Mesajı Okuyun
Old 30-08-2018, 13:30   #6
Av. Tolga Ersoy

 
Varsayılan

TBB'NİN 2016/829 E. 2017/145 K. SAYILI 28.01.2017 TARİHLİ DİSİPLİN KURULU KARARI

* … Hukuk Müşaviri olan Şikâyetli avukatın savunmasındaki tevili ikrar, Kurum çalışanları ve avukatların beyanları ve özellikle tüm içeriği yukarıya alınan iç denetim raporu içeriği karşısında Baş Hukuk Müşaviri olarak görev gereklerini yerine getirmediği, meslektaşlarının çalışma koşullarının kolaylaşması hususunda gerekli öneri ve teşebbüste bulunmadığı, özellikle Baro Başkanı ve Avukat Hakları Merkezi tarafından tutulan tutanak üzerine iş yerinde mobbing uyguladığı dosya kapsamı ile tartışmasızdır.

(Av. Yas. m. 34, 134, TBB Mes. Kur 27/4)


İtirazın süresinde olduğu anlaşıldığından gereği görüşülüp düşünüldü:

… Barosu Başkanı, Avukat Hakları Merkezi Başkanı, Kamu Avukatları Komisyonu Başkanı tarafından 27.11.2014 tarihli, …’da görevli kamu avukatlarının mekân ve çalışma koşullarındaki olumsuzluklara ilişkin tutanak kapsamı nazara alınarak tutanak kapsamındaki olumsuz koşulların Avukatlık Yasası’nın ve avukatlık mesleğinin onuruna yakışır şekilde ivedi olarak düzeltilmesinin istenmesine Baro Yönetim Kurulunca karar verilmiş, karar uyarınca … ile ilgili kamu avukatlarına yazılar yazılarak gelişmeler ve yapılan düzeltmeler konusunda bilgi verilmesi istenmiş, cevaben Baro Başkanlığına verilen bilgiler nazar alınarak Avukatlık Yasası’nın 141. maddesi uyarınca … Hukuk Müşaviri olarak görev yapan Avukat G.S. hakkında re’sen başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Şikâyetli avukat önceki savunmalarında özetle; Çalışma ortamı olarak fiziki şartları düzeltebilme konusunda yetkisinin bulunmadığını, odalardaki oturma şeklinin avukatların kendi tercihleri doğrultusunda şekillendiğini, Yönetmelik ve Avukatlık Yasası gereği dava ve icra dosyalarının takibinin avukatların görevleri arasında sayıldığını, Kamu avukatlarını yardımcı eleman sorununun bugünden yarına hemen çözülecek bir sorun olmadığını, mevcut elemanlarla sorunun çözülmeye çalışıldığını, 2014 ve 2015 yılında birime gelen evrak adedinin …, giden evrak adedinin …, avukatlara sevk edilen dava evrak adedinin … olduğunu, geri kalan evraklara idari personel ve kendisi tarafından cevap verildiğini, Avukat …’nın iddialarının doğru olmadığını, Kurumda sözleşmeli çalışan avukatlarda bulunduğundan, Hukuk Müşavirliği resmi idaresi olarak …@hotmail.tr’nin kullanıldığını, tüm bildirimlerin bu adresten yapıldığını, yapılan tüm bildirimlerin kendisi tarafından gerçekleştiğini, işin aciliyetine binaen ve birime gelme tarihi dikkate alınarak Avukatlık Yasası’nı gereği işlerin zamanında yapılmak zorunda olduğunu, bir gün ve daha kısa sürede istenen işlerin her zaman değil, olağan üstü durumda nadiren gerçekleştiğini,

Kurum avukatlarının avukat olmayan personel ve vatandaşların yanında azarlanması hususunun külliyen yalan ve yanlış olduğunu, 15-30 gün önce sevk edilen evrak hakkında ne işlem yapıldığı sorulduğunda gecikme sebebini açıklamalar yerine bağırıp çağırmalar olduğunu, şayet iftira, hakaret ve aşağılama türü eylemler varsa bunun için idari ve cezai mercilerde çözülmesi gerektiğini, çözüm yerinin Baro olmadığını, masraf avanslarını avukatların maaş hesaplarına yatırılması hususunun, idarenin uygulamak zorunda olduğu … hakkındaki Yönetmelik hükmü gereği olduğunu, boşaltılması istenen oda boşaltılmasına karşın avukatların bu odaya aylarca geçmediğini, göreve başlama tarihi 2002 olmasına rağmen neden bu kadar süredir şikâyette bulunulmadığını, şimdi bulunmanın amacının ne olduğunu Kurumun sağladığı idari şartları ihtiva eden yerlerde çalışmama gibi lüksümüzün olmayacağını, kendisinin bizzat odasını boşaltarak Avukat …’ya tahsis ettiğini, kendisinin ise İcra Veznesi denilen yerde kurum elemanları ile birlikte çalıştığını, tutanak düzenlenen binaya Hukuk Müşavirliğinin 2010 yılında taşındığını, daha önceki dönemlerde neden şikâyet yapılmadığını,

