Mesajı Okuyun
Old 05-07-2007, 09:30   #2
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/21-549

K. 2002/529

T. 19.6.2002

• HİZMET TESBİT DAVASI ( Hak Düşürücü Süre )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Hizmet Tesbit Davası )

• SÜRE ( Sigortasız Hizmetin Tesbiti Davasında )

• SİGORTASIZ HİZMETİN TESBİTİ TALEBİ ( Hak Düşürücü Süre )

506/m.79/8


ÖZET : 506 sayılı yasanın 79/8. Maddesinde; yönetmelikle tesbit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tesbit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Somut olayda, davacının hizmetinin geçtiği yılın sonu 31.12.1991 yılıdır. Dava ise 23.1.2001'de açılmıştır. Hal böyle olunca maddede öngörülen hak düşürücü sürenin somut olayda gerçekleşmediği açık seçiktir.
DAVA : Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.9.2001 gün ve 2001/128-873 sayılı kararın incelenmesi davalı SSK vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 18.3.2002 gün ve 550-2107 sayılı ilamı ile; ( ... 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalılardan Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava 1.1.1991-26.8.1993 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet aktine dayalı olarak geçen kuruma kayıt ve tescil edilmeyen hizmetlerin tesbiti istemine ilişkindir. Bu yönü ile, davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Yasanın 79/8. maddesidir. Anılan maddede; yönetmelikle tesbit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tesbit edilemeyen sigortalılar çalıştıklarını hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Somut olayda, davacının hizmetinin geçtiği yılın sonu 31.12.1991 yılıdır. Dava ise 23.1.2001'de açılmıştır. Hal böyle olunca maddede öngörülen hak düşürücü sürenin somut olayda gerçekleşmediği açık seçiktir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle, maddenin açıklığı karşısında nedenleri ve dayanakları gösterilmeden dava tarihinden geriye doğru 10 yıllık sürenin dava konusu yapılabileceğinin öncesinin hak düşürücü süreye uğradığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
0 halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararınca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.6.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/8646

K. 2005/10542

T. 18.10.2005

• BELGELERİN İŞVEREN TARAFINDAN KURUMA VERİLMEMESİ ( Sigortalılar Çalıştıklarını Hizmetlerinin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak 5 Yıl İçerisinde Mahkemeye Başvurarak Alacakları İlam İle İspatlayabilirlerse Bunların Mahkeme Kararında Belirtilen Aylık Kazanç Toplamları İle Prim Ödeme Gün Sayılarının Nazara Alınacağı )

• ÇALIŞMANIN KURUMCA TESPİT EDİLEMEMESİ ( Davacının Tespite İlişkin Davasının Yasada Öngörülen Hak Düşürücü Süre Geçirildikten Sonra Açılması Nedeniyle Reddi Gereği )

• HİZMET SÜRELERİNİN TESPİTİ ( Davacının Tespite İlişkin Davasının Yasada Öngörülen Hak Düşürücü Süre Geçirildikten Sonra Açılması Nedeniyle Reddi Gereği )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Sigortalılar Çalıştıklarını Hizmetlerinin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak 5 Yıl İçerisinde Mahkemeye Başvurarak Alacakları İlam İle İspatlayabilirlerse Bunların Mahkeme Kararında Belirtilen Aylık Kazanç Toplamları İle Prim Ödeme Gün Sayılarının Nazara Alınacağı )

506/m.79


ÖZET : Hizmet süresinin tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasada, "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." Düzenlemesi yer almakta olup, davacının 01.10.1989 - 23.10.1989 tarihleri arasında geçtiğini iddia ettiği çalışma süresi yönünden Kuruma başvuruda bulunduğu 16.10.2003 tarihine kadar herhangi bir bildirim yapılmadığı ve Kurum tarafından da çalışmadan haberdar olunmadığı gerçeği karşısında, davacının tespite ilişkin davasının yasada öngörülen hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı ve bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
DAVA : Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.1 0.1989 tarihinden itibaren 23 gün süreyle geçen çalışmalarının tespiti ile diğer sigortalı hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi E. T. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Davacı, 16.10.2003 tarihinde davalı Kuruma verdiği dilekçeyle, A. Fabrikasında 01.10.1989 tarihinde işe başladığına ilişkin işe giriş bildirgesine, anılan işverenin muhasebe kayıtları üzerinde yaptığı inceleme sırasında rastladığını ve çalışma süresinin bir aydan kısa sürmesi nedeniyle Kuruma verilmemiş olan giriş bildirgesi gözetilerek sigortalılık başlangıcının yeniden belirlenmesini istemiş, isteminin Kurum tarafından kabul edilmemesi üzerine açtığı davayla 01.10.1989 tarihinde işe başladığının ve 23 günlük çalışma süresinin tespitini talep etmiş, mahkemece işe giriş bildirgesinin varlığından da bahisle kabule karar verilmiştir.
Hizmet süresinin tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79. maddesinde, "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılan nazara alınır." Düzenlemesi yer almakta olup, davacının 01.10.1989-23.10.1989 tarihleri arasında geçtiğini iddia ettiği çalışma süresi yönünden Kuruma başvuruda bulunduğu 16.10.2003 tarihine kadar herhangi bir bildirim yapılmadığı ve Kurum tarafından da çalışmadan haberdar olunmadığı gerçeği karşısında, davacının tespite ilişkin davasının yasada öngörülen hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığı ve bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/11994

