Mesajı Okuyun
Old 28-04-2007, 22:07   #6
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın Eroral eğer müvekkiliniz sözleşmeli personel ise kanımca 4857 sayılı kanun kapsamında olmayacaktır. Aşağıdaki kararda belirtildiği üzere yetkisi olmayan bir kişi tarafından müvekkilinizin sözleşmesinin feshedilmesi bu işlemi kanımca yoklukla sakatlar. Bir süreye bağlı olmaksızın yok hükmünde olan bir işlemin yoklukla sakatlandığı her zaman tespit edilebilir ve işlemin iptali talep edilebilir düşüncesindeyim. Saygılarımla...


D 10 Esas : 1995/000397 Karar: 1997/001911 Tarih: 20.05.1997[*]YOK HÜKMÜNDEKİ İDARİ İŞLEM [*]TESPİT DAVASI [*]BATIL İŞLEMLER
Yok hükmünde olan bir idari işlemin yoklukla malûl olduğunun tespiti istemiyle açılan dava, iptal davası formunda incelenmelidir.
(2577 s. İYUK. m. 2)
Temyiz Eden (Davacı) : ... Çelik ve Demir İzabe Sanayi A.Ş.
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf (Davalılar) :
1- Başbakanlık
2- Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
3- Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğü
4- TEK
Savunmaların Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
İstemin Özeti: ... Elektrik Dağıtım Müessesesi Ankara 1.İdare Mahkemesinin 27.10.1994 tarih ve E:1994/1433, K:1994/1289 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
D.Tetkik Hakimi : T.Tuncay Varlı
Düşüncesi: Davacının, idarenin açıkça hukuka aykırı olan, hukuk aleminde hiç varlık kazanmamış, yok hükmünde olan işleminin tespiti istemiyle açtığı davanın iptal davası niteliğinde görülerek bakılması gerektiği düşünülmektedir,
Danıştay Savcısı: Metin Yüksel
Düşüncesi Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasanın 17.maddesine göre yerinde görülmeyen duruşma istemi reddedilerek gereği düşünüldü:
Dava; 10.5.1992 tarih ve 92/3019 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre, tüketilen elektrik enerjisinden alınmakta olan %10 oranındaki toplu konut fonu oranının sıfıra indirilmesi nedeniyle Türkiye Elektrik Kurumunun toplu konut fonu tahakkuk ve tahsil etmesinin yasal dayanağı bulunmadığının, ortada mevcut kesin yokluk halinin idari yargı yoluyla tespitine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Ankara 1.İdare Mahkemesi 27.10.1994 tarih ve E:1994/1433, K.-1994/1289 sayılı kararıyla: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu''nun idari dava türlerinin sayıldığı 2.maddesinde tespit davasına yer verilmediği, bu nedenle iptal davasına konu olabilecek bir idari işleme bağlı olmayan davacının; 10.5.1992 tarih ve 92/3019 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre, tüketilen elektrik enerjisinden alınmakta olan %10 oranındaki toplu konut fonunun oranının sıfıra indirilmesi nedeniyle Türkiye Elektrik Kurumunun toplu konut fonu tahakkuk ve tahsil etmesinin yasal dayanağının bulunmadığının, ortada mevcut kesin yokluk halinin idari yargı yoluyla tespitine karar verilmesi isteminin incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle istemi reddetmiştir.
Davacı, hukuka aykırı olduğu savıyla anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdarenin görevlerini yerine getirirken tek yanlı olarak yaptığı irade açıklaması ile hukuksal sonuç yaratan, hukuk düzeninde değişiklik yapan idari işlemler yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden hukuka uygun olmak zorundadır. Bu öğelerden herhangi birinde hukuka aykırılığın bulunması idari işlemi sakatlar.
İdari işlemlerdeki sakatlık, idarenin hukuk dışı davranışlarından ya da işlemi tesis ederken iradesinde meydana gelen bozukluklardan doğabilir. Bazı sakatlıklar, idari işlemin geçerliğine olumsuz bir etkide bulunmaz iken, bazı sakatlıklar işlemin iptalini gerektirecek nitelikte olabilir.
Bazı idari işlemler vardır ki, idare hukukunda "yok hükmünde" olan idari işlemler denilen, sakatlıkları çok ağır olan ve hukuk dünyasında hiç doğmamış kabul edilen "batıl" işlemlerdir. Bu tür "batıl" işlemler, ilgililer hakkında hüküm ifade etmezler, hukuksal durumda değişiklik yaratmazlar, çünkü hiç var olmamış sayılırlar.
Bir idari işlem, açıkça yasaya aykırı veya idarenin hiç yapamayacağı işlemlerden ise, yok hükmünde bir idari işlemden söz ediliyor demektir. Yok hükmünde olan bir idari işlemin iptali için idari yargıda dava açmaya esasen gerek bulunmamaktadır. Fakat, idarenin işlemini yok hükmünde saymayıp yürütmeye devam etmesi, ilgiyi bu işlemin iptali için dava açmaya zorunlu bırakabilir. Bu gibi durumlarda, idari yargı yerinin, dava konusu işlemin yok hükmünde olduğunu saptayıp uyuşmazlığı çözmesi, idarenin her türlü eylem ve işleminin yargısal denetime bağlı tutulmasını gerektiren "Hukuk Devleti" ilkesine de uygun düşecektir.
Uygulamada tespit davaları, bir olayın veya bir hukuksal ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesi amacıyla açılan ve eda davasının öncüsü niteliğindedir.
Bakılan dava; soyut bir olayın yargı kararıyla belirlenmesi isteminden çok açıkça hukuka aykırı olan bir işlemin, mutlak butlanla batıl olması nedeniyle yok hükmünde olduğunun tespiti istenilmiş olması nedeniyle iptal davası formunda görülmesi gereken bir davadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüyle, Ankara 1.İdare Mahkemesinin 27.10.1994 tarih ve E:1994/1433. K-.1994/1289 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 20.5.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.