Mesajı Okuyun
Old 09-11-2009, 12:47   #3
av.araf

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ T. 31.10.1985 E. 1985/4798 K.1985/6478
• KİRALANANIN GERİ VERİLMESİ

• CEZA-MEDENİ HUKUK İLİŞKİSİ

• KİRALANANIN YANMASINDA KİRACININ SORUMLULUĞU

818/m.53

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar, davalının kirası altında bulunan binalarının davalının dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu yandığını öne sürerek, tesbit edilen 4.131.179,60 lira zararının ödetilmesini istemişlerdir.
Davalı, yangının çıkmasında kusuru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, savunma doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Borçlar Kanununun 266. maddesi gereğince kiracı kiralananı ne halde tesellüm etmiş ise, kiranın sonunda aynı halde geri vermekle yükümlüdür. Kiracı kiralananı aynen geri vermediği takdirde kendisine hiçbir kusur düşmeyeceğini isbat etmedikçe bundan doğan zararı BK.nun 96. maddesi uyarınca tazminle yükümlü olur. Olayda davalı yangında kusuru olmadığını öne sürmüştür. BK.nun 96. maddesi uyarınca burada davalı kendi kusursuzluğunu ispatla yükümlüdür. Aksi halde zararı tazmine mecburdur. İtfaiye raporunda ve ceza takibatı nedeni ile alınan bilirkişi raporu ile delil tesbiti raporlarında yangının çıkış nedeninin belirlenemediği belirtilmiş ve kesin bir kanaat ortaya konmamıştır. Mevcut bilirkişi raporları davalının kusursuzluğunu kanıtlamaya yeterli sayılamaz. BK.nun 53. maddesi gereğince hakim, ceza mahkemesinden verilen beraet kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusur olup olmadığına karar vermek için de ceza hukukunun mesuliyet hükümleri ile bağlı bulunmamaktadır. O halde mahkemenin olayda, ispat yükünün davalıda olduğunu gözönünde tutarak delilleri değerlendirmesi ve gerekiyorsa mahallinde ve dosya üzerinde uzman bilirkişiler kurulu aracılığı ile yeniden inceleme yaparak yangın olayında davalının kusuru bulunup bulunmadığını kesin olarak saptaması ve böylece ortaya çıkacak sonuca göre karar vermesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle kararın davacılar yararına ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ

E.2002/11640

K. 2003/415

T. 21.1.2003

• TAZMİNAT DAVASI ( Omurilik Ameliyatı Olan Davacının Gözlerinin Görmez Olması Üzerine Uğramış Olduğu Maddi ve Manevi Zararın Tazmini İçin Açmış Olduğu Tazminat Davası Olması )

• YÜKSEK SAĞLIK ŞURASI RAPORU ( Davanın Neticelendirilmesi İçin Yeterli Bir Belge Olmamasının Dikkate Alınmamasının Hukuka Aykırı Olması )

• CEZA MAHKEMELERİ ( CMUK Hükümleri Gereğince Yüksek Sağlık Şurası Raporularının Ceza Mahkemelerini Bağlayıcı Olması ve Fakat Hukuk Mahkemelerini Bağlamaması )

• HUKUK MAHKEMELERİ ( CMUK Hükümleri Gereğince Yüksek Sağlık Şurası Raporularının Ceza Mahkemelerini Bağlayıcı Olması ve Fakat Hukuk Mahkemelerini Bağlamaması )

