Mesajı Okuyun
Old 07-12-2011, 17:14   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.knel
1.) Ödemeyi yaparken kendi hesabından mı havale ediyor yoksa elden bankaya dekont karşılığı mı ödüyor? Ödeme dekontunda "ödeyen sıfatına dair" açıklama var mı? (Cevap: Ödemeyi kendi adına dekont karşılığı elden yapıyor.)

2.) İşçinin çalıştığı dönemde maaşını ayrıca ödediğine dair belgeler var mı? (Cevap: Evet bodrolar ve banka hesabına yatan paralar var.)

3.) Evi kim kullanıyor? (Cevap: Evi şuan işçi kullanıyor. Evin içine yapılan bir kısım masraflar var. Bu masrafları da müvekkilimiz yaptı.)

Yanıtınız için teşekkürler...

Banka dekontunda ödeyen kişinin patron denilen kişi olması ve işçinin maaşını ayrıca belgeli olarak bankadan ödemiş olması (yaptığı ödemenin maaş yerine ödeme olmadığını ortaya koyar), İnançlı işlem konusunda yazılı delil başlangıcı sayılabilir. Tanık ile güçlendirebilirsiniz diye düşünüyorum.

Aşağıdaki kararda banka dekontunda hiçbir açıklama olmamasına rağmen,karşı taraf parayı çekerken imza atmış olması nedeniyle yazılı delil başlangıcı sayılmıştır. Sizin olayınızda işçinin parayı alırken imzası yok ama işçi lehine bankaya yapılan bir ödeme var. Yazılı delil başlangıcı sayılabilir diye düşünüyorum.


Alıntı:
Yazan Y 14 HD. 998/8230 E., 30.12.1998
Davacı, inanç sözleşmesine dayanarak, davalılar Semire ve Necati D. aleyhine tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemi ile dava açmıştır. Ancak dava tarihinden önce taşınmazın Safiye Muzaffer Ö.lıya devredildiğini öğrenince, bu kişi aleyhine de muvazaya iddiası ile tapu iptali ve tescil istemiş, ilk davasını da dava konusu bağımsız bölümün rayiç bedeli üzerinden tazminata dönüştürmüştür. Her iki dava birleştirilmiş, ve mahkemece muvazaa kanıtlanamadığından tapu iptali ve tescil isteminin reddine, davalı Semire´nin kendisine borç olarak 23.000 DM gönderildiğini kabul etmesi nedeniyle bu miktarın gönderme tarihindeki Türk Lirası karşılığının ödenmesine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyize getirmiştir. Davacının sair temyiz itirazları yerinde değil ise de inanç sözleşmesine dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında, 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, davanın tamamının ispatına kafi gelmemekle birlikte, vukuuna delalet edebilecek karşı taraf elinden çıkmış yazılı bir belgenin varlığı halinde, her türlü delil ile sözleşmenin varlığı kanıtlanabilir. Somut olayda da, davacı tarafından 25.000 DM´in 5.9.1990 tarihinde davalı Semire´ye banka aracılığıyla gönderildiğine ve bu parayı alırken davalının imzası da bulunduğuna göre, bu belgelerin artık içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil başlangıcı olarak kabulü gerekir. Bu durumda, tapu iptali ve tescil davasındaki muvazaa kanıtlanmamış olsa bile, inançlı işlemin kanıtlanması halinde BorçlarKanunun 96 ve 98 maddeleri gereğince davalı Semire´nin dava konusu taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinden sorumlu olacak ve tespit edilecek rayiç bedel üzerinden tazminattan sorumlu tutulacaktır. Mahkemece, bu yönler üzerinde durulmadan, inançlı işlemin de kanıtlanmadığı gerekçesiyle davalınında sadece borç para aldım savunmasına değer verilerek hüküm kurulması doğru görülmediğinden, kararın yukarıda açıklandığı şekilde, banka dekontu, paranın gönderildiği tarihten bir gün sonra tapuda işlem yapılması ve diğer tanık anlatımları da yeniden değerlendirilerek, inançlı işlemin varlığını kabul edilmesi halinde binanın saptanacak rayiç bedeli üzerinden tazminata karar verilmesi gerektiği yönünden bozulması gerekmiştir.