Mesajı Okuyun
Old 27-03-2002, 13:11   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sn. Hukuk Doktoru,

Aşağıya naklen aldığım düşüncelerinizden (1) nolu olan için düzeltme yapmak istiyorum. Şöyle ki: Ben tüm Bilimadamlarına mesleki anlamda sınırsız saygı duyan bir avukatım. Bunu öncelikle belirtmek isterim. Yazımdaki ifadem ''Mütalaa yazarı Bilimadamı para karşılığı, isteğe göre görüş oluşturur..'' şeklinde anlaşılmamalıdır . Bu yönde bir değerlendirme en çok beni üzecektir. Yazıdaki kastım açıktır.

2- nolu sorunuzun ilk bölümüne cevabım ''Evet'' olacaktır. Hakemlik, HUMK' da açıkça düzenlenmiş olup, tek taraflı hakeme gitme imkanı bulunmamaktadır. Her iki taraf anlaşarak, yada her iki taraf hakem anlaşmasına bağlı olarak, kendi hakemini seçip diğer yana bildiririr, diğer yanda kendi hakemini seçer, bu iki hakem de oturur üçüncü bir hakeme seçerler, üçüncü hakemde anlaşmazlık halinde, mahkeme tayin eder.. Bu anlamda da tek tarafın tayin ettiği hakem usulü sözkonusu değildir. Yada hakem anlaşmasında taraflar bir kişide mutabık kalmışlardır, o kişi yada kuruluş hakemlik yapar. Bu noktada da temelde bir anlaşma vardır.

Taraflardan birisnin hazırlattığı özel mütala' ya diğerinin ''kendi lehine olmadıkça'' kısmen dahi olsa rıza göstereceğine ihtimal veremiyorum. Hayatın olağan akışına ters bir yaklaşım olur, bu durum.

Karşı tarafın itiraz etmemesi, yahut ses çıkarmamasının ''kabul'' anlamına gelmeyeceği açıktır. Dava dilekçesine cevap vermemeyi ''İnkar'' sayan HUMK, burada da kullanılabilir...

Ayrıca, şu hususu da açıkça belirtmeliyim ki, Bilimadamlarından alınan Hukuki Mütalaalar, Bilirkişi olarak tayin edilen ''Bilimadamı olmayan'' hukukçuların raporları ile kıyaslanmayacak ölçüde sağlıklı ve doğrudur. Benim itirazım, mahkemeye dahil olma şeklinedir. Elbette, Bilirkişi olarak Hakimin Hukukçu Öğretim görevlisi bilirkişi tayin etmesi her açıdan daha doğrudur..

Selam ve saygılarımla..

[alıntı]Alıntı yapılan mesajın sahibi: HUKUKDOKTORU
[k]1. Açıklamalarınızda, hukuki mütalaanın ücret karşılığı alınmış bir görüş olduğu hususuna özellikle vurgu yaptığınızı ve buna olumsuz bir anlam yüklemeye çalıştığınızı hissediyorum. Bir görüşün sadece ücret karşılığı açıklanmış olmasının, etik bakımdan "yanlı" veya "yanlış" hatta "kötü" sayılması için yeterli görülmesi halinde, tüm bilirkişi raporları hatta tüm avukatlık hizmetlerine kötü gözle bakmamız gerekmez mi?
2. Tarafların aralarındaki uyuşmazlığı çözümlemek üzere bir öğretim üyesi hakeme başvurmaları ve aralarındaki uyumazlığı kısmen veya tamamen ona çözdürmelerinin mümkün olabileceğini kabul eden bir yargı düzeninde (HUMK.m.516 vd.) hukuki mütalaanın kabul edilmemesi sadece bir tarafın isteği ile hazırlanmış olması mıdır? O halde, taraflardan birinin sunduğu bir mütalaayı diğer tarafın kısmen kabul etmesi veya en azından varlığına itiraz etmemesi durumunda ne yapılacaktır? Özellikle taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu özel hukuk uyuşmazlıklarında taraflarca itiraza uğramayan bir mütalaaya, hakim hangi gerekçeyle karşı çıkabilir?
3. Mütalaayı, MK.m.1/III anlamında "bilimsel bir görüş" (ilmi içtihat) saymak, mahkeme için neden bir baskı veya zorlama olsun. Hukuki mütalaa, tartışmasız ve mutlak doğruları temsil etmediğine, yargılama süreci içinde kıyasıya eleştirilebileceğine ve aynı güçte bir başka mütalaa ile çürütülebileceğine ve hiç bir şekilde hakimi bağlamayacağına göre, hakimin ve tarafların yararlanabileceği bir bilimsel görüş olarak dosyada kalmasında ne sakınca olabilir? Sonra, MK.m.1/III'deki bilimsel görüşlerin genel ve basılı eserlerle sınırlı tutulması, özel ve somut bir uyuşmazlığa ilişkin görüşlerin bu anlamda "bilimsel görüş" sayılmaması nasıl savunulabilir? Literatürde "örnek olay incelemeleri" adı verilen bilimsel çalışmalar, özel ve somut olaylara ilişkin değil midir?

Eleştirilerinizin, benim gibi pek çok kişinin yararlanmasına katkıda bulunduğunu unutmayınız. [alıntı][k]
Selamlar...