Mesajı Okuyun
Old 08-08-2018, 13:59   #2
av.ozancelik

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan manolimato_06
"DAVACININ, AYNI MADDENİN ( 1 ) BENDİ ANLAMINDA 'TÜKETİCİ' OLARAK KABUL EDİLİP, EDİLEMEYECEĞİNE GELİNCE; önemle belirtilmelidir ki; anılan hükmün, bir gerçek veya tüzel kişinin tüketici olarak kabul edilebilmesi için aradığı tek koşul, onun bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinmiş, kullanmış veya yararlanmış olmasıdır. Somut olaydaki gibi, bir malın satın alınmasının söz konusu olduğu hallerde, malın alıcı tarafından daha sonra başkasına ve hatta onun tarafından da başkalarına satılmış olması, dahası son satıcının metni yukarıda bulunan ( f ) bendi anlamında satıcı niteliğini taşımaması, garanti süresi dolmuş olmadıkça, son alıcı sıfatıyla o malın maliki olan gerçek veya tüzel kişinin tüketici sıfatı taşımasına engel değildir...Otomobil, garanti belgesi ile birlikte satılması zorunlu olan bir maldır ve garanti süresi içinde el değiştirmesi durumunda dahi garanti borcu ortadan kalkmaz; satın alan tüketici de sağlanan garantiden yararlanabilir." denilmiş.

Merhaba. Benim buradan anladığım garanti süresinin devam ettiği durumlarda aracın ilk malikinden başka maliklere geçmesi halinde aracı en son bulunduran kişinin aracın bitmemiş olan garantisinden yararlanabileceği hususudur.

Yardımcı olacağını düşündüğüm bir Yargıtay Kararını sunuyorum size.

T.C.YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2008/6600 K. 2008/13423 T. 11.11.2008
ÖZÜ : Olayda dava konusu araç 05.10.2000 tarihinde satın alınmış arıza ise 24.07.2005 tarihinde ortaya çıkmış, davacı 26.07.2005 tarihinde davalıya ayıp nedeniyle ihtarda bulunmuş, 12.08.2005 tarihinde de bu davayı açmış dolayısıyla süresinde ayıp ihtarında bulunup davasını açmıştır. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 08.03.2006 tarihli raporda ayıbın imalattan kaynaklanıp gizli ayıp olduğu anlaşılmakta olup ortaya çıktığında da süreye uyularak ihbar edilip dava açmıştır. Öyle olunca olayda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’daki zamanaşımı süresi geçmemiştir.

DAVA VE KARAR : Davacı, davalılardan A… Otomotiv İnşaat Turizm Ticaret ve San. A.Ş’den 2001 model F… tipi otomobili diğer davalı ithalatçı firma F… Otomotiv San. A.Ş’nin de garantisi altında satın aldığını, henüz 83.000 km.de iken otomobildeki motor aksamından çıkan ve imalat hatasından kaynaklanan gizli ayıp nedeniyle uğradığı 2.623,10 TL’lik zararın ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

Davalılar, davanın husumet, zamanaşımı ve esas yönünden reddini talep etmişlerdir.

Mahkemece, BK’nın 207. maddesi gereğince ayıp sonradan ortaya çıksa bile davanın 1 yıllık süre içinde açılması gerektiği, bu sürenin geçtiğini belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesinde belirtilen ayıplı mal satışı nedeniyle satıcı ve üretici/ithalatçıya karşı açılmış, ayıp nedeniyle uğranılan zararın tahsiline ilişkindir. Anılan yasanın 4/4. maddesinde, “bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresine tabidir” denildikten sonra, “ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılmaz” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Somut olayda dava konusu araç 05.10.2000 tarihinde satın alınmış arıza ise 24.07.2005 tarihinde ortaya çıkmış, davacı 26.07.2005 tarihinde davalıya ayıp nedeniyle ihtarda bulunmuş, 12.08.2005 tarihinde de bu davayı açmış dolayısıyla süresinde ayıp ihtarında bulunup davasını açmıştır. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 08.03.2006 tarihli raporda ayıbın imalattan kaynaklanıp gizli ayıp olduğu anlaşılmakta olup ortaya çıktığında da süreye uyularak ihbar edilip dava açmıştır. Öyle olunca olayda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’daki zamanaşımı süresi geçmemiştir.

Ayrıca BK’nın 207. maddesinde zamanaşımı süresinin de bu davada uygulanmayacağı gözetilerek mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 11.11.2008 gününde karar verildi.