Mesajı Okuyun
Old 27-06-2007, 00:17   #2
mehmet sirn

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan atagin2
İlanen tebliğ kararının sonraki celksesinde ise banka vekili A' nın bankadaki adresine T.K.' nun35. maddesine göre tebligat yapılmasını talep etmiş. Mahkeme de ilanen tebliğden vazgeçmemiş ama 35' e göre tebligat yaparak taraf teşkili sağlamış.
Olayda yargılamanın iadesi yoluna başvurulabilir mi?

Bankadaki adresine derken neyi kastettiğinizi anlayamadım. Eğer bankaya bildirilen adresten söz ediyorsanız; bu adrese T.K'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabileceğini düşünüyorum.

çünkü;

Alıntı:
T.K Madde:35:.................
Ek fıkra: 06/06/1985 - 3220/12 md.)
Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.


Davacı banka ile müvekkiliniz arasında imzalanan bir sözleşme varsa (ki olması gerekir) ya da banka müvekkilizden ikametgahının yazılı olduğu herhangi bir belge istemişse buradaki adrese 35. maddeye göre tebligat yapılabilir.

Eğer tebligatın usulsüz olduğunu düşünüyorsanız, 445. maddede belirtilen hangi sebepten dolayı yargılamanın iadesini talep edeceğinizi bilemiyorum. Çünkü görünürde sizin olayınıza birebir uyan bir sebep yok. Ancak
"Hükme temel olan ilamın kesin bir hükümle ortadan kalmış olmas" olabilir gibi gözükse de öncelikle tebligatın usulsüz olduğunu mahkeme kararı ile ispatlamanız gerekir. Fakat sulsüz yapılan tebligatın bu fıkraya uyduğundan şüpheliyim.



Alıntı:
Medeni yargılama usulü kanununda belirtilen 10 yargılama sebebi şunlardır:

1- Yargılama sırasında elde edilemeyen bir senet veya belgenin hükümden sonra ele geçirilmiş olması,
2- Hükme temel olan senedin sahte olduğunun sonradan anlaşılması,
3- Hükme temel olan ilamın kesin bir hükümle ortadan kalmış olması,
4- Tanıklığı hükme temel olan tanığın hükümden sonra yalan tanıklık etmeden mahkum olması,
5- Bilirkişinin kasıtlı olarak gerçeğe aykırı açıklamada bulunduğunun hükmen belirlenmesi,
6- Lehine hüküm verilen tarafın yalan yere yemin ettiğinin, kendi ikrarı veya yazılı bir delille belirlenmesi,
7- Lehine hüküm verilen tarafın başka bir hile kullanmış olması,
8- Vekil veya mümessil olmayan kimseler huzuru ile davanın görülüp hükme bağlanmış olması,
9- Davaya bakmaktan çekinmek zorunda olan bir hakim tarafından yargılama yapılmış ve hüküm verilmiş olması,
10- Tarafları, dava sebebi ve konusu aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı iki hükmün bulunması,
11- Taraflarca, alacaklıları veya davayı kaybedenin yerine geçenleri zarara sokacak bir hile yapılmış olması,



