Mesajı Okuyun
Old 15-08-2006, 21:11   #19
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. enginozoğul'a katılıyorum sn. oguzhand0
Anayasa'yı dikkatli incelerseniz Cumhurbaşkanlığı bir temsil makamıdır ve Yürütmenin başıdır. Ancak yürütmenin başı olması yürütmenin tercih yetksini tek başına kullanacağı (Başkanlık Sistemi) anlamına gelmez. Bizdeki sisteme göre Cumhurbaşkanı yürütmenin başı sıfatıyla yasamanın ve yürütmenin faaliyetlerini denetleme görevi ağır basmaktadır.

Alıntı:

D. Görev ve yetkileri
Madde 104 - Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.
Bu amaçlarla Anayasanın ilgili maddelerinde gösterilen şartlara uyarak yapacağı görev ve kullanacağı yetkiler şunlardır:
a) Yasama ile ilgili olanlar:
Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde açılış konuşmasını yapmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisini gerektiğinde toplantıya çağırmak,
Kanunları yayımlamak,
Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermek,
Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halk oyuna sunmak,
Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açmak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenmesine karar vermek,
b) Yürütme alanına ilişkin olanlar:
Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek,
Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
Yabancı devletlere Türk Devletinin temsilcilerini göndermek, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,
Milletlerarası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek,
Genelkurmay Başkanını atamak,
Milli Güvenlik Kurulunu toplantıya çağırmak,
Milli Güvenlik Kuruluna Başkanlık etmek,
Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak,
Kararnameleri imzalamak,
Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak,
Devlet Denetleme Kurulunun üyelerini ve Başkanını atamak,
Devlet Denetleme Kuruluna inceleme, araştırma ve denetleme yaptırtmak,
Bu özellikleri itibariyle daha ziyade yasama ve yürütme üzerinde bir vesayet makamı olduğunu görüyoruz. Devleti şahsında temsil eden kişinin eğitimli olması şartı aranması garip değildir. Öte yandan bürokrat sınıfı adı verilen Vali, Kaymakam ve bunlara bağlı çalışan en alt memura kadar pek çok kamu ajanının eğitim kriterlerine uygun kimselerden seçildiği malumunuzdur. Cumhurbaşkanı bizim sistemimizde pasif görülebilir. Hatta yetkilerinin fazla olduğu ve daraltılması gerektiği de zaman zaman gündeme gelir. Cumhurbaşkanının özelliği meclis tarafından seçilmesidir ve siyasi partilerden bağımsız ve herkese ve her kuruma eşit mesafede olması gereken bir kişidir. Bir siyasi partiden seçilse de seçildiği andan itibaren bu niteliğe bürünür.

Öte yandan Başbakan;

Alıntı:

D. Görev ve siyası sorumluluk
Madde 112 - Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.
Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur.
Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.
Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı şekilde Millet Meclisi önünde andiçerler ve bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları kayıt ve şartlara uyarlar ve yasama dokunulmazlığına sahip bulunurlar. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri gibi ödenek ve yolluk alırlar.
Burada tartışmamız açısından önemli olan nokta "genel siyasetin yürütülmesini gözetmek" noktasıdır. Demokrasi dediğimiz kurum, siyasi tercihlerin siyasi partilerin şahsında vücut bulduğu ve herkesin dilediği yönde tercihini belirleyebildiği bir yönetim sistemidir. Buna göre herkes açık olan siyasi partilerin yönetimlerine girmekte hak sahibidir. Buna göre Seçilmesi halinde kimin Başbakan olup, kimin olamayacağının eğitim kriterine bağlanması demokrasi anlayışına ters düşecektir. Tercihlerin ortak paydası hangi partiyi veya kişiyi gösteriyorsa o kişi veya parti siyasi tercih belirleme hakkını kazanır. Seçilebilme yeterliliğinin yükseltilmesi ileride seçebilme yeterliliğinin de yükseltilmesi fikrini doğuracaktır ki bu ancak Aristokrasi denilen modelde mümkündür. Ancak bir siyasi tercih olarak Aristokrasi benimsenmediği sürece seçilebilme yeterliliğinin yükseltilmesi demokrasi anlayışı içerisinde mümkün değildir.