Mesajı Okuyun
Old 29-09-2006, 08:17   #3
Arif Aydın

 
Varsayılan yargıtay kararı


**************
EMTİA TAŞIMA SÖZLEŞMESİ -EMTİANIN HASARLI TESLİMİNİN İSPATLANMASI- UZMAN BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ SONUCU YARI YARIYA KUSUR ORANININ BİÇİLMESİ
KAYIT NO : 87949
**************
Esas Yılı : 2003
Esas No : 12665
Karar Yılı : 2004
Karar No : 9129
Karar Tarihi : 30.09.2004
Daire No : 11
Daire : HD
**************
ÖZET :Söz konusu olayda;mahkeme karar gerekçesinde son bilirkişi kurulundan alınan ek raporu bilimsel, tarafsız ve hükme esasa alınabilir nitelikte görmesine rağmen, rapor içeriğine aykırı olarak hüküm kurmuştur. Anılan raporda bilirkişiler taraflara %50 kusur yükleyerek davalı-karşı davacının alacaklı olduğunu belirtmelerine rağmen mahkeme davacıyı alacaklı bulmuştur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, , ek rapor yada yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınıp sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
**************
(6762 S. K. m. 781, 785) (1086 S. K. m. 275, 284, 286)
Dava: Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 5.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 18.6.2003 tarih ve 1999/162-2003/741 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı karşı davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 28.9.2004 günde davacı avukatı Yasemin T ile davalı avukatı C gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, müvekkiline ait donmuş gıda yükünün davalı tarafından taşındığını, ancak varma yerinde hasarlı olarak teslim edildiğini, hasarlı emtia tutarının 79.993.10 DM olduğunu ileri sürerek, davalının navlun alacağı tutarı olan 56.000 DM'nin takas edilerek bakiye 18.993.10 DM'nin fiili ödeme günündeki kur karşılığının 28.11.1998 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, söz konusu zararın hatalı istiften kaynaklandığını ve CMR Konvansiyonu'nun 17/4. maddesi gereğince taşıyanın zarardan sorumlu olmadığını, kaldı ki ziyanın gecikmeden kaynaklanması durumunda taşıyıcının sorumluluğunun navlun miktarı kadar olduğunu, hasar ve zarar miktarının da ekspertiz raporları ile doğrulanmadığını savunarak, davanın reddini, karşı davasında ise, taşıma bedeli ve emtianın soğuk hava deposuna boşaltma ücreti tutarı 63.620.99 DM'nin davacı-karşı davalıdan tahsili istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve son alınan bilirkişi raporu göz önünde tutularak, davalının yükü tam ve sağlam olarak teslim aldığı, istif hatasına yönelik çekince koymadığı, emtialardan bozulma nedeniyle alıcı tarafından kabul edilmediği, her ne kadar malların alıcı tarafından kabul edilmemesi nedeniyle taşıyanın navlun bedeli istemesi mümkün değil ise de, davacının hasar bedelinden navlun bedelini takas ederek talepte bulunduğu ve bu şekilde navlun borcunu kabul ettiği, navlun bedeli düşüldükten sonra davacının bakiye zararının 18.987.3 DM olduğu gerekçesiyle, asıl davanın bu miktar üzerinden kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Taraflar arasındaki karşılıklı tazminat davası sonucunda mahkemece gerekçeli kararda bilirkişilerce düzenlenen 3.12.2001 tarihli ek raporun bilimsel ve tarafsız olması nedeniyle itibar edilip hükme esas alındığı belirtilmiştir.
Kararda zikredilen raporda bilirkişi kurulu ek raporunda davacının taşıma sonrasında oluşan zararının davalı-karışı davacının talep ettiği navlun ve tahliye masraflarından az olduğu belirtilmiş, ilk raporlarındaki tarafların %50 kusurları gözetilerek tazminatın hesaplanması gerektiği yolundaki görüşlerinde değişiklik olmadığı, ancak davacı yanın itirazları mahkemece kabul gördüğü takdirde davacının 18.987.3 DM alacaklı olacağını belirtmişlerdir. Diğer bir anlatım ile bilirkişiler aslında kendilerince davalının alacak miktarı göz önünde tutulduğunda davacının alacaklı değil, borçlu olduğunu bildirmişler, ancak bu görüşleri mahkemece kabul edilmediği takdirde ve davacının itirazlarına itibar edilmesi durumunda davacının alacaklı olarak kabul edilebileceğini belirtmişlerdir.
HUMK.nun 275. maddesine göre, mahkeme, çözümü teknik ve özel bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünü alabilir. Ancak 286. madde gereğince hakim, bilirkişinin oy ve görüşleri ile bağlı değildir. Yeterli bulmadığı hususlarda ek rapor alabileceği gibi yeni bir bilirkişi kurulu oluşturarak rapor isteyebilir.
Somut olaya dönüldüğünde, mahkeme karar gerekçesinde son bilirkişi kurulundan alınan ek raporu bilimsel, tarafsız ve hükme esasa alınabilir nitelikte görmesine rağmen, rapor içeriğine aykırı olarak hüküm kurmuştur. Zira, anılan raporda bilirkişiler taraflara %50 kusur yükleyerek davalı-karşı davacının alacaklı olduğunu belirtmelerine rağmen mahkeme davacıyı alacaklı bulmuştur.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; HUMK.nun 284. maddesine göre, ek rapor yada yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınıp sonucuna göre karar vermekten ibaret olup, yazılı şekilde usul hükümlerine aykırı olarak karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davalı-karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30.9.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.(¤¤)
**************