1412/m.75

1086/m.275


ÖZET : CMUK.75 maddesi hükmünce Yüksek Sağlık Şurası raporları ceza mahkemelerini bağlayıcı olup, hukuk mahkemesini bağlayıcı yönü bulunmamaktadır. Öyle ise mahkemece, gerektiğinde davacı asilinde hastane evrakları, ceza dosyası bu konudaki tüm belge ve bilgilerle birlikte Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine veya Üniversitelerden seçilecek konusunda uzman bilirkişi kuruluna sevki ile, davacının görme kaybında davalıların kusurlarının bulunup bulunmadığı, varsa miktarları konusunda taraf ve yargıtay denetimine elverişli rapor alınmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı Vatan Hastanesinde omirilik ameliyatı olduğunu, ameliyatı anılan davalının istihtam ettiği diğer davalı anestezi uzmanı Dr. Müjgan M' inde katıldığını, ameliyattan bir gün sonra sol gözünün görmez olduğunu, bu olaya davalıların kusurlu hareketlerinin neden olduğunu ileri sürerek şimdilik 210.000.000TL. maddi, 10.000.000.000TL. manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, olayda kusurlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, ceza dosyası içindeki 22-23 Şubat 2001 tarihli Yüksek Sağlık Şurası raporu esas alınarak ve davalıların olayda kusurlarının bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan 22-23 Şubat 2001 tarihli Yüksek Sağlık Şurası raporu, davalı doktorun ceza dosyasındaki savunması ve Türk Tabipler Birliğince hazırlattırılan 23.7.1999 tarihli muhakkik Yılmaz G. tarafından düzenlenen tahkikat raporu esas alınarak hazırlanmış olup, hastane evrakları ve özellikle bu evraklar içindeki 26.5.1998 tarihli bizzat davalı hastane tarafından düzenlenen rapora hiç değinilmemiştir. Öte yandan davalı doktorun kusursuzluğunun hangi maddi verilere dayandırıldığı açıklanmadığı gibi, olayda diğer davalı hastanenin kusurunun bulunup bulunmadığı da tartışılmamıştır. Bu itibarla alınan bu rapora itibar edilmesine olanak yoktur. Kaldı ki CMUK.75 maddesi hükmünce Yüksek Sağlık Şurası raporları ceza mahkemelerini bağlayıcı olup, hukuk mahkemesini bağlayıcı yönü bulunmamaktadır. Öyle ise mahkemece, gerektiğinde davacı asilinde hastane evrakları, ceza dosyası bu konudaki tüm belge ve bilgilerle birlikte Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine veya Üniversitelerden seçilecek konusunda uzman bilirkişi kuruluna sevki ile, davacının görme kaybında davalıların kusurlarının bulunup bulunmadığı, varsa miktarları konusunda taraf ve yargıtay denetimine elverişli rapor alınmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu hususun göz ardı edilerek, ceza dosyası içindeki yetersiz Yüksek Sağlık Şurası raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. <H4>T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ

E.2002/1376 K. 2002/3840 T. 9.4.2002

• TAZMİNAT DAVASI ( Hastanede Tedavi Olan Davacıların Yanlış Tedavi Sonucu Zarara Uğramaları )

• HASTANENİN TAZMİNAT SORUMLULUĞU ( Yüksek Sağlık Şurası Raporlarının Ceza Mahkemeleri Yönünden Bağlayıcı Olması-Hukuk Hakimini Bağlamaması )

• YÜKSEK SAĞLIK ŞURASI RAPORU ( Raporun Ceza Mahkemeleri Yönünden Bağlayıcı Olması-Hukuk Hakimini Bağlamaması )

1219/m.75

1086/m.76

818/m.321,390


ÖZET : Yüksek Sağlık Şurası raporları ceza mahkemeleri yönünden bağlayıcıdır ancak, hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olacaklarına ilişkin yasal bir düzenleme mevcut değildir. Eksik ve gerekçesiz Sağlık Şurası raporuna göre hüküm kurulması hatalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan incelemenin evraklar üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı hastanede kroner anjiografi olduğunu, bundan birkaç gün sonra sağ bacağında şişme ve morarma meydana geldiğini, neticede yapılan anjiografi sırasında davalı hastaneden hastane mikrobu kaptığının anlaşıldığını ve ayağının kesildiğini ileri sürerek 2.000.000.000 TL. maddi ve 10.000.000.000 TL. manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının şeker hastası olduğunu ve hastane mikrobunu başka yerden kapmış olabileceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Yüksek Sağlık Şurası raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan Yüksek Sağlık Şurası rapor ve ek raporunda ibraz edilen deliller tek tek ele alınıp irdelenmemiş, davacıya 25.3.1998 gününde davalı hastanede yapılan anjiografi sırasında davacının hastane mikrobu kapıp kapmadığı ve bunun sonucunda ayağının kesilip kesilmediği, yapılan anjiografi eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı açıkça ortaya konulup tartışılmamıştır. Rapor gerekçesiz olup, hükme elverişli değildir.Öte yandan Yüksek Sağlık Şurası raporları ceza mahkemeleri yönünden bağlayıcı olup, hukuk hakimini bağlayıcı olacağına ilişkin bir yasal düzenleme de yoktur. Öyleyse mahkemece,davacının rapora itirazları da gözönün de bulundurularak dosyanın yeniden konusunda uzman bilirkişi kuruluna veya Adli Tıp Kurumuna gönderilerek taraf ve Yargıtay denetimine elverişli
gerekçeli rapor alınmalı sonucuna göre karar verilmelidir. Bu hususun göz ardı edilerek yetersiz ve gerekçesiz Yüksek Sağlık Şurası raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 9.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı
</H4>