Mesajı Okuyun
Old 08-07-2008, 20:08   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Sigorta şirketi tacirdir. Taraflar arasındaki ilişki haksız eylemden değil TTK düzenlen kasko sigortası sözleşmesinden doğmaktadır. TTK.nun 3ncü maddesine göre, Ticaret Kanununda düzenlenen konularla bir ticarethane veya fabrika, yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerin ticari işlerden sayıldığı, keza kanunun 21/son maddesi gereğince "taraflardan yalnız biri için ticari iş mahiyetinde olan mukavelelerin kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğer taraf için de ticari iş niteliğini taşıdığı tartışmasızdır.

Şu hale göre olayda ticari işlerde uygulanan temerrüt faizi uygulanacaktır. Bu faize kısaca ticari temerrüt faizi de denilebilir. Alıntıdaki yazı bu konuları açıklamaktadır.

Aşağıdaki kararda benzer olayda reeskont faizine hükmedileceği yazılıdır. Reeskont faizi şimdiki ticari temerrüt faizinin 4489 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki adıdır.

Sonuç olarak olayda yasal faiz değil ticari işlerde uygulanan temerrüt faizi uygulanmalıydı. Diye düşünüyorum.

Saygılarımla.

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Yasal Faiz , Ticari Temerrüt Faizi 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun iki ana faiz türünü kabul etmektedir. Bunlardan birincisi kanunun 1. Maddesinde öngörülen (yasal faiz) ikincisi ise 2. Maddede düzenlenen ( temerrüt faizi) dir.

1.Yasal faiz , hem ticari ve hem de
ticari olmayan işlerde temerrüt dışında oluşan örneğin akitten doğan faiz gibi hallerde uygulanan "ana para faizi " de denilen bir faizdir .

2. Temerrüt faizi ,
Bu faiz de ikiye ayrılmaktadır.

a. Adi temerrüt faizi ; 2/1 maddede öngörülen faiz , ticar
i olmayan işler için uygulanan temerrüt faizidir. Oranı 1. Maddede yazılı yasal faiz oranıdır.

b. Ticari temerrüt faizi ; 2/2 maddede öngörülen faiz ise ticari işlerde uygulanan temerrüt faizidir .

"Ticari işlerde * uygulanan temerrüt faizi " oranları 0
1.01.2000 tarihinden önceki yasal duruma göre " Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont oranına göre " tespit edildiğinden eski dönemde bu faize " reeskont " faizi de denilmekte idi. Fakat 4489 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonucu "Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü avans faiz oranına göre" hesaplandığından reoskont faizi sözlerinin kullanılması anlamsız hale gelmiştir. Bu nedenle şu andaki yasal durum gereği , taleplerde ve kararlarda yukarıdaki tanımlar çerçevesinde "yasal faiz " veya " ticari temerrüt faizi ya da değişen oranlarda merkez bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü avans oranında faiz " sözlerine yer verilmesi daha uygun olacaktır.

-* Ticari iş
; TTK nun 3.md. sinde geçen , " Bu kanunda düzenlenen hususlarla,bir ticarethane,fabrika , veya ticari şekilde işletilen diğer bir kurumu ilgilendiren tüm muamele, fiil ve işler " dir. Tanımda ayrıca 21. md. hükmü de gözetilir.

3. Soruda geçen ticari faiz kavramına gelince, 01.01.2000 tarihinden sonra oluşan yasal düzenlemeler dikkate alındığında ; 3095 sayılı kanunda ticari faiz şeklinde bir tanıma yer verilmediğinden ,sadece " ticari faiz " olarak geçen bir sözün ne anlama geldiği yukarıdaki tanımlara göre belirlenir.

a. Eğer bu faiz hem temerrütten kaynaklanmış hem de ticari işle ilgili ise yasal faiz anlamına gelmez 3095 s.k. nun 2/2 maddesinde ifadesini bulan " ticari temerrüt faizi " anlamına gelir.

b. Ticari işle ilgili olsa dahi faizin dayanağı temerrüt değilse , ana para faizi ise veya temerrüt gerçekleşse dahi ticari işten kaynaklanmamış ise ticari faiz olarak ta adlandırılsa anlamı " yasal faiz " şeklinde olmalıdır
T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/8663

K. 2002/679

T. 31.1.2002

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kadıköy Asliye 1.Ticaret Mahkemesince verilen 28.6.2001 tarih ve 1999/807-2001/814 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 29.1.2002 günde taraf avukatları tebligata rağmen gelmediğinden tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dava dosyası için Tetkik Hakimi Yaşar Arslan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait otomobil tamir ve bakım atölyesinin üçüncü kişilerce bırakılan araçlar da dahil olmak üzere hırsızlık rizikolarına karşı davalıya sigorta ettirildiğini, poliçe süresi içerisinde bakım ve onarım için bırakılan bir aracın çalınmasından dolayı aracın kasko sigortacısının rücuu üzerine (6.300.000.000) liranın ödendiğini ileri sürerek, anılan meblağın reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilince sağlanan işyeri sigortasının üçüncü kişilere karşı verilmiş mali sorumluluk sigortası olmadığını ve rizikonun sigorta güvencesi dışında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, sunulan ve toplanan kanıtlar ile bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi ile davacı sigorta ettirenin üçüncü kişilere olan sorumluluğunun da sigorta güvencesine alındığı, zarar tutarının uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile (6.300.000.000) liranın dava tarihinden itibaren değişen oranlardaki reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, davacı vekili duruşmaya gelmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 255.150.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 31.1.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.