K. 2004/2282

T. 11.3.2004

• HİZMET TESPİTİ ( Davalarının Kamu Düzenini İlgilendiren Davalar Olduğu - Davacının Çalıştığını İddia Ettiği Dönemlere İlişkin Kayıtlar İlgili Yerlerden Getirtildikten ve Tüm Araştırmalar Yapıldıktan Sonra Karar Verilmesi Gereği )

• HİZMET TEPİTİNDE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Tespiti İstenen Hizmetin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak Beş Yıl Olduğu - Hakdüşürücü Süre İşe Giriş Bildirgesi ve Dört Aylık Sigorta Prim Bordrosu İle Kesildiğinden Araştırılması Gerektiği )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Tespiti İstenen Hizmetin Geçtiği Yılın Sonundan Başlayarak Beş Yıl Olduğu - Hakdüşürücü Süre İşe Giriş Bildirgesi ve Dört Aylık Sigorta Prim Bordrosu İle Kesildiğinden Araştırılması Gerektiği )

506/m.79/10


ÖZET :Hizmet tesbitine yönelik davalar kamu düzenini ilgilendirmektedir.
506 sayılı Yasa'nın 79/10.maddesi kapsamında olan davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yada çalıştıklarının kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır.
DAVA : Davacı davalılardan işverene ait işyerinde 27.3.1977-3.41982 tarihleri arasında işçi olarak geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Dava, 27.3.1977-30.4.1982 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmaların tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, işyerinin kanun kapsamında olduğu tarihlerle sınırlı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik inceleme ve araştırma ile ulaşılmıştır.
Gerçekten, bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 79/10.maddesi olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yada çalıştıklarının kurumca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. İşyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Somut olayda davalı Kurum çalışıldığı iddia edilen işyerinin 27.9.1978-3.10.1979 tarihleri arasında 506 sayılı yasa kapsamında bulunduğunu bildirilmesine rağmen Ağri ili Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü davacıya hitaben yazdığı 4.5.2001 tarihli cevabi yazısında söz konusu işyerinin ihalesinin 21.9.1976 tarihinde yapıldığını 28.10.1976 tarihinde işe başladığını ve 27.5.1978 tarihinde bitirildiğini belirtmiştir. İşyerinin tesbiti istenilen dönemde kanun kapsamında bulunması zorunluluk olmayıp gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamına alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı önemlidir. Bu açıdan çalışıldığı iddia edilen işyeri ile ilgili ihale evraklarının ve vergi kayıtlarının ilgili Kurum ve kuruluşlardan celbi ile işyerinin tesbiti istenilen dönemde faal olup olmadığı, kanun kapsamına alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Öte yandan ifadeleri hükme dayanak alınan tanıklar davacı ile birlikte çalışan ve kayıtlara geçmiş kişiler olmadığı gibi, komşu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kimselerde değildir. Bu bakımdan, tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olaylara dayanmamakta, soyut düzeyde kalmaktadır. Davacıya ait prim tahakkuk cetvelinden davacı adına işe giriş bildirgesi verildiği 27.3.1977 tarihi itibariyle dört aylık sigorta primleri bordrosunun verilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, yapılacak iş, bu tür davaların Sosyal güvenliğe ilişkin olduğu dikkate alınarak doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle tesbiti istenilen diğer sürelerle ilgili dört aylık sigorta primleri bordrosunun verilip verilmediğinin kurumdan sorularak, verilmiş ise bu dönem bordrolarında gösterilen kişileri dinlemek aksi takdirde davacının tesbitini istediği ve kanun kapsamına alınacak nitelikte olduğu da belirlenen tarihlerde çalışıldığı iddia olunan işyerine komşu olan işyerlerini zabıta, emniyet veya jandarma vasıtasıyla saptamak, bu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişilerin, başka bir anlatımla, Bağ-Kur'da Sosyal Sigortalar Kurumu'nda ve diğer Sosyal güvenlik kuruluşlarında kayıtları olan komşu işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının bilgilerine başvurulmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 11.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.