Çalışan personelin mesaiye uymadığı yönünde idarecilerin sözlü uyarıları üzerine liste yazılıp imzaya açıldığını, akabinde de genelge çıktığını, o dönemde Baro Başkanı ile dönemin … Müdürü arasında tartışma yaşandığını, halende şikâyetçi şahısların ve personelin imza atmadığını, 5 kişiye birden mobbing uygulandığı iddiasının hayrete şayan olduğunu, mobbing uygulandığı yönündeki iddiaların muhatabının Mahkemeler olduğunu, araştırma yerinin Baro Başkanlığı olmadığı, tutanak tutulmasına neden olan şikâyetçinin gösterilmediğini, şikâyetçilerin isimlerinin gizlenmek istediğini, taziye ziyareti adı altında tutanak tanzim edildiğini, hakkında soruşturma açılması için bir sebep bulunmadığını, ihbar ve şikâyette bulunanın kimliği, adresi, imzası bulunmadan işleme konulmayacağını, tutanakta imzası bulunan şahıslardan birisin Avukat Hakları Merkezi Başkanı sıfatı taşıdığını, mevzuatta Avukat Hakları Merkezi Başkanının böyle bir tutanağa imza atma görev ve yetkisinin olmadığını,

16.03.2015 tarihinde … Barosu Sitesi bilgisine göre Kamu Avukatları Komisyon Başkanının … olduğu, senelerce idarenin avukatlığında bulunan bu şahsın “oryantasyon” şikâyetinin ilginç olduğunu, tutanak ekinde denilen resimlerin yazı ekinde bulunmadığını savunmuş ve delilerini bildirmiştir.

İncelenen dosya kapsamından; Baro Başkanı, Avukat Hakları Merkezi Başkanı, Kamu Avukatları Komisyonu Başkanı imzalı 27.04.2014 tarihli tutanakta ayrıntılı olarak çalışma koşullarının olumsuzluklarının tespit edildiği,

Soruşturma aşamasında raportör üye tarafından kurum ve çalışanları ve avukatlarının tanık olarak ifadelerinin alındığı,

10.07.2014 gün ve 663.05.5 sayılı İç Denetçi … imzalı “İç Denetim” raporunda “Hukuk Müşavirliğinin çalışma ortamında tam olarak iş barışının sağlanamadığı, özellikle Hukuk Müşavirliğinde çalışanların kurumsal aidiyet çerçevesinde iş barışının tesis edildiği bir ortamda faaliyetlerini sürdürmesinin idaremiz hak ve menfaatlerinin korunması açısından da büyük önem arz ettiği, bu kapsamda bilhassa Avukatlık mesleğinin gereklerine uygun olarak avukatlık bilgi ve becerisini gerektirmeyecek iş ve işlemlerin idari personelce yerine getirilmesi durumunda Avukatlardan alınacak verimin artacağı, böylece personelin daha etkin bir şekilde kullanılabileceği, mezkûr dilekçede konu edilen ve iş barışım bozduğu değerlendirilen hususlar da dikkate alınarak iş barışının tesis edilmesi gerektiği anlaşılmış olup, bu ve benzeri şikâyetlerin önlenmesi için;

1-Hukuk Müşaviri ile Avukatlar ve diğer idari personelin ast-üst ilişkisi ile yatay iletişim kapsamında genel ve özel mevzuatla belirlenen hususlara riayet etmesi,

2-19 Mart 2011 tarih ve 27879 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi” konulu 2011/2 sayılı Genelgede belirtilen hususların daha iyi anlaşılarak yatay ve dikey ilişkiler kapsamında iş barışım bozacak tutum ve davranışlardan kaçınılması,

3-13-Nisan 2005 tarih ve 25785 saydı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkeleri İle Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “Nezaket ve saygı” başlıklı 11. maddesinde “Kamu görevlileri, üstleri, meslektaşları, astları, diğer personel ile hizmetten yararlananlara karşı nazik ve saygılı davranırlar...” ilkesinin gözden uzak tutulmaması,

4-Yeni Kamu Yönetimi, Yönetişim gibi paradigmalar çerçevesinde işlerliği ve önemi artan tarafsızlık, adillik, saydamlık, katılımcılık gibi temel ilkelerin personel karar ve davranışlarına yansıtılması,

5-Avukatlık mesleğinin gereklerine uygun olarak avukatlık bilgi ve becerisi gerektirmeyecek nitelikteki işlerin görevlendirilecek idari personel tarafından yerine getirilmesi durumunda sınırlı sayıdaki İdaremiz avukatının daha verimli çalışabileceği,

Hususlarının Hukuk Müşavirliği tarafından değerlendirilerek mezkûr yazının imza karşılığı bütün memur personele duyurulması hususunu Olur’larınıza arz ederim.” sözlerinin yazılı olduğu,

