Mesajı Okuyun
Old 23-07-2020, 09:14   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.)Edinilmiş mallara katılma rejiminde eşlerin mülkiyet hakkına dokunulmamaktadır. Edinilmiş malların tasfiye anındaki değeri üzerinden borçlarda çıktıktan geri kalan miktar yarıya bölünerek ödenecek miktar tespit edilir. Tasfiye davası bir ayın davası olmayıp sadece aile konutları yönünden mülkiyet sınırlaması vardır. Alacağın ödenmesinde TMK 239/I md. sine göre borçlunun tercih hakkı vardır. Katılma alacağını isterse nakit isterse ayın olarak ödeyebilir. Bu hak sadece borçlu veya mirasçılarına tanınmıştır. Bir de alacaklı, borcun ödenmemesi halinde ilamı icraya koyarak haciz ve satış yolu ile evin satılmasını sağlayabilir. Bu yönden bu ayrıntı dışında evin maliki kadın veya mirasçıları razı olmadığı takdirde edinilmiş malda olsa tasfiye ile evin yarısının mülkiyetinin karşı tarafa sonrada miras yolu ile üvey çocuklara geçmesi söz konusu olamaz. Ben ilk cevabımda bu hususa değinmek istedim.

2.) Keyfiyeti yeniden gözden geçirdiğimizde, diyelim ki; eşlerden kadın kişisel malı olan evi satıp yine kendi adına bir ev aldı. Karşımızı şu ihtimaller çıkar ve doğacak parasal risk de aşağıdaki gibi olur.

a.)Satılan evin satış bedeli ile yeni alınan evin alış bedeli birbirine eşit veya yenisi daha düşük bedelli ise yada aradaki farkı teşkil eden katkı kadının kişisel malı ile ödenmiş ise yeni alınan ev yine kadının kişisel malı sayılır ve tasfiyeye girmez. (TMK.220/4)

b.)Katkı kişisel maldan değil, edinilmiş maldan sağlanmış ise,

aa.)Katkı yeni alınan evin alım bedelinin yarısından az ise ,yeni alınan ev yine kadının kişisel malı olur.Katkı miktarı TMK m. 230 m.göre denkleştirmede dikkate alınır.

bb.)Katkı yarısı kadar veya daha fazla ise o takdirde yeni alınan ev edinilmiş mal sayılır. satılan evin değeri denkleştirmede dikkate alınır .(TMK 230)

3.)Yukarıdaki şıkların hiçbirinde tapu maliki kadının malik olduğu evin tasfiye ile yarısının veya bir başka orandaki miktarının elinden alınması gibi bir risk mevcut değildir. Ama katkı payı oranına göre karşı taraf lehine bir miktar katılma payı alacağı çıkması da ihtimal dahilinde olup, "çıkacak miktarı ödemeye gücü yok o yüzden yeni evi de satmak veya borcunu ayın olarak ödemek zorunda kalır" denilirse o zaman sizin önerdiğiniz bağış konusu değerlendirilebilir.

Bu konuda kişisel görüş olarak söyleyebilirim. Kişinin tapuda adına kayıtlı taşınmaz malı üzerinde yasal kısıtlamalar dışında mülkiyet ve tasarruf hakkı bulunmaktadır. Tapu maliki kişisel de olsa edinilmiş de olsa tapuda adına kayıtlı taşınmazını dilediği gibi kullanabilir. Kanun sadece edinilmiş mallar hakkında 229’ncu madde ile sınırlama getirmiş eşin payını azaltma maksadıyla yapılan ve muvazaaya dayandığı ispat edilen temliklerde taşınmazın değerinin hesaba katılması öngörülmüştür. Fakat kişisel mallar için böyle bir kısıtlama mevcut değildir. Gerçi genel kurallara göre taşınmazın gerekli bir neden olmadan bağış yolu ile elden çıkarılmasının muvazaa olabileceği söylenebilir. Fakat buna karşı da kanun gerekli görseydi özel madde ile kişisel malların temlikini de kısıtlayabilirdi denilebilir. Sonuç olarak öncelikle 2.maddedeki durum değerlendirilmeli uygun olmaması halinde “evin kadının kendi çocuğuna bağış sureti ile temliki onun adına yeni bir ev alması “şıkkı üzerinde durulmalıdır. Diye düşünüyorum