Mesajı Okuyun
Old 29-01-2009, 13:13   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu


Esas: 2000/11-89
Karar: 2000/91
Karar Tarihi: 02.05.2000


ÖZET: Yerel Mahkemece önceki hükümde direnilirken gerekli özen gösterilmemiş, bozulmakla tamamen ortadan kalkan eski hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, direnme nedenleri gösterilmemiş, bozma kararına niçin uyulmadığı açıklanmayarak, bozulan kararın tarihi ve sayıları değiştirilmek suretiyle yeniden ve aynen yazılmasıyla yetinilmiştir. Bu itibarla, bozma kararına hangi nedenlerle uyulmadığı belirtilmeden ve yasal ve yeterli direnme gerekçesi gösterilmeden, önceki kararın aynen tekrarı ile yetinilmesi yasaya aykırı olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün, öncelikle bu usulü sebepten dolayı bozulmasına karar verilmelidir.


(1412 S. K. m. 32, 260, 261, 268, 308) (765 S. K. m. 80, 240, 510) (647 S. K. m. 4) (2709 S. K. m. 141)


Dava: Sanık S. TCY. nın 240/2 - 3, 80, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.963.888 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 2 ay 15 gün memuriyetten mahrumiyetine ve bu cezalarının ertelenmesine ilişkin Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.11.1997 gün ve 184/249 sayılı hüküm, katılan vekili ve sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen
Yargıtay 11. Ceza Dairesince 28.5.1998 gün ve 6544/6061 sayı ile;


"Sanığın T.C.Ziraat Bankası Ankara Gölbaşı Şubesinin sözleşmeli avukatlığını yaptığı sırada müdahil bankadan, takip işlerinin gerektirdiği harç, resim ve masrafları karşılamak için aldığı avanslardan, hayali masraf belgeleri doldurmak ve gerçek icra masraflarına ilaveler yapmak suretiyle 438.670.323 lirayı mal edindiği anlaşılıp kabul edilmesine göre, eylemde TCK.nun 510. maddesindeki hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunun tüm unsurlarının mevcut olduğu gözetilmeden, suça konu paranın miktarındaki fazlalık karşısında geçerli olmayan savunmaya da itibar edildiğinden bahisle suçun nitelenmesinde yanılgıya düşülerek TCK. nun 240. maddesinden mahkumiyet kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.


Yerel Mahkeme ise 27.11.1998 gün ve 249/251 sayı ile;


"Mahkememizce Özel Dairenin görüşüne katılınmamış, eylemin görevi suistimal suçunu oluşturduğu düşünülmüştür." Gerekçesiyle ilk hükümde direnilmiştir.


Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının "Onama" istekli 10.4.2000 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:


Karar: Sanığın görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan TCY. nın 240/2-3 ve 80. maddeleriyle cezalandırılmasına ilişkin hüküm, "eylemin TCY. nın 510. maddesindeki hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçunu oluşturduğu" gerekçesiyle bozulmuştur. Yerel mahkeme ise ilk hükmün usul ve yasaya uygun olduğunu belirtip önceki gerekçeli kararı, tarih ve sayısını değiştirerek aynen yinelemiştir.


Anayasanın 141 ve CMUK. nun 32. maddeleri gereğince mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Hükmün gerekçeyi içermemesi CYUY.nın 308/7. maddesi uyarınca "kanuna mutlak muhalefet" halini teşkil etmektedir. Gerekçe, hükmün dayanaklarının akla, uhkuka ve dosya içeriğine uygun açıklanmasıdır. Gerekçenin dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterli ve yasal olması aranmalıdır. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açar. Keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, denetim yapılmasına olanak sağlamak için, hükmün gerekçeli olması gerekir.


Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre, bozulmakla bir karar tamamen ortadan kalkacağından, Yerel Mahkeme direnme kararında da CYUY. nın 260, 261, 268 ve 308. maddeleri uyarınca yeniden hüküm kurulması ve gerekçenin gösterilmesi zorunludur.


İncelenen dosyada; Yerel Mahkemece önceki hükümde direnilirken bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, bozulmakla tamamen ortadan kalkan eski hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, direnme nedenleri gösterilmemiş, bozma kararına niçin uyulmadığı açıklanmayarak, bozulan kararın tarihi ve sayıları değiştirilmek suretiyle yeniden ve aynen yazılmasıyla yetinilmiştir.


Bu itibarla, bozma kararına hangi nedenlerle uyulmadığı belirtilmeden ve yasal ve yeterli direnme gerekçesi gösterilmeden, önceki kararın aynen tekrarı ile yetinilmesi yasaya aykırı olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün, öncelikle bu usulü sebepten dolayı bozulmasına karar verilmelidir.


Sonuç: Açıklanan nedenlerle, gerekçeden yoksun Yerel Mahkeme direnme hükmünün sair yönleri incelenmeksizin öncelikle yukarıda açıklanan usulü nedenle tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 2.5.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları