Mesajı Okuyun
Old 02-03-2009, 19:25   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mah.
2.Dairesi

Esas: 1994/233
Karar: 1994/1474
Karar Tarihi: 01.06.1994

ÖZET: Davacılar vekili, manevi tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiş ise de; Kurulumuzca davacıların ölüm olayı nedeniyle ömür boyu duyacakları acı ve ızdıraplarını karşılamak üzere takdir edilen manevi tazminat miktarı paranın karar anındaki alım gücü esas alınarak tespit edildiğinden davacılar vekilinin talebinin reddi gerekir.

(2709 S. K. m. 125) (3480 S. K. m. 1) (2629 S. K. m. 1)

Davacılar vekilinin 17 Eylül 1993 tarihinde kayda geçen dava dilekçesi ve 29 Kasım 1993 tarihinde kayda geçen cevaba cevap lâyihasında özetle; müteveffa J. Kd. Albay ................'nin 26.9.1992 tarihinde Bolu 11 Jandarma Alayını denetlemek üzere gelmekte olan Ankara Jandarma Bölge Komutanını karşılamak üzere makam otosu ile Akçakoca ilçesi istikâmetine giderken, Şifah su mevkiinde aracını durdurup yolun sağ tarafına aracını park ettikten sonra yolun karşı tarafına yaya olarak geçmek isterken, Düzce istikâmetinden gelen ................ isimli şahıs yönetimindeki hususi otonun çarpması sonucu ağır yaralandığını, tedavi için kaldırıldığı Ankara GATA K. lığı Hastanesinde 02.10.1992 günü vefat ettiğini, davaya konu kaza olayının, müvekkillerinin murisinin davalı idarenin görev emrini yerine getirdiği esnada ve bu görev emri hizmete taallûk ettiğinden hizmetin ifası nedeniyle husule geldiğini, bu nedenle hizmetin ifası sırasında doğan zarardan idarenin sorumlu olduğunu, bu ölüm olayı nedeniyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını, davacılardan eş ................ için 350.000.000. TL., davacı çocuklardan ................ için 20.000.000.. TL. maddi, tüm davacılar için ayrı ayrı 40.000.000'ar TL. manevi olmak üzere toplam 37.000.000. TL. maddi, 140.000.000. TL. manevi tazminat ödenmesini, tazminatlara olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesini dava ve talep etmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin tetkikinden; davacılardan ................'nin eşi, ................, ................'ın babaları müteveffa J. Kd. Alb. ................'nin Bolu İl Jandarma Alay K. m iken, Birliğin denetlenmesi için bölgeye gelmekte olan Ankara Jandarma Bölge Komutanını karşılamak üzere makam arabasından inmeyi müteakip karşı yöne yaya olarak geçmek isterken Düzce istikâmetinden gelen hususi otonun çarpması sonucu J. Kd. Alb. ................'ye başından ve göğsünden ağır yaralanarak Düzce Devlet Hastanesine sevk edilmesine müteakip ileri muayene ve tedavi için GATA K. lığı Beyin Cerrahi Kliniğine sevk edildiği, olaya anında el konularak tahkikatının Akçakoca Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapıldığı, Akçakoca Cumhuriyet Başsavcılığının konuya ilişkin 1992/342112 ESAS VE İDDİANAME sayılı iddianameden, olay tarihinde yolda yol beklemekte olan mağdur Bolu 11 Jandarma Alay Komutanı olan ölenin Bölge Komutanına ait aracı gördüğü ve komutanını selâmlamak düşüncesiyle Düzce tarafına bakmadan sanığa ait vasıtanın önüne kalabalığın içinden aniden fırlayarak çıktığı ve yaralandığı, 26.9. 1992 tarihinde yapılan keşifte sanık ................'in olayda 3/8 oranında, müteveffa ................'nin ise 5/8 oranında kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır.

Anayasanın 125 nci maddesine göre <İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür.> Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak, Anayasa'da idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır, ister hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.

Olayımızda, hizmetin kurulması ve işletilmesinden kaynaklanan idareye atfı kabil bir hizmet kusurunun varlığından söz edilemez. Ancak, zararlı sonucu doğuran olayın askeri bir hizmetin bir parçası olduğunda kuşku olmayan komutan ya da demetleme heyetlerinin karşılama uğurlama faaliyeti dolayısıyla söz konusu illiyet bağının mevcut olduğu da açık olup, zarar ile hizmet arasında illiyet bağı bulunmaktadır.

Meydana galen zararın, sadece zarar gören üzerinde bırakılmayıp kamuya pay edilerek hizmetin sahibi idarelerce karşılanması idare hukukunun genel ilkeleri, kamu yükümlülükleri yönünden eşitlik, hakkaniyet ve nesafet kuralları gereği olduğundan davacının zararlarının kusursuz sorumluluk kuram ve ilkeleri gereğince karşılanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Mahkememizin yerleşmiş içtihatlarına göre bu durumdaki davacılara T.C. Emekli Sandığınca bağlanan aylık ve 3480 Sayılı Kanun uyarınca ödenen tütün ikramiyesi olay nedeniyle sağlanan yarar olduğundan, bunların davacıların gerçek maddi zararlarından indirilmesi gerektiği cihetle bu husus araştırılmış, müteveffa J. Kd. Alb. ................'nin eşi davacı ................'ye 5.10.1992 tarihinden itibaren 3.855.000. TL., davacı çocuklar ................ ve ................'a 15.10.1992 tarihinden itibaren ayrı ayrı 1.122.000. TL. TSK. Vazife Malûllüğü Dul ve Yetim Aylıkları bağlandığı, ayrıca tüm davacılara 3480 Sayılı Kanun uyarınca tütün ikramiyesi tahakkuk ettirildiği anlaşılmıştır.

Davacılar eş ................ ile çocuklar ................ ve ................'ye olay nedeniyle 2929 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca toplam 130.850.000.TL. tazminat ödendiği anlaşılmaktadır.

2629 Sayılı Kanun gereğince ödenen tazminat maddi ve manevi zararların karşılığıdır.

Ödenen nakdi tazminatın ne kadarının davacı eş ve çocukların maddi zararlarının karşılığı olduğunun tesbiti amacı ile re'sen seçilen bilirkişi tarafından tanzim edilip Mahkememize ibraz edilen 25.4.1BS4 tarihi bilirkişi raporundan davacı eş ................'nin zararının 971.565.493.TL. ya karşılık ödenen tütün ikramiyesi ve bağlanan aylıklarla toplam 673.128.605. TL. yarar sağlandığı, 2629 Sayılı Kanun gereğince ödenen tazminat yararının tümünün mahsubuna rağmen, davacı eşin karşılanamayan parasal zararının 251.268.063. TL. olduğu, davacı çocuk ................'nin zararının 108.120.675. TL. ya karşılık ödenen tütün ikramiyesi ve bağlanan aylıklarla toplam 111.946.894. TL. yarar sağladığı, karşılanamayan zararının olmadığı ve bu nedenle maddi tazminat hakedişinin bulunmadığı, davacı çocuk ................'nin 191.266.782. TL. ya karşılık ödenen tütün ikramiyesi ve bağlanan aylıklarla toplam 179.205.764. TL. yarar sağladığı, bakiye zarara karşılık sağlanan 2330 Sayılı Kanun gereğince yararı dikkate alındığında karşılanamayan parasal zararının olmadığı bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna davalı idarece, itirazda bulunulmuş ise de, itiraz edilen hususların Mahkememizin yerleşik içtihatları ve bilirkişiye Mahkememizce kabul edilerek verilen kıstaslara uygun bulunduğundan bilirkişi raporu benimsenerek bu yönde tatbikat yapılmıştır.

Taraflara tebliğ olunan bilirkişi raporu Kurulumuzca da ilmi verilere ve Mahkememizin yerleşik içtihatlarına uygun bulunmuştur.

Davacı anne ve çocuklara yakınlarının ölümü nedeniyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacı ile kendilerine uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiş olup davacı anneye 30.000.000. TL. manevi tazminat verilmesi kararına karşın, davacı çocuklara 2620 Sayılı Kanun gereğince ayrı ayrı sağlanan 70.753.253. TL. yararın davacı çocukların manevi zararını fazlasıyla karşıladığından davacı çocuklar ................ ve ................'nin maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

Ancak, müteveffa J. Kd. Alb. ................'nin, meydana gelen olayda şehirlerarası olduğu bilinen yolun kenarında araç önünde beklerken Akçakoca tarafından gelen Jandarma Bölge Komutanına ait aracı görmesi sonucu, komutanı selâmlamak düşüncesiyle Düzce tarafına bakmadan ve gelmekte olan sanığa ait aracı görmeden yola aniden kalabalık arasından fırlaması ve koşar adım yol ortasına ilerlemesi sebebiyle kazanın meydana geldiği ve trafik kaza raporunda kendisine 5/8 kusur verildiği Kurulumuzca dikkate alınarak anılan husus nedeniyle olayda müteveffanın müterafik kusuru olduğu kabul edilmiştir.

Davacılar vekili, manevi tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesini talep etmiş ise de; Kurulumuzca davacıların ölüm olayı nedeniyle ömür boyu duyacakları acı ve ızdıraplarını karşılamak üzere takdir edilen manevi tazminat miktarı paranın karar anındaki alım gücü esas alınarak tespit edildiğinden davacılar vekilinin talebinin reddi cihetine gidilmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan açıklamaların ışığı altında;

1) Bilirkişi raporu uyarınca ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alıranak davacı eş ................'ye 90.000.000. TL. (Doksanmilyon TL.) MADDÎ TAZMİNAT VERİLMESİNE, FAZLAYA AİT İSTEMİN REDDİNE,

2) Davacı eşe müterafik kusur dikkate alınarak 12.000.000. TL.(Onikimilyon TL.) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, FAZLAYA AİT İSTEMİN REDDİNE,

3) Bilirkişi raporu uyarınca ve ödenen nakdi tazminat dikkate alınarak davacı çocuklar ................ ve ................'nin MADDÎ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİNİN REDDİNE,

4) Hükmedilen maddi tazminat miktarlına TSK. Vazife Malûlü Aylığı bağlandığı 5 Ekim 1992 tarihinden ödeme tarihine kadar % 30 (Yüzdeotuz) YASAL FAİZ YÜRÜTÜLMESİNE,

5) Davacılar vekilinin manevi tazminata faiz YÜRÜTÜLMESİ İSTEMİNİN REDDİNE, (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

Kolay gelsin, saygı ile,