Mesajı Okuyun
Old 23-01-2007, 00:05   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.Müdahalenin önlenmesi davalarında uzman bilirkişi raporlarının hangi nitelikleri taşıması gerektiği 1.HD.sinin istikrarlı kararlarında açıklanmıştır. Bunlardan bir tanesini örnek olarak aşağıya alıyorum. Uzman bilirkişi, konan nirengi noktalarından bunlar yoksa, hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yapmalı ve raporunda hangi nirengi noktasını veya sabit noktaları esas aldığını , ölçümü hangi aletle ne şekilde yaptığını belirtmeli ve ölçülü krokide sonuçları göstermelidir. Bu özellikleri taşımayan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı Yargıtay kararlarında vurgulanmaktadır.


2. Yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması olanağı yargılama sırasında kaçırıldığına göre; şimdi bir fen elamanından özel bir rapor alınabilir. Hernekadar yargılama bittikten sonra sunulan delillerle sonuca gidilemez ise de, raporlar arasında çelişki oluştuğu takdirde, bu husus HUMK. 284 maddesinin uygulanması yönünden bozma nedenine dayanak oluşturabi
lir. 284 madde hakikatın tezahürü için yeni bilirkişi incelemeleri yaptırılabileceği hakkındadır. Raporlar arasındaki çelişki gerçeğin tam olarak ortaya çıkmadığını ifade eder. Bu maddeye dayalı olarak yeni bilirkişi incelemesi yaptırılmasının temini için bozma talep edilebilir.


3. Davada köy yoluna müdahale ile geçit hakkının karıştırıldığı izlenimi doğmaktadır. Ortada tapuya tescil edilmiş, bedeli ödenmiş bir geçit hakkı bulunmadığına göre, verilen kararın kapsamı (A) nın tapusu dışında kalan kısımla ilgilidir. Davacı (B) , (A) nın tapusu kapsamı içinde kalan kısımdan geçmeye devam ettiğinde (A) nin (B) aleyhine tapulu yerle ilgili müdahalenin önlenmesi davası açma hakkı doğar. Karar tapulu kısımları da kapsıyorsa tabii ki , bu da bozma nedeni olabilir. Ayrıca müdahalenin ö
nlenmesi kararı, davalı (A) nın dava konusu yerden geçmesini engellememelidir. Bu karar bir geçit hakkı kararı değildir. O yer salt (B) nin geçişine tahsis edilmiş olamaz. Olsa olsa , burası bir köy yolu niteliğinde ise herkes gibi (B) nin de yararlanma hakkı olduğu gibi (A) nın da yararlanma hakkı vardır. Bu yönden kararın hüküm fıkrası da temyiz nedenleri yönünden önem gösterir. Diye düşünüyorum.

Saygılarımla.

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 1995/15539

K. 1995/16588

T. 13.12.1995

• ÇAPLI TAŞINMAZA ELATMANIN ÖNLENMESİ ( Mahallinde Keşif Yapılması )

• KEŞİF YAPILMASI ( Uzman Bilirkişinin Bulunması )

• BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Çaplı Taşınmaza El Atmanın Önlenmesi Davasında Mahallinde Keşif Yapılması )

1086/m.363, 366

ÖZET : Çaplı yere elatmanın önlenmesi davalarının çözümlenebilmesi için; mahallinde yapılacak keşif sırasında, kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerce, kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada,hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak, takometrik aletlerle kadastrol yöntemlere uygun biçimde ölçüm yapılarak, celbedilen çapın mahalline uygulanması, bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infaza elverişli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınması gerekir.
DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan müdahalenin men'i, kal' dâvasının yapılan yargılamasında, mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi davalarında; öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak, hazır bulundurulan kadastro fenmemuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlâr yoksa, hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkça gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Dosyaya ibraz edilen ve hükme esas alınan uzman bilirkişi raporlarında, hangi nirengi yada sabit noktalardan yararlanılarak uygulama ve ölçüm yapıldığı, izah edilmiş değildir.
Hal böyle olunca; konunun uzmanları arasından seçilecek bilirkişi kurulu aracılığı ile yukarıda değinilen ilkelere cevap verecek ve hükme yeterli olacak bir uygulamanın yapılması, tecavüzün varlığı veya yokluğu yönünden kesin biçimde saptanması ve varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün belirtilen nedenlerden ötürü, HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine,13.12.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (KAZANCI)