Mesajı Okuyun
Old 12-12-2003, 20:53   #32
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Hala evlilik içi tecavüz suç olsun mu yoksa olmasın mı tartışmasını
yapmak!!! Hem de bu yüzyılda!
Evlilik içi tecavüzün suç olmaması gerektiğini söyleyenler arasında
Ordinaryus Prof., Prof. Dr., Doç. Dr. titrine sahip, hukukçu (!), bu suçun
potansiyel mağduru olma ihtimali çok yüksek kadınların, kadın hukukçuların
olması beni şaşırtmıyor artık.

Prof. veya herhangi bir akademik kariyerde olmanın ya da kadını ikincil
konuma atmasına rağmen kadın olmanın ataerkil düşüncede olmanın bir engeli
olmadığını çok açık bir biçimde görmekteyiz.
Ancak asıl üzücü olan biz kadınların hayatını etkileyen böyle temel yasalar
hazırlanırken bu ataerkil düşüncede olan insanların karar mekanizmalarında
yer alması ve yine bu ataerkil düzenin bir sonucu olarak kadınların kendi
bedenlerini ilgilendiren, kendi hayatlarını ve geleceklerini ilgilendiren
konularda dahi tek bir söz hakkının dahi bulunmamasıdır.

Evlilik içi tecavüzün suç olmamasını savunmak, kadını erkeğin mülkü, cinsel
kölesi saymakla özdeştir. Bu anlayışa göre, kadın evlenmekle kocasının
mülkü olur ve koca bu mülkiyet hakkına sahip olarak, mülkiyet hakkının
kendisine vermiş olduğu tüm yetkileri sonuna kadar kullanabilir.Nedir
mülkiyet hakkının sınırları Eşya Hukuku 683. maddesine göre " Bir şeye malik
olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi
KULLANMA, YARARLANMA, TASARRUFTA BULUNMA YETKİSİNE SAHİPTİR. Koca karısını
dilediği gibi kullanır, yararlanır, tecavüz eder, döver, kaynar su döker ve
hatta öldürebilir (Namus cinayetleri adı altında yapılan kadın katliamlarını
hatırlayınız). Ataerkil anlayışın sonuçları bunlardır.

Kadın evlenmekle özgürlüklerinden başından itibaren feragat etmez. Çünkü bir
haktan o hak doğmadan feragat mümkün değildir. Bu hak cinsel ilişkiye
girmeme hakkıdır. Bu hak her olay için yeniden yeniden doğar. Kadın evlilik
akdini imzalarken toptan bütün ömrü boyunca yaşayacaklarından feragat etmez.
Bunu savunuyorsanız kadını birey olarak görmüyorsunuzdur. Kadını kocasına
bağlı cinsel köle olarak görüyorsunuzdur ki, şunu hatırlatmak isterim ki,
kölelik insanlık suçudur!

Ayrıca karşı fikirde olmak saldırganlık değildir. Bu arada karşı fikri
söylemem karşımdakinin kim olduğuna da bağlı değildir. Lütfen yeni dogmalar
yaratmayalım. Kimin ne olduğu değil ne söylediği önemlidir. Ne kadar doğru
söylediği önemlidir.
Hukuk normları birbiri ile uyumlu olmak zorundadır. 4320 sayılı Ailenin
Korunmasına Dair yasa 1999 yılında yürürlüğe girdi ve bu yasaya göre aile
içi şiddet önlenmeye çalışıldı. Aile içi şiddet fiziksel, ekonomik, cinsel,
duygusal şiddet uygulayanın evden 6 ay uzaklaştırılmasına kadar tedbir
kararları verilmektedir. Hala cinsel şiddetin görünmezliğini hayretler
içinde görmekteyim. Neden cinsel şiddet, hala bir suç olarak
görülmemektedir. Sebebi ataerkil bakış açısı.
Bu bakış açısıyla bu yüzyılda ceza yasası hazırlanamaz!
TCK kadın çalışma grubunun önerilerinin kabulüyle tasarının biran önce
değiştirilerek, kadın bakış açısın tasarıya girmesi ve tasarının en azından
cinsel suçlar bölümünün çağcıl bir duruma getirilmesi gerekmektedir.
Hepimiz için.

a.agirdemir