Mesajı Okuyun
Old 12-03-2011, 11:45   #7
Arif Aydın

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/9239
Karar: 2010/504
Karar Tarihi: 19.01.2010

ALACAK DAVASI - İNTERNET BANKACILIĞINDA BANKANIN VE MÜŞTERİLERİN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYACAK EK GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİN KULLANILMASI - ZARARDAN DOLAYI DAVALI BANKANIN SORUMLULUĞU ORTADAN KALKMAYACAĞI - TÜM KUSURUN DAVALI BANKADA OLDUĞUNUN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET:Somut olayda internet bankacılığında bankanın ve müşterilerin güvenliğini sağlayacak ek güvenlik önlemlerinin kullanılmasının zorunlu kılınmaması ve davacının inisiyatifine bırakılması nedeniyle meydana gelen zarardan dolayı davalı bankanın sorumluluğu ortadan kalkmaz. Ayrıca, davacıya ek güvenlik enstrümanlarını kullanmadan işlem yapma yetkisinin davalı banka tarafından verilmiş olması karşısında, bunları kullanmadan işlem yapan davacının meydana gelen zararda müterafik kusuru olduğunun kabulü de mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemece tüm kusurun davalı bankada olduğunun kabulü gerekir.

(4389 S. K. m. 10) (5411 S. K. m. 61) (818 S. K. m. 306, 307, 372)

Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 11. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21.02.2008 tarih ve 2006/746-2008/81 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi İhsan Akgül tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankada bulunan hesabından internet şifresinin girilerek tanımadığı kişilerin değişik bankalardaki hesaplarına havale yapılmak suretiyle toplam 32.400 YTL aktarıldığını, havalelerden bir kısmının iade edildiğini, davalı bankanın gerekli güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, 22.740 YTL'nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının kişisel bilgilerini koruyamaması nedeniyle oluşan zarardan müvekkilinin sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının ek güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle oluşan zarardan %10 oranında, davalı bankanın ise davacı hesaplarından usulsüz havalelerin yapılmasına engel olamaması nedeniyle %90 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 20.466 YTL'nın temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, banka nezdinde açılmış olan hesapta bulunan paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 Sayılı Yasa ile değişik 4389 Sayılı Bankalar Kanunu 10/4 ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 61. maddesi). Bu tanımlamaya göre, mevduat ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. BK. 306 ve 307. maddeler uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Yasa'nın 372/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef'i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafık kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir.

Somut olayda mahkeme, benimsediği bilirkişi raporu ile davacının ek güvenlik önlemi olarak zaman ve limit kısıtlaması yapmaması nedeniyle oluşan zararda %10 müterafik kusurunun olduğu kabul edilmiştir. Oysa davacılara ait para, davalı bankaya karşı gerçekleştirilen sahtecilik işlemi ile hesaptan çekilerek başka hesaplara EFT yapılmış olup, bu durum davalı bankayı aldığı mevduatı iade etme yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, ispat yükü kendisinde olan davalı banka davacılara vermiş olduğu şifre ve parolanın davacıların kusuru ile ele geçirildiğini de kanıtlayamamıştır. Kaldı ki, internet bankacılığında bankanın ve müşterilerin güvenliğini sağlayacak ek güvenlik önlemlerinin kullanılmasının zorunlu kılınmaması ve davacının inisiyatifine bırakılması nedeniyle meydana gelen zarardan dolayı davalı bankanın sorumluluğu ortadan kalkmaz. Ayrıca, davacıya ek güvenlik enstrümanlarını kullanmadan işlem yapma yetkisinin davalı banka tarafından verilmiş olması karşısında, bunları kullanmadan işlem yapan davacının meydana gelen zararda müterafik kusuru olduğunun kabulü de mümkün değildir.

Bu itibarla, mahkemece tüm kusurun davalı bankada olduğunun kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile tarafların birlikte kusurlu olduğunun kabul edilmeleri doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın, davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 939,38 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19.01.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.