Mesajı Okuyun
Old 06-09-2013, 08:50   #5
Av. V. Gözde Arıkaya

 
Varsayılan

YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

Esas No : 2013/3628
Karar No : 2013/5192

♦NAFAKA DAVASI
♦ÇOCUĞUN REŞİT OLMASI
♦PASİF HUSUMET EHLİYETİ

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı ile müşterek çocukları olan Taha'ya iştirak nafakası ödediğini, 04.11.2011 tarihinde çocuğun reşit olduğunu beyanla halen ödemekte olduğu aylık 180,00 YTL iştirak nafakasının 04.11.2011 tarihi itibariyle kaldırılmasını, 04.11.2011 tarihinden dava tarihine kadar ödediği nafakaların iadesini, bunun yanında müşterek çocuk Taha'nın reşit olmadan evvel de sigorta kaydı olduğunu tespit ettiğini iddia ederek Taha'nın sigortalı olduğu dönemlerde ödediği nafakaların iadesini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevap dilekçesi ile; çocuğun reşit olmasıyla iştirak nafakasının kendiliğinden sona ereceğini, çocuğun reşit olması sebebiyle de husumetin çocuğa yöneltilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak; 4721 sayılı T.M.K'nun 328/1 maddesine göre; babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir.

Müşterek çocuk Taha dava tarihi olan 13.12.2011'de reşit olduğuna göre artık, davacı ( baba ) iştirak nafakasının kaldırılması talebiyle velayeten anneye karşı dava açamaz. Davalının iştirak nafakasının kaldırılması davası yönünden pasif husumet ehliyeti bulunmadığından, başka bir anlatımla; davalının davalı olma sıfatı olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekir.

Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözardı edilerek yanılgılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


karar hakkında yorumlarınızı bekliyorum sayın meslektaşlarım. bana göre yanlış bir karar, iştirak nafakasının alacaklısı velayet kendisine bırakılan eştir. çocuğun reşit olup olmaması bu durumu değiştiren bir etken değildir. siz ne dersiniz?