Alıntı:
Özet: Yorum yoluyla yasada sayılanlar dışında yargılamanın ladesi nedenleri yaratılamaz. Bu bağlamda Yargıtay inançları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Karan ile maki tefrik komisyonları ve bu komisyonların çalışmalarının hukuken geçerli olduğunun kabul edilmesi, yargılamanın ladesi nedeni sayılamaz. (1086s.HUMK.m.445)
Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasının yapılan duruşması sonunda, talebin reddi yolunda kurulan hüküm Yargıtayca incelenmesi talep sahibi Durmuş, Ali tarafından îstenilmekle, suresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili 8.5.1998 havale tarihli dilekçesiyle. V... Kasabası eski 1006, yeni 1598 parsel sayılı taşınmazın genel arazi kadastrosunda Hazine adına tespit edildiği, taşınmazın Eylül 1309 yoklama tarih 287 sıra numaralı tapu kaydıyla kendilerine ait olduğu, adlarına tescil iddiasıyla dava açtıkları, tapulama mahkemesinin, orman tahdit haritasının uygulanmasına dayalı araştırma ve keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuyla, çekişmeli taşınmazın orman sınırları içinde olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davalarının reddine, taşınmazın tutanağının iptaline ilişkin 9.4.1982 gün ve 1980/7,73-31 sayılı kararının Yargıtay Yedinci Hukuk Dairesinin 22.6.1982 gün ve 1982/7883-7959 sayılı karan ile onama kesinleştiği, daha sonra 7 numaralı orman kadastro komisyonunca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve Hazine adına tapu kaydı oluşturulduğu, bu tapu kaydının iptali ve taşınmazın adlarına tescili için aynı sav île açtıkları davanın tutunulan tapu kaydının gayrı sabit hudutlar içerdiği, çekişmeli taşınmaza uysa bile tapu kaydının miktarına itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle reddine ilişkin ……. Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.1990 gün ve 1989/3-1173 sayılı kararının Yargıtay Yirminci Hukuk Dairesinin 10.4.1995 gön ve 1994/7533-4250 sayılı karan ile onama kesinleştiği, çekişmeli taşınmazın 1952 yılında makiye tefrik edilen alanda kaldığı halde, mahkemece daha önce bu konuda bir araştırma yapılmadığı, sözü edilen kararların kesinleşmesinden sonra Yargıtay İnançları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca maki tefrik komisyonları ve yaptıkları işlemlerin yasal olarak geçeni olduğunun kabul edilmesinin yargılamanın iadesi nedeni olduğu, bu sebeple Asliye Üçüncü Hukuk Mahkemesinin 24.12.1990 tarih ve 1989/3-173 sayılı kararının yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılacak çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tescili iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece, iteri sürülen nedenlerin yasada sayılan yargılamanın iadesî sebeplerinden hiç bîrine uymadığı gerekçesiyle talebînin reddine karar vermiş, hüküm davacı Durmuş Ali tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Yirminci Hukuk Dairesinin 10.4; 1995 gün ve 1994/7533-4250, sayılı kararında özetle "Çekişmeli taşınmazın 1744 sayılı Yasa île değişik 683,1 sayılı Yasanın 2. madde uygulamasına konu edilmediği, 2896 sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince orman olarak sınırlandırıldığı gibi, 2/B madde uygulamasına da konu olmadığı, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu konusunda tapulama mahkemesinin 9.4.1982 gön ve 773/31 sayılı kararının kesin hüküm bulunduğuna" işaret edilmiştir.
Yargılamanın iadesi sebepleri HÜMY.nın 445. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Yorum yoluyla başka nedenler yaratılamaz. Kesinleşmiş mahkeme kararından sonra gelişen Yargıtay Kararları ile kabul edilen hukuki olgular yasada yargılamanın iadesi sebebi olarak düzenlenmemiştir. Yargıtay İnançları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı ile maki tefrik komisyonları ve bu komisyonların çalışmalarının hukuken geçerli olduğunun kabul edilmesi, yargılamanın iadesi nedeni oluşturamaz. Bir an için yargılamanın iadesi nedeni olduğu kabul edilse bile, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının değişebilir nitelikte sınırlar içerdiği, kapsamının yüzölçümüne değer verilerek belirleneceği, çekişmeli taşınmazın bu tapu kaydının yüzölçümü ile kapsamı dışında bulunduğu, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen kararda tartışılmış ve kabul edîlmiştir.Kaldı ki ; tutunulan tapu kaydı kapsamında olmadığı belirlenen çekişmek taşınmazın îçtihadı birleştirme kararı île kabul, edilen özel yasalara göre oluşturulmuş bir tapu kaydı da yoktur.
Açıklanan nedenlerle, davacı gerçek kişinin tüm temyiz îtirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edene yükletilmesîne, 14.3.002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(Y. Yirminci Hukuk Dairesi, 14.3.2002 T., 2001/10904 E., 2002/2198 K.)