Mesajı Okuyun
Old 17-03-2005, 23:11   #27
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sn. Habibe hanım..

Öyle beyinler tanıyor ki insan; kadın bedeni üzerindeki miligramlarla tarif edilebilecek bir oluşuma bunca değer atfedilebilmesini anlamak zorlaşıyor.. Ama elbette birimizin "anlamakta zorlanması"; diğerinin "dayatmacı" üslubunu yoketmiyor.

Yeni ceza yasası, "iffet=bakirelik" eşitsizliğini ortadan kaldırmış durumda, en azından -kısmi ihtirazi kayıtlara rağmen- yasal düzlemde..

Mesajınızı yeni gördüm. Sorularınızın 2 ve 3 numaralı olanlarını yeni yasa yanıtlıyor.. ; Soramazsınız ve alamadığınız yanıtların denetimini yapamaz, yanıtlarını doktorlarda arayamazsınız..

Kız ve kadın ayrımının yok edildiği yeni ceza yasasında; "bekaret evlilikte esaslı bir unsur mudur" sorusunun yanıtını bulma olanağımız yok.. Yanıtı asıl aramamız gereken medeni yasada da yok.. Yargıç; yasada boşluk olduğu takdirde; karar ihdas ederken bu boşluğun nasıl doldurulacağını; aynı sıralarda bizlerle birlikte öğrenmiş durumda:..."örf ve adete bakılır.."

Dicle üniversitesi tıp fakültesince yörede yapılan ve yaklaşık 200-300 civarında kadın+erkeğin katılımıyla oluşturulan bir anketin sonucunda; kadınların büyük çoğunluğunun "namus içerikli fiillerde" kadının cezalandırılması gerekliliğini; bu cezanın ne olmadı gerektiği yönündeki soruya sırasıyla " öldürülmeli.. kulağı.., burnu kesilmeli vb." , cezayı kimin uygulaması gerektiği sorusuna "öncelikle koca.., bir grup ise aile büyüğünün" uygulaması gerektiğini, bir grup ise, cezayı kimin uygulayacağı sorusunun yanıtının "imamdan" alınması gerektiği yanıtını vermiş..

Kökleşmiş zihniyetler kırılmadıkça; yasaları değiştirmek bir anlam ifade etmiyor.

Bu kökleşmiş zihniyetlere; "örf ve adet" kavramı içeriğinde itiraz edilmesine ve gayriyasal addedilmelerine; öyle sanıyorum -sanıyorum,çünkü uygulamayı hep birlikte göreceğiz-, "töre" kavramının " en azından TCK anlamında engel oluşturacağını "sanmakla" birlikte; medeni yasa anlamında "namus" la bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağından henüz hepimiz tedirgin bulunmaktayız.

TCK nın rızası ile ilişkiye giren tarafları;yaşlarının henüz "tutmadığından " bahisle ; "cezai yaptırıma" tabi tutulması ihtirazi kaydının ise; tüm bu tartışmaları anlamsız kıldığı ortada.. Gerekçesinde "erken gebelikleri önlemek" gibi masumane ve tüm kız evlat sahibi ebeveynlerin yüzünü ışıldatacak bir memnunluk ifadesi oluşturmasından öte; yeni ceza yasasındaki genital testin (ülkemizde hangi erkek evlat için ve kaç kişi müracaat eder diye düşünülmüş ise...) hakim ve savcı iznine bağlı kılınmış olması adımını önemli ölçüde yokettiği de tartışılması gereken bir diğer husus..

Belki -dileriz- uygulamalarla yok edilmeye mahkum bir tabuya dönüşür yakın gelecekte bekaret konusu..

Mevcut yasal düzenlemelerin tek başına ve tarafsız olabilecek uygulayıcılarla , yasada yok edilen kız kadın ayrımını; reel yaşamda da yokedilmesi olanaklı olabilir..

Ama şüphesiz öncelikle ; "namus" nedeni ile "ölümü bile" hakettiğini ve yaptırımı uygulayacak olanın koca ya da aile büyüğü sıfatıyla "erkek" olduğunu düşünebilen kadına; bedeni üzerindeki hükümranlığın; salt kendine ait olduğu gerçeğini öğretebilmek gerekiyor.. (özür dilerim, önce ve sadece kadına değil; önce kadına ve ardından "hepimize")

....

Bu kez ,yasa toplumun önünde.. Hani okul sıralarında hep istediğimiz şekle benzer biçimde hatta.. "yasayı uygulayacak; somut olayı irdeleyecek olanın takdir hakkına verilmesi gereken önem.. bağımsız ve tarafsız yargıçların sağduyuları.."

Hep birlikte nisan ayından sonra izleyeceğiz...

Av. Şehper Ferda DEMİREL