Mesajı Okuyun
Old 25-03-2013, 10:26   #15
Emin ERKILIÇ

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlar;

Yukarıda yapılan tüm açıklama ve yorumları okudum. Sayın meslektaşın vereceği mütalaaya az da olsa katkısı olması adına ben de bir kaç şey söylemek istedim.

Kefalet verilebilmesi için ( adi ya da müteselsil kefalette durumun değişmediğini düşünüyorum ) eşin rızasının arandığı madde hükmünden ve madde gerekçesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu noktada şüphe kalmamıştır.

Ticari hayatın hızlı şekilde yürümesi ve yine ticaret hukuku prensiplerine göre düşünüldüğünde dahi kefalet için aval veriliyorsa bunun aval verenin şahsi malvarlığından sorumlu olacağı nazara alınırsa eşin rızası gerektiği kanaatindeyim. Her ne kadar aval ve kefalet farklı müesseseler olsa da adi kefalet ve müteselsil kefalet için eşin rızasını arayan kanun koyucu kişinin evlilik birliği içerisindeki mallarının haczedilebileceği gibi ekonomik sonuçlar doğurabilecek bir hukuki işlem için de eşin rızasını aramalıdır. Ticari hayatta bir anonim şirket bir sermaya şirketi yani kişilerin şahsi mal varlığı ile sorumlu tutulamayacağı durumlar dışında bir bononun tacir olmayan iki kişi arasında kolaylıkla düzenlenebileceği ve yine 3. kişi gerçek kişinin bu bonoya aval vermesinin eşin rızasına dayalı olması gerektiğini düşünüyorum. aksini söyleyecek olursak şahsi teminat vermek noktasında birbirinden farkı olmayan aval ve kefalet ile ilgili düzenlemeler amaçsız kalırdı. Bir örnek ile bitireyim.

A ve B aralarında bir sözleşme yapıyorlar ve aralarındaki alım satım sözleşmesi ile ilgili olarak para borçlu olan B nin arkadaşı C sözleşmede müteselsil kefil olacağı anda bunun için eşin rızasının gerektiği düşüncesiyle sözleşme yerine Bono düzenliyorlar ( C de hukukçu olsun ve bu sayfadaki tartışmaları daha önce okumuş olsun ve benden farklı düşünüyor olsun ) Ve C bonoya aval veriyor. ???