda bulunuyor. Aralarında yazılı belge de düzenleseler ikrarda da bulunsalar ( ilk cevabımda belirttiğim yakın akrabalık da beliren durum dışında ) şufa alacaklısını (davacıyı) bağlamaz.Şufa alacaklısı tapudaki resmi sözleşmeye göre hareket eder. Diye Düşünüyorum.

Saygılarımla.
Not: (sonradan eklenmiştir.) Bunun gibi, şuf'a davasında satım akdinin tarafı olmayan davacı satış bedelinde muvazaa olduğunu fazla gösterildiğini ileriye sürebilir. İddiasını her türlü delille ispat edebilir. Satım akdinin tarafı olan davalı bedelde muvazaa olduğunu bedelin az gösterildiğini ileriye süremez. Ayrıca ,
" şufa davasında satıcı kişi şahit olarak gösterilirse , tapudaki resmi aktin hilafını olan beyanına itibar edilmez " ( 6.HD. 30.09.1975 T. 5300-5949)