Baro Disiplin Kurulu tarafından; “Dosyanın incelemesinde şikâyetli avukata isnat edilen eylemlerin tamamen kurumun iç işleyişi ile ilgili olup Avukatlık Yasası ve TBB Meslek Kuralları arasında sayılan disiplin suçu olabilecek eylemlerden olmadığı gibi ceza davasına konu olabilecek bir eylem de olmadığı görülmüştür. Tanıkların ifadelerinde geçen şahsi hakaret ihtiva eden konularda … Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikâyet yapılmış olduğu görülmüştür. Ancak bu şikâyetlerin dosyamızdaki şikâyet ve iddia edilen konularla ilgili olmadığı, bu nedenle bu soruşturmanın sonucunun beklenmesine gerek olmadığı şikâyetli tarafından 13.05.2016 tarihli oturumda beyan edilmiş olduğundan soruşturma sonucunun beklenmesinden vazgeçilmiştir. Baro Yönetim Kurulunun dosyanın disiplin kuruluna sevkine dair kararında sevk maddesi olarak belirtilen Avukatlık Yasası 34 ve 134. maddelerine aykırılık da tespit edilememiştir…” gerekçesiyle karar verildiği,

Şikâyetli avukatın disiplin sicil özetinde ceza olmadığı,

… Barosu Başkanlığı’nın 15.07.2016 kayıt tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Şikâyetli avukatın kurumda çalışan avukatlardan imza föyü alma konusunda ısrarcı olduğu, iç denetçi raporuna göre çalışma barışının bozulduğunun tespit edildiğini, avukatların mesleki bilgi ve beceri gerektirmeyen işlerde çalışmaya zorlandığını, meslektaşların azarlandığını, ilçeler arası görevlendirmede ayrım yapıldığını, avukatların icra dosyalarında zor durumda bırakıldığını, rutin süreler sona ermeden baskı altına alıcı yazlar yazıldığını, önemli konularda 1 günlük süre verilerek avukatların baskı altına alındığını, avansların avukatların şahsi hesaplarına yatırıldığını, tüm bunların bilgi, belge ve tanık anlatımları ile sabit olduğu halde, kurumun iç işleyişi gibi soyut ve muğlak bir ifade ile verilen anılan kararın itirazen kaldırılmasına karar verilmesinin talep edildiği,

İtiraz dilekçesinin şikâyetli avukata tebliğ edildiği, Şikâyetlinin 25.08.2016 kayıt tarihli savunma dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarla, itiraz dilekçesindeki ifadelerin hiçbirinin kovuşturmaya konu tutanak ile ilgili olmadığını, … Barosu Başkanlığının kendisinin de bir avukat olduğu gerçeğini göz ardı ettiğini belirterek itirazın reddi ile kararın onanmasına karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.

Avukatlık Yasası’nın 34. maddesi, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”

Avukatlık Yasası’nın 134. maddesi, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/4. maddesi, “Resmi ya da özel kuruluşlarda bağımlı olarak birlikte çalışan avukatlar, kadro görevleri ne olursa olsun, adalet ve eşitlik ilkelerinden ayrılmamaya ve iş dağıtımı, denetimi ve her türlü iş ilişkilerinde meslek dayanışmasına ve onuruna uymayan davranışlardan kaçınmaya özen göstermekle yükümlüdürler.” hükmünü amirdir.

… Müşaviri olan Şikâyetli avukatın savunmasındaki tevili ikrar, Kurum çalışanları ve avukatların beyanları ve özellikle tüm içeriği yukarıya alınan iç denetim raporu içeriği karşısında Baş Hukuk Müşaviri olarak görev gereklerini yerine getirmediği, meslektaşlarının çalışma koşullarının kolaylaşması hususunda gerekli öneri ve teşebbüste bulunmadığı, özellikle Baro Başkanı ve Avukat Hakları Merkezi tarafından tutulan tutanak üzerine iş yerinde mobbing uyguladığı dosya kapsamı ile tartışmasızdır.

Şikâyetli Avukatın yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında, eylemi disiplin suçunu oluşturmaktadır.

Baro Disiplin Kurulu’nun, şikâyetli avukatın eyleminin idarenin iç işleyişi olduğu nedeniyle disiplin suçu oluşturmadığına ilişkin hukuksal değerlendirme TBB Meslek Kuralları 27/4. madde bildirilen açık ilke nedeniyle Avukatlık Yasası’nın 34, 134 maddeleri gereği disiplin suçu olduğundan, … Barosu Başkanlığı’nın itirazının kabulü ile disiplin cezası tayini gerekmiştir.

Sonuç olarak … Barosu Başkanlığı’nın itirazının kabulü ile;

1-… Barosu Disiplin Kurulu’nun “Disiplin Cezası Verilmesine Yer Olmadığına” ilişkin 13.05.2016 gün ve 2015/33 Esas, 2016/18 Karar sayılı kararının KALDIRILARAK, Şikâyetli avukatın Uyarma Cezası İle Cezalandırılmasına”,

2-Kurulumuz kararının tebliğini izleyen günden itibaren 60 gün içinde Ankara İdare Mahkemesinde dava yolu açık olmak üzere,

Oy birliği ile karar verildi.