Mesajı Okuyun
Old 27-01-2007, 15:23   #11
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Mesaj Sahibi: Av.Uygar
Oradan Mülk alanların iyi niyetiyle ilgili karar vermek önyargı bence. Bu önyargının sebebi orada zenginlerin oturuyor olması belki de.

Alıntı:
Mesaj Sahibi:Oğuzhan Dayar
Ancak Sayın Ergin şu da var ki evimi alırken; evim kaçak orman arazisinemi yapıldı diye araştırmak objektif açıdan kafa karıştırıcı olmaz mı?
Ben neye güvenirim?

Muhtemelen sözkonusu yerden ev alanları cezbeden şey 4 tarafının da orman oluşudur. Yine muhtemelen eve yerleştikleri ilk gün şehrin merkezindeki tanıdıklarına şu telefonu etmişlerdir:"Şekerim görsen inanamazsın...Her tarafımız orman...Oksijen ihtiyacınız olursa bekleriz."

Televizyonda helikopterle yapılan çekimi görmüşsünüzdur. Ormanın tam ortasında bir boşluk ve bir takım villalar.

Sayın Av.Uygar mülkiyet düşmanlığı yapmıyorum. Örneğin Boğaz kıyısında villada oturanların taşınmazları ellerinden alınsın demiyorum(Bu paraları nasıl ve hangi yoldan kazanırlar? Şeklindeki soruları dost sohbetlerinde birbirimize soruyoruz tabi). Ancak yine Boğaz'da kaçak yapılaşma veya rantsal dönüşüm projeleri uygulanırken de hukukçu olarak karşı çıkmalıyız diyorum.

Kısaca size, bana ve yasalara saygılı diğer yurttaşlara; yani kamuya ait olan orman alanlarına sahip çıkmaya çalışıyorum.

Aşağıda bir Yargıtay kararı sunuyorum. Özellikle kalınlaştırdığım bölümleri okuyun lütfen...Ders niteliğinde...

Saygılarımla

Alıntı:
.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 1987/4672
K. 1987/4477
T. 9.6.1987
• İSKANEN TAHSİS ( Orman )
• ORMAN SAYILAN YERLER ( İyiniyetle İktisap )
• İYİNİYETLE İKTİSAP ( Orman Sayılan Yerler )
743/m.931
ÖZET : Devlet ormanı olarak belirlenen bir yerin özel mülkiyet konusu yapılması mümkün değildir.

Tabii servet ve kaynak niteliğinde olan ormanlar özel mülkiyet konusu edilemeyeceklerinden sicile bağlanmaz. Her nasılsa bu tür yer hakkında sicil oluşturulması da taşınmazın özde kamu malı olma niteliğini etkileyemez.

Bu itibarlada bu taşınmazı, kayden dahi olsa, iktisap edenlerin, Medenî Yasa’nın 931. maddesinden yararlanmalarına olanak yoktur.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasında görülen davada:

Davacı, 3.1.1964 günlü tapu ile maliki bulunduğu 1379 parsel sayılı taşınmazın 1744 sayılı Yasa uyarınca orman rejimi dışına çıkarılması nedeniyle yeniden adına tescilini istemiştir.

Davalı, devletleştirilmekle davacı tapusunun hukukî değerini yitirdiğini, isteğin kabulüne yasal olanak bulunmadığını savunmuştur.

Davaya konu 1379 parsel sayılı taşınmazın, davacı adına tapuya tesciline ilişkin karar davalı Hazine vekili tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. Duruşma günü olarak saptanan 9.6.1987 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden Hazine vekili Av.Müjde Avcıoğlu ile temyiz edilen Selâhattin Dörtpınar geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekil ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilâhare dosya incelenerek gereği görüşülüp, düşünüldü:

Dava konusu taşınmazın 1943 yılında 3116 sayılı Yasa uygulanması ile orman tahdit alanı içerisine alındığı ve 1 yıl sonra Hazinece bu yerin 2510 sayılı Yasa gereğince davacının bayiine iskânen tevzi edildiği kayden anlaşıldığı gibi bu yön tartışmasızdır.

Devlet ormanı olarak belirlenen bir yerin özel mülkiyet konusu yapılması mümkün değildir. Nitekim, 2510 sayılı Yasa’nın 8. maddesinde de bu nitelikteki taşınmaz malların dağıtıma tabi tutulmayacağı hükme bağlanmıştır.

Tabii servet ve kaynak niteliğinde olan ormanlar özel mülkiyet konusu edilemeyeceklerinden sicile bağlanmaz. Her nasılsa bu tür yer hakkında sicil oluşturulması da taşınmazın özde kamu malı olma niteliğini etkileyemez.Bu itibarla da bu taşınmazı kayden dahi olsa iktisap edenlerin M. Yasa’nın 931. maddesinden yararlanmalarına olanak yoktur.

Olayda da davacının iddialarına dayanak yaptığı tapu, Devlet ormanı olarak belirlenen yer içerisinde kaldığı için, Hazine tarafından iskânen verilmiş olsa dahi, geçerli hukukî sebepten yoksun olduğundan hüküm ifade eden bir tapu kaydı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.

6831 sayılı Yasa’nın 2. maddesini değiştiren 1744 sayılı Yasa ile gerçek şahıs adına tapulu iken orman içerisine alınan yerlerin belirli tarih itibariyle bilim ve fen bakımından bu niteliklerini kaybettiklerinin ilgili komisyonca belirlenmesi halinde kayıt maliki sahibine dönmesi öngörülmüştür. Ne var ki, olayda 1743 sayılı Yasa uygulamasıyla orman tahdit alanı dışına çıkarılan çekişmeli taşınmaza ait olarak davacı adına geçerli bir tapu kaydı mevcut değildir.

SONUÇ : Hal böyle olunca, davacının açtığı temyize konu tescil davasının reddi gerekirken maddi olgunun yanılgılı değerlendirilmesiyle yazılı olduğu üzere kabul edilmesi isabetsizdir. Bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.