Mesajı Okuyun
Old 14-11-2011, 15:15   #251
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Sayın meslektaşlarım,
Adliye binasına girişlerde yaşanılan "güvenlik - arama sorunu" bağlamında:

1.İşimiz sorun çözmek!

Avukat hukuka ve yasaya aykırılıkları; fiili durum yaratarak değil! Yine yasal yollardan, “mesleğin onuruna ve kurallarına uygun olarak” çözmeye çalışır.

2.Yasa maddesi:

2.1.Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz (AvK.m.58).

2.2.Maddede değişiklik yapan ve 4667 sayıyla yasalaşan tasarının 21. Maddesinde bu hüküm yoktu!

2.3.Meclis tutanaklarında avukatın üzerinin neden aranamaması gerektiğine ilişkin bir gerekçe de göremedim.

2.4.Kavram: “Üzerini aramak”!

3.İddia ve savunma dokunulmazlığı:
5237 s. TCK. MADDE 128 - (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

4.Yüksek mahkeme:Savunma Dokunulmazlığı
4.1.Yargıtay:
CGK.E. 2007/4-105,K. 2007/174,T. 17.7.2007:
“Savunma dokunulmazlığından söz edilebilmesi için eylemin iddia veya savunma niteliğindeki evrak ile ilgili olarak yapılması gerekir (Şekil koşulu). Eylem, yargı organlarına verilen dilekçelerde veya bu organlar huzurunda yapılmış olmalıdır (Yer koşulu). Hak kullanılırken sınırın aşılmaması gerekir (Ölçülülük koşulu).

…ölçülülük koşulunda önemli olanın, eylemin yargılama konusu ile ilgili olması hususu olduğu, yani eylemin, iddia veya savunmaya katkıda bulunmasının gerektiği,
Bu katkı ile ilgili olarak; eylemle savunma veya iddia arasında mantıksal bir bağlantının arandığı, iddia ve savunma ile ilgili olmayan veya iddia ve savunma açısından zorunlu bulunmadığı halde sarf edilen hakaret ve sövme içerikli yazı veya sözlerin savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilemeyeceği,”

4.2. İDDGK.E.2002/1026,K.2003/924, Tarih:18.12.2003
“…aranma amacının, nitelik ve kapsamı yukarıda açıklandığı üzere savunma hakkının kullanımıyla ve 4667 sayılı Kanun ile öngörülen esaslarla ilgisinin bulunmadığı, bu durumda kamu yararı ve güvenliği ile hizmet gereği olarak…"

5.Hassasiyet – alınganlık:
Mesleğimiz konusundaki hassasiyetimiz ile alınganlığımız arasındaki çizgi irdelenmelidir.

6.Soru:
6.1.Konu bağlamında yapılan uygulamanın dayanağı?
6.2.Dayanılan düzenlemenin hukuksallığı?
6.3.Düzenleme aleyhinde örneğin İst.Barosu’nun girişimde bulunup bulunmadığı?

7.Sonuç: Yasama dokunulmazlığının, “kürsü dokunulmazlığı” ile sınırlandırılmasını savunduğum gibi, avukatın dokunulmazlığının da “ İddia ve savunma dokunulmazlığı” ilkesi ile sınırlı olduğu görüşündeyim.

Hepinize sevgiler.

Sayın Metin,
Bu mesajınızla asıl görüşünüze vakıf olduğumu ifade etmeliyim.
Zira önceki mesajınızda;

Alıntı:
3.Yasaya öncelikle ve özellikle avukat uyar
3.1.Yasaya aykırılık varsa,avukat yine yasal yolu izler.
3.2.Her bir avukatın her gün güvenlik görevlileriyle tartışması; sonuç almaya uygun bir yöntem değildir!

Öneri: Baromuz bu konuda girişimde bulunmalı. Bulunmuşsa,sonucu beklenmeli.

Görüşünü savunmuştunuz. Şimdi anlıyorum ki siz, böyle bir hak arayışına dahi gerek ve mahal yoktur. Zira, avukata tanınan böyle bir hak yoktur diyorsunuz. 1136 sayılı yasa m.58 hükmünün bu şekilde yorumlanamayacağını, avukatların çalışma ve faaliyet alanlarının duruşma salonunda kendilerine ayrılan yerden ibaret olduğunu düşünüyorsunuz...

Alıntı:
avukatın dokunulmazlığının da “ İddia ve savunma dokunulmazlığı” ilkesi ile sınırlı olduğu görüşündeyim.

Bu, savunma-savunman dokunulmazlığının sadece bir vechesidir.

Teşekkürler...