Konu: Yorumsuz
Mesajı Okuyun
Old 27-04-2004, 13:14   #9
sbudak

 
Varsayılan

Hakimlerimizin içinde bulunduğu çalışma şartları “Türk Yargısının Sorunları”nın dışında kalan buna karşılık Türk Yargısının sorunları konuşulurken ayrıca hatırda bulundurulması gereken bir nokta değildir. Hakimlerimizin içinde bulunduğu çalışma şartları dahil her türlü sorunu zaten “Türk Yargısının Sorunları” kapsamında kalan konulardır.

Hakimlerimizin ağır çalışma yükü altında bulundukları yadsınamaz bir gerçektir. Bu kadar ağır çalışma yükü altında bulunan hakimlerimizden çok verimli bir çalışma, istenilen kalitede bir yargılama, doyurucu ve tatmin edici bir gerekçe yazmaları beklenmeyebilir. Bir dereceye kadar bu kabul edilebilir. Fakat, ağır iş yükü, her şeyin mazereti olsa da zihni yaklaşımdaki yanlışlık ve yetersizliğin mazereti olamaz. Ağır iş yükü, hakimlerimizin kendilerini devletten yana taraf ve devletin koruyucusu konumunda görmelerinin, birey özgürlükleri konusunda tereddütlü bir yaklaşım izlemelerinin, hukuk kurallarının yorumlanmasında ve hukuk yaratılmasında (içtihat oluşturulmasında) birey özgürlüklerini kolayca gözardı edebilmelerinin sebebi ve mazereti olarak görülemez. Hakimlerimiz derken sadece adli yargı hakimlerini değil adli-idari yargı hakimlerimizi ve Yargıtay-Danıştay hakimlerimizi de kastediyorum. O nedenle söylediklerim yerel adli mahkemelerde görev yapan hakimlerimize özgü olarak anlaşılmasın.

Hakimlerimizde zihni bir dönüşüm yaşanmadıkça Türk Hukuk Uygulamasının hangi maddi düzenlemeler yapılırsa yapılsın istenilen, arzu edilen kalite seviyesine ulaşamayacağını bilmeliyiz. Hakimlerimizde bu zihni dönüşümün yaşanması için ise başta avukatlarımız olmak üzere bütün Türk Hukukçularının önce bu zihni dönüşümü yaşaması, bunu gerçekleştirenlerin de dönüşümü içselleştirmesi gerekli. Zira ancak ondan sonra Türk Hukukçularında başlayan ve gelişen zihni dönüşüm hakimlerimiz de bu dönüşüme mecbur kılabilir.

Türk Hukuk Uygulamasının sorunları ve çözüm önerileri tespit edilip ve ilan edilmiş olmasına rağmen hayata geçirilmeyi bekliyor durumda mıdır bilmiyorum. Eğer böyle ise bu da köklü sorunlar karşısında devletimizin yöneticilerinin takındığı bildik bir tavır olmaktan başka yeni bir şey değildir. Zamanında Türkiye’de görev yapan Alman futbol adamının dediği gibi “Türklerde konuşma çok ama iş, faaliyet yok.”

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Kılıç’ın “uygulamada ve yargıç ahlakında sorun olduğu” yönündeki sözüne kısmen katılıyorum, kısmen katılmıyorum. Türkiye’de yargıç ahlakında sorun yok ama uygulamada sorun var. Esasen baştan beri sayın Kılıç’ın sözlerinden hareketle ama o sözlerle bağlı ya da sınırlı olmaksızın Türk Hukuk Uygulamasının içinde bulunduğu durum ve sebepleri ile kendimce düşündüğüm yapılması gerekeni, olması gerekeni söylemek istedim.