Mesajı Okuyun
Old 23-01-2007, 15:53   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

Merhaba,

İYUK.m.31 Adli yardım konusundaki uygulamalar açısından HUMK atıf yapmış
"Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller:

Madde 31 – 1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır. (Ek cümle: 5/4/1990 - 3622/11 md.;Değişik:10/6/1994-4001/14 md.)

***
Atıf yapılan hokuk usulü muhakemeleri kanunun 465. maddesinde ise;

BEŞİNCİ BAP

Müzahereti adliye

Madde 465 – Kendisiyle ailesini meişetçe ehemmiyetli zarurete düşürmeksizin masarifi lazimeyi kısmen veya tamamen ifadan aciz olan kimselerle müessesatı hayriye iddia ve müdafaalarında veya icraya ve ihtiyati tedbirlere müracaatlarında haklı olduklarına dair delil gösterirlerse müzahereti adliyeye nail olabilirler"

demektedir.


***

ve yine humk'un 469. maddesinin ilk fıkrasında

Madde 469 – Müzahereti adliye talebi üzerine mahkemece verilecek karar şifahi murafaa cereyan etmeksizin ittihaz olunabilir. Müzahereti adliye talebinin kabul veya reddine dair ittihaz olunan kararlar kati olup aleyhine hiçbir tarikı kanuniye müracaat olunamaz


diyerek adli yardım taleplerini ilişkin kararların kesin olduğunu ve kanuni yolları bulunmadığını belirtmektedir.

Peki ne yapılabilir?


aklıma tekrar tekrar adli yardım talebinde bulunmaktan başka bir şey gelmiyor.Çünkü, 469.maddenin ikinci fıkrasında şöyle diyor:

"Yeni bir sebep zuhurunda reddedilen müzaheret talebi tekrar edilebilir"