Mesajı Okuyun
Old 08-08-2007, 18:41   #4
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/16082
Karar: 2004/5725
Karar Tarihi: 29.04.2004
ÖZET : Davacı, dava dilekçesinde hüküm altına alınmasını istediği tazminata faiz yürütülmesi isteminde bulunmamıştır. Yargılama sırasında dava faiz yürütülmesi istemi yönünden ıslah edilmiştir. Bir davanın ıslahı bir çok yön ve nitelikleri gözetildiğinde ek, bir başka anlatımla ikinci bir dava sayılır. Bu yüzden ıslah yapılırken dava açımında gereken yükümlülükler yerine getirilmelidir. Bunun için, ıslah edilmek istenilen faizin ıslah tarihine kadarki miktarı ( müddeabih ) davacı yanca belirlenerek asıl alacak haline dönüştürülmeli, belirlenen bu miktar üzerinden nispi harç alınmalıdır. Bu koşullar yerine getirilmeden yapılan ıslah yöntemine uygun olmadığından, hüküm altına alınan tazminata faiz yürütülmesi mümkün değildir. Ayrıca, istek bulunması halinde ıslah gününden itibaren faiz de yürütülebilir.
(818 S. K. m. 41) (1086 S. K. m. 83)
Dava: Davacı Musa Gürel vekili Avukat Adnan Demir tarafından, davalılar Sebahattin Delikan ve diğerleri aleyhine 16.5.2001 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem sonucu uğranılan zararın ödetilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; istemin kısmen kabulüne dair verilen 17.6.2003 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazına gelince; davacı, davalıların evinden bilezik, Cumhuriyet Altını, altın künye ve nazarlık ile 50 ABD Doları para çaldıklarını ileri sürerek uğradığı zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin bir bölümü hüküm altına alınmıştır. Kararı davalılar temyiz etmişlerdir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, dava dışı üçüncü kişinin davacının evine girerek hırsızlık yaptığı, suça iştirak ettikleri belirlenen davalıların cezalandırıldıkları ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davacı, dava dilekçesinde hüküm altına alınmasını istediği tazminata faiz yürütülmesi isteminde bulunmamıştır. Yargılama sırasında dava faiz yürütülmesi istemi yönünden ıslah edilmiştir. Bir davanın ıslahı bir çok yön ve nitelikleri gözetildiğinde ek, bir başka anlatımla ikinci bir dava sayılır. Bu yüzden ıslah yapılırken dava açımında gereken yükümlülükler yerine getirilmelidir. Bunun için, ıslah edilmek istenilen faizin ıslah tarihine kadarki miktarı ( müddeabih ) davacı yanca belirlenerek asıl alacak haline dönüştürülmeli, belirlenen bu miktar üzerinden nispi harç alınmalıdır. Bu koşullar yerine getirilmeden yapılan ıslah yöntemine uygun olmadığından, hüküm altına alınan tazminata faiz yürütülmesi mümkün değildir. Ayrıca, istek bulunması halinde ıslah gününden itibaren faiz de yürütülebilir. Mahkemece, anılan yönler gözetilmeden hükmedilen tazminata faiz yürütülmüş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29.4.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Kanaatimce ıslah mümkün olmalıdır.