Mesajı Okuyun
Old 18-12-2010, 20:11   #3
halit pamuk

 
Varsayılan

Aşağıdaki yargıtay kararında, ikinci davanın istirdat davası olması durumunda; istirdat davasına dönüşen menfi tespit davası yöünden dahi "derdestlik" şartlarının oluşmadığına karar vermiş:

T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi

Esas : 2004/1884
Karar : 2004/4443
Tarih : 01.01.2004





Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

K A R A R

Davacılar tarafından açılan "menfi tespit" davasında; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2001/1634 esas ve 2002/1477 karar sayılı hükmü ile istirdat davası açılmış olmakla, "davanın konusu kalmadığından hüküm oluşturulmasına yer olmadığına" karar verildiği ve bu karar kesinleşmeden davacılar tarafından 16.5.2002 tarihinde açılan "istirdat" davasına karşı da davalının yasal süresi içinde HUMK.nun 187/4,5 maddesi hükmü gereğince ilk itiraz olarak "derdestlik" itirazında bulunduğu gerekçesiyle derdestlik itirazının kabulü ile istirdat davasının reddine mahkemece karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, derdest davadan söz edilebilmesi için, her iki davanın tarafları, konusu ve sebeplerinin aynı olması gerekmektedir. Derdestlik itirazının yasaya konuluş nedeni, aynı davanın yeniden açılıp görülmesinde davacı veya davacıların hiçbir hukuksal yararlarının bulunmamasıdır. Ayrıca, tarafları, dava sebebi ve konusu aynı olan davalarda birbirine çelişik kararlar verilmesinin önlenmesi de amaçlanmıştır.

İİK.nun 72/6. maddesine göre, borçlu menfi tespit davasında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. Hukuksal durum bu olunca da, olumsuz tespit davasının geri alma (istirdat) davasına dönüşmesi için davacının bu yönde herhangi bir istemde bulunmasına gerek yoktur:Olumsuz tespit davası, kendiliğinden istirdat davasına dönüşür. 16.12.1942 gün, 1942/9 Esas ve 1942/28 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hakkındaki icra takibi kesinleşen borçlu, borcunu tamamen ödedikten sonra paranın geri alınması için mahkemeye dava açabilir. İstirdat davasının takip hukuku bakımından iki koşulu vardır: Birincisi, paranın icra tehdidi altında ödenmesi; ikincisi ise, takibin kesinleşmiş bulunması (H.G.K. 13.3.1996 gün, 96/12-3 Esas ve 96/148 Karar sayılı ilamı.) Hakkındaki icra takibi kesinleşmiş ve takip konusu borç da takip dosyasına tamamen ödenmiş ise, borçlu

İİK.nun 72/7. maddesi gereğince, ödediği tarihten itibaren hak düşürücü nitelikteki bir sene içerisinde, genel hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. Somut olayda da, olumsuz tespit davasının yargılaması sırasında ve 10.4.2002 tarihinde davacılarca, davalı tarafından takip yürütülen İstanbul 9. İcra Müdürlüğü'nün 2001/21336 takip sayılı dosyasına (9.470.000.000) TL. tutarındaki takip konusu alacağın tamamı ödenmiştir. O halde, menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşen borçlu davacının ya istirdat davasını, aynı dava dosyası üzerinden yürütmesi ya da İİK.nun 72/7. maddesine göre genel hükümler dairesinde ayrıca dava açması gerekmektedir.

Nitekim yargısal uygulamalarda da, İİK.nun 72/7. maddesine dayalı olarak açılan istirdat davasının ayrı bir dava şeklinde bakılmasının olanaklı olduğu kabul edilmektedir. (Örneğin; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.2.1977 tarih, 1977/380 Esas ve 1977/609 Karar; 9.2.1978 gün, 1978/59 Esas ve 1978/430 Karar sayılı ilamlarıyla, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 10.12.1980 tarih, 1980/5397 Esas ve 1980/6678 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.)

Davacının, az yukarıda da açıklandığı üzere, İİK.nun 72/7. maddesine dayalı olarak bu istirdat davasını açmış ve dava sebebiyle menfi tespit davasının konusuz kaldığını bildirmiş olması üzerine, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince olumsuz tespit davasının konusuz kalması sebebiyle uyuşmazlığın esası hakkında hüküm oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Saptanan durum bu olunca da, İstanbul 3. Asliye ticaret Mahkemesinin 2001/1634 esas sayısında kayıtlı "olumsuz tespit" davası, bu istirdat davası yönünden "derdest" dava sayılamaz. O halde, mahkemece derdestlik itirazı sebebiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de, derdestlik ilk itirazının kabulü halinde HUMK.nun 194 maddesi hükmü gereğince "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi de yanlış olmakla, bozma nedeni sayılmıştır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle davacıların temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 21.9.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.