Konu: Husumet
Mesajı Okuyun
Old 29-05-2007, 10:16   #3
PINAR000

 
Varsayılan



Davaya ilişkin bi iki karar buldum sanırım husumeti DSİ'ye yöneltmek gerekecek..umarım faydalı olur..(husumeti nereye yönlendirilmesi gerektiği belirtilmemiş ama aydınlatıcı olabilir sanırım)bu arada ben de araştırmaya devam ediyim

T.C.

YARGITAY

İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU

E. 1958/17

K. 1959/15

T. 11.2.1959

• GÖREV ( Kamu Kuruluşlarının Kişilere Verdikleri Zararların Ödetilmesine İlişkin Davalar )

• KAMU KURULUŞLARININ KİŞİLERE VERDİKLERİ ZARARLARIN ÖDETİLMESİNE İLİŞKİN DAVALAR ( Görev )

818/m.58


ÖZET : Kamu kuruluşlarının verdikleri kararlar sonunda plan ve projelere uygun olarak tesisler yaptırmış olmaları ya da bu tesisleri kullanmaları yahut tesislere bakmaları nedeniyle kişilerin uğramış oldukları zararların ödetilmesine ilişkin davalar, yönetsel nitelikte olup bu tür davalara bakmaya yönetsel yargı yeri görevlidir.
DAVA : Temyiz Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesi Reisliği'nin 19/ 4/1958 günlü yazısında Devlet Su işleri Umum Müdürlüğü, Devlet Karayolları Umum Müdürlüğü, Vilayet Hususi idareleri veya belediyeler bir amme hukuku teşekküllerinin usulünce verdikleri kararlar sonunda yapılmış bulunan plan ve projelere göre meydan; getirdikleri yol, kanal, bent, baraj, su yolları, su boruları şebekesi gibi tesisler yapılması veya bunların idarelerce kullanılması veya bunlara idarelerce bakılması sebebiyle fertlerin zarar görmeleri halinde adı geçen teşekküllere karşı açılan tazminat davalarının dairece haksız fiil hükümlerince açılmış olan davalardan sayılarak adli mahkemenin vazifesi içinde oldukları kabul edilegelmekde iken son defa dairede bu davaların istimlaksiz el atma halleri dışında kalanlarının idari fiil ve kararlardan dolayı hakiki halele uğrayanların idare aleyhine açmış oldukları tazminat davaları mahiyetinde bulunmaları itibariyle haksız fiil hükümlerine dayanan davalardan sayılamayacakları cihetle Devlet Şurası Kanununun 23. maddesi hükmünce idari tam kaza davaları olmaları sebebiyle bunlardan idari kazanın vazifeli olduğu yolunda kararlara varılmak üzere bir ekseriyet meydana geldiğinin bildirilmesi üzerine toplanan içtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı Heyetinde Temyiz Teşkilatı Kanununun 6082 sayılı kanunla değişik 8. maddesi hükmünce içtihadı birleştirme kararı verilmesi gerektiğine karar verildikten sonra mesele incelendi, gereği konuşuldu :
KARAR : I - Belediye, Karayolları veyahut Devlet Su işleri Umum Müdürlüğü veya istanbul Belediyesi Sular idaresi gibi amme teşekkülleri tarafından verilen kararlar üzerine plan ve projesine göre bir yol yapılması dolayısıyla evinin duvarı yıkılan veya bodrum katma sel basan, bir su tesisi yapılması neticesinde tarlasındaki sular çekilip ağaçtan veya mahsulleri kuruyan veya tarlası artık ekin ekilemez hale gelen yahut tarlasının kenarında geçen derenin kuruması yüzünden tarlası susuz kalan veya su tesisinin bozukluğu yahut bakımındaki ihmal yüzünden tarlasını sular basıp bu suların getirdiği kumlardan dolayı tarlası artık ekin ekilemeyecek duruma düşen kimsenin uğradığı zararlar gibi zararlar, idari kararın ve fiilin neticesinde meydana gelen zararlardır. Zira, bir amme teşekküllünün vazifelerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması, idari bir karar olduğu gibi bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp o plan ve projeler gereğince işi görmesi de kararın neticesi olan birer idari fiildir. O halde bu fiillerden doğan zararların tazmini istekleri de, idari karar ve fiilden doğan zararın bir kimsenin hakkını halele uğratması esasına dayanan tazmini istekleridir ki Devlet Şurası Kanununun 23. maddesinin birinci bendi hükmünce bu istekler mahiyetçe bir tam kaza davasıdır ve bu itibarla bu davalarda Devlet Şurası vazifelidir. Esasen bir karar verdikten sonra o karar yerine getirmesi, kanuna uygun bir hareket olduğu cihetle haksız fiilin kanuna aykırılık şartı bu halde gerçekleşmiş olmaz. Bundan başka, idarenin kararının ve faaliyetinin gayrimenkul maliki olma sıfatına dayanmaması itibariyle Medeni Kanunun komşuluk haklarına ilişikin bir tazmin alacağı dahi söz konusu edilemez.
II - Amme kanunları hükümlerince yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma mükellefiyetleri de yine amme kanunlarından doğan mükellefiyetler olduklarından bu mükellefiyetlere aykırı davranma halleri de idari karara dayanan fiillerin hiç veya gereği gibi yapılmaması mahiyetini arzettiğinden dolayı bunlardan doğan zararlar dahi idari karar ve fiillerden doğan zararlar olduğu cihetle söz konusu zararların tazmini davalar dahi yukarıda bildirilen kanun hükmünce tam kaza davalarıdır.
III - İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır ve bu bakımdan dava, Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyet tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana geler zararının tazmini davasıdır ve bu bakımdan adliye mahkemesini vazifesi içindedir.
Bundan başka, bir amme teşekküllü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakiki bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.
Yapılan işlerin plan veya projelere aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.
Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dişu da kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur. Netice; Devlet Karayolları veya Su işleri Umum Müdürlükleri, belediyeler veya hususi idareler gibi amme teşekküllerinin verdikleri kararlar sonunda ve plan ve projelere uygun olmak üzere tesisler yaptırmış olmaları veya bu tesisleri kullanmaları veya bu tesislere bakmaları sebebiyle fertlerin uğramış oldukları zararların tazminine ilişkin davaların idari davalardan olduklarına ve bu bakımdan bu davalarda idari kazanın vazifeli bulunduğuna, 11/2/ 1959 daki birinci toplantıda üçte ikiyi geçen ekseriyetle karar verildi.