Mesajı Okuyun
Old 18-12-2006, 00:49   #1
mutlakadalet

 
Varsayılan Shakespeare’in “Venedik Taciri” isimli eseri bağlamında kanunların yorumlanması sorun

“Venedik Taciri” adlı eserin kahramanlarından Belmont’lu genç bir hanım olan Portia’nın taliplilerinden Bassanio, Belmont’a gitmek için gerekli parayı arkadaşı ve can dostu olan tüccar Antonio’dan (Venedik Taciri) alır. Antonio, gemileri denizde olduğundan nakit para bulmadığı için Bassanio’ya vereceği parayı Yahudi tefeci Shylock’tan borç alır. Karşılığında da -eğer aldığı borcu gününde ödemez ise- bedeninin herhangi bir yerinden kesilmek üzere yarım kilo et ödemeyi taahhüt eder. (Venedik Yasaları’na aykırı olmadıkça her konuda sözleşme yapılabilmektedir.)


Yukarıdaki paragrafla ilgili olarak; sözleşme yapma özgürlüğü ve sınırları, temel haklar ve adalet bakımından konuyu irdeleyebiliriz; fakat benim asıl sormak istediğim soru olayın devamı ile ilgilidir.


Antonio, ilerleyen zamanlarda gemilerinin denizde kaybolması dolayısıyla borcunu ödeyemeyecek duruma düşer. Shylock, “yarım kilo et alacağını” ister; buna binaen de hukuk uygulayıcılarına, talebini şu şekilde dile getirir: “Sözleşmenin gereği neyse onu alacağım. Aksi takdirde Anayasa’nıza ve şehrinizin, her yurttaşa tanıdığı özgürlüğe gölge düşer. Bana ait olan o et ve ben de onu istiyorum. Eğer vermezseniz, yazıklar olsun yasalarınıza! Venedik’te adaletin gücü yokmuş demek.” Bu durum karşısında çaresiz kalan yasa uygulayıcılarının imdadına zeki bir bayan olan Portia -avukat olmadığı halde kendini avukat olarak tanıtarak- yetişir. Shylock’un bu isteklerine karşılık: Sözleşmede yalnızca yarım kilo et yazdığı, bu bakımdan da hakkını alırken bir damla kan akıtmaması gerektiğini hatta yarım kilo eti, gramın 1/20’si kadar dahi şaşmadan alması gerektiğini belirtir.”

Yukarıdaki olayla ilgili olarak sormak istediğim iki husus var. Birincisi, Shylock, yapmış olduğu sözleşme ile her ne kadar parasını teminat altına almaya çalışan bir kişi gibi görünse de gerçek amacının karşı taraftaki kişiyi öldürmek olduğu düşünülebilir. Şu halde; her ne kadar da Venedik Yasaları’na göre her konuda sözleşme yapma serbestisi olsa da, bu sözleşmenin özüne bakarak, sözleşmedeki esas amacın parayı teminat altına almak değil, yaşam hakkına müdahale isteği olduğu yorumunu yapabilir miyiz? Sormak istediğim ikinci husus ise, Portia’nın yapmış olduğu savunmaya ilişkin: “Savunmaya baktığımızda; Portia’nın kanunun lafzına sıkı sıkıya bağlı kaldığını görüyoruz. Oysaki işin özüne baktığımızda kan akıtmadan etin kesilmesi mümkün olmayacağı gibi tam olarak yarım kilo et alınması da mümkün değildir.” Bu bakımdan Portia’nın yapmış olduğu savunma yerinde midir, yoksa kanunlar yorumlanırken kanunun lafzına bu kadar bağlı kalmamak mı gereklidir? (Her ne kadar soruları sınırlı tutsam da gözden kaçırdığım, dikkat etmediğim hususları da tartışabiliriz)

Sizce kanunların yorumlanmasında hangi yorum metodunu esas almamız o kanunun daha sağlıklı uygulanmasını sağlar?

Not: Haftalar önce Hukuk Felsefesi Dersinde tartıştığımız bir sorudur.