Mesajı Okuyun
Old 12-12-2007, 23:16   #31
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fikirbay
Adaletin en basit ölçüsü "gerçeğe ve doğruya" değer vermek olmalıdır.


......


Ve gerçek şu ki, hukuku siyasetten ayırarak veya başka konulardan (hayatın gerçeklerinden) soyutlayarak ve aslında konu ne olursa olsun konuları birbirinden soyutlayarak tartışamayız. Tartışırız da "somut" netice alamayız. Çünkü, hayatın gerçeği budur. Gerçek hayatta siyaset ve hukuk iç içedir. Bunun aksi, bir şekilde "sanal" ve "göstermelik" olur.


Sayın Fikirbay,

Herkesin gerek "Adalet" ve gerek "Gerçek" tanımı farklıdır.

Size göre hayatın gerçeği odur, yine size göre siyaset ve hukuk mütemmim cüzdür, olabilir, bu size göre böyledir, başkasına göre böyle değildir.

Veya belki başkasına göre de öyledir de, kabul etmek istemez. Sükut ikrardan gelir sözü, halk arasında alışılagelmiş ve kabul görmüş tanımının aksine, "HUKUKTA" ikrardan değil, "İNKARDAN" gelir.

Kişisel olarak bu tür sessizlikleri/inkarları anlamlı bulurum. Zira içli dışlı olmayı da reddeder, çünkü içli dışlılığın her türlüsü, bir tür kabullenmeyi, tanımayı da bünyesinde barındırır.

Kişisel görüşümün bir önemi yok, ancak bünyesinde bulunduğumuz THS nin bir ilkesi/kuralı var, o da şu ki, Hukuk her türlü değerin üzerindedir. Mevcudun eleştirisini hukuk düzleminde yapar, yaptırımını da, olması gerekeni de, hukuk düzeninde ararız. Yanıtları siyasette aramak veya hukukla siyasetin kardeşliğini kabule boyun eğmek, THS nin mizacına taban tabana zıttır.

Siyaset ve hukukun ayrılmaz bir ikili olduğunu dile getirenler için bu bakış açısı, soyut, ütopik, gerçek dışı ve anlamsız görünebilir.

Ama şu da bir gerçek ki, bu ikilinin ayrılmaz bütünlüğünü kabul ettiğimiz noktada, bugünün siyasi söylemi bugünün hukukuna, yarının siyasi söylemi yarının hukukuna talip olur.

Bu red ve amacı ütopikse, adaletin de bir idea olduğunu, hukukun da adalet yolunda bir aracı olduğunu anımsamakta ve anımsatmakta, fayda olduğu inancındayım.

Saygılarımla...