Mesajı Okuyun
Old 11-01-2012, 12:26   #355
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Olayı somutlaştıralım; teker teker çözüme gitmeye çalışalım.

Size göre:

Manevi tazminat talepleri bakımından HMK.107/1 esas alınarak Davacı tarafından "hukuki ilişki" ve "asgari bir miktar ya da "değer" belirtilmek suretiyle belirsiz alacak davası açılabilecektir.

Eyvallah…

Oysa HMK.107/2'ye baktığımız zaman, Davacı, karşı tarafın verdiği bilgi veya "tahkikat sonucu" alacağın miktarı ve değerinin "tam" ve "kesin" olarak belirlenmesinin mümkün olduğu zaman talebini artırabilecektir.

Bu artırımın karara kadar yapılacağı da açıktır.

Soru: Manevi tazminat davasında alacak miktarı size göre ne zaman "tam" ve "kesin" olarak belirlenebilir hale gelir?

Üstadım ben olayı daha da somutlaştırma ve basitleştirme amacındayım:

107/1 gereği hangi durumda açılan davanın belirsiz alacak davası olduğu izah edilmiştir. Genel Türkçe bilgimiz bize, yükleme en yakı kelimelerin, cümledeki en önemli kelimeler olup, o cümle ile, o kelimelerin vurgulanmak istendiğini öğretmiştir. ".... belirsiz alacak davası açılabilir." Burda cümle bitti. "Açılabilir" yüklemine en yakın kelimeler "belirsiz alacak davası". Demek ki bu cümle bize "belirsiz alacak davası" 'nın açılabileceği halleri söylemektedir.

"Aynı madde düzenlemesi içinde", 2. fıkra, önceki fıkrada yazılı durumlarda (davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde ..) açılabilecek belirsiz alacak davası sürmekte iken (karşı tarafın verdiği bilgi) veya tahkikat sonucu (hüküm) alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda, .. dedikten sonra yine yukarıdaki mantıkla yüklem olan "artırabilir" kelimesine en yakın kelimelerin vurgulandığını düşünürsek bunlar; "davanın başında belirtmiş olduğu talebini" 'dir. Davanın başında belirtilmiş talebin yasal engel sebebi ile artırılamayacak (manevi tazminatın bölünemeyeceği) bir davanın açıldığı tarihte belirsiz alacak davası olduğunun iddiası 2 fıkranın birlikte değerlendirilmesi sonucunda çelişki yaratmaktadır, düşüncesindeyim.