Mesajı Okuyun
Old 07-03-2006, 00:16   #1
Ramazan NARİN

 
Mutsuz Zaman AŞimi.....

2001 YILINDA; Sözleşmeye dayanan alacaklarımız hakkında Asl.Huk.Mahk.nezdinde alacak davaları açtık. Davaları açarken tam alacak miktarımız belli olmadığından ve dava harcının yüksekliğinden dolayı davaları 2.500.00 YTL miktarlı, fazlası üzerinde haklarımızı saklı tutarak KISMİ açtık.

Yargıtay H.G.K.'nun, 05.03.2003 tarihli, 2003/9-76 E., 2003/126 K. Sayılı kararında;
"KISMİ DAVADA FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMUŞ OLMASI, SAKLI TUTULAN KESİM İÇİN ZAMAN AŞIMINI KESMEZ.
ZAMAN AŞIMI, ALACAĞIN YALNIZ KISMİ DAVA KONUSU YAPILAN MİKTARI İÇİN KESİLİR.BUNUN GİBİ,KISMİ DAVA İLE ALACAĞIN YALNIZ KISMİ DAVA KONUSU YAPILAN KESİMİ İÇİN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE KORUNMUŞ OLUN.KISMİ DAVA DIŞI KALAN(SAKLI TUTULAN) ALACAK KESİMİ HAKKINDA,HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE KORUNMUŞ OLMAZ."

Benimsenmiş bir ilke olarak yazılmıştır.

Buna göre öncelikle,sözleşmeye dayanan alacaklar için hak düşürücü süre ve zaman aşımı 5 yıl mı? yoksa 10 yıl mıdır?

5 yılın dolmasına 3 ay kaldığına göre; alacaklının bir ISLAH yapması gerekli midir? ISLAH yapılırsa dosyalar halen 4.bilirkişi heyetlerinde olduğundan dava değeri neye göre tespit edilecektir? Dava değeri rakamı neye göre tespit edilecektir?

5 yıl olması halinde, alacaklının ne yapması gerekmektedir?

Devlet, zaman aşımı süresi ile bir alacağı yok edebilir mi?

Böylesi bir durumun hasıl olması halinde; davayı uzatan nedenlerden dolayı alacaklı hak kaybından dolayı bir tazminat davası açabilir mi? Açabilirse kimlere karşı açabilir?

Böylesi bir hak kaybında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bir hak arama söz konusu olabilir mi? Olursa sonucu umut verici midir?

Zamanında tecelli etmeyen adaletin,adalet olmadığı sözünü doğrulayan zaman aşımı konusunda, yasalarımızın bir düzenlemeye acil ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Ancak yasa koyucuların bu eksikliği gördüklerine inanmıyorum....Ramazan NARİN/BANDIRMA