Mesajı Okuyun
Old 14-11-2009, 14:46   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Katılımcı

Kişinin hekim ile paylaşmış olduğu tıbbi ve kişisel bilgiler kişinin rızası,tıbbi zorunluluk ve hakim kararı olmaksızın açıklanamaz.

1-Bu verilerin sahibi olan kişi,dilerse tıbbi durumuna ilişkin bilgilerini paylaşabilir,bunda ihtilaf da yok.

2-Tıbbi zorunluluk:Tıbbi bilgiler kişinin yararına olarak ve tedavi ile ilgili olduğu ölöüde ilgili hekimler arasında paylaşılabilir.Örneğin Dahiliye uzmanı,doğru teşhis ve tedavi için enfeksiyon hastalıkları uzmanı ile bu konuda bilgi paylaşımı yapabilir.

3-Yargılama konusu olan olayla tıbbi bilgilerin ilişkisi varsa bu hasta dosyası ilgili sağlık kurumundan, hakim kararı ile dosyaya getirtilebilir.Örneğin maluliyete ilişkin bir yargılama konusu varsa ve bu konuda adli tıp incelemesi yapılacaksa ,dosya ilgili kurumdan istenir ve bu dosya ile birlikte adli tıp kurumuna gönderilir.Bu durumda maluliyetinin tespitini isteyen kişinin tıbbi dosyasının mahkeme ve ilgili kurum ile paylaşılmasını kabul ettiği düşünülebilir.

Not:Mahkeme dosyasının içine getirtilen bu tıbbi bilgilerin gizliliğinin korunması için gerekli önlemlerin alınması ve bu bilgilerin ve teşhisin kararla dahi olsa kamuya açıklanmaması gerekmektedir.

Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Finlandiya Z. kararı ile görüşünü açıklamıştır.

4-Özel sağlık sigortası ile ilgilerin paylaşımı:
Özel sağlık sigortası yaptıran kişinin bu bilgileri sigorta yapanla paylaşmayı kabul ettiği düşünülebilir.

5-Kamu Sosyal Güvenlik Kurumları ile tıbbi dosyanın/verilerinin paylaşılması :

Tıbbi giderlerin sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanması ,bu kurumların kişilerin tıbbi bilgilerini toplama,kaydetme görme ve bu bilgileri başka kurum ve kuruluşlarca paylaşılmasına izin vermesi anlamına gelmez.

Tıbbi verilerin gizliliğine saygı göstermek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan sözleşmeci devletlerin temel prensibi ve yükümlülüğüdür.Bu sadece hastanın gizlilik duygusuna saygı göstermek değil,hastanın tıp mesleğine ve genel olarak sağlık hizmetlerine duyduğu güveni korumak bakımından da şarttır.

Tıbbi verilerin korunmasının diğer bir gerekliliği,tıbbi yardıma ihtiyaç duyanlar doğru tedavi görmek ve tıbbi yardım almak için gerekli kişisel ve mahrem bilgileri açıklamaktan cayabilir.Bu durum hem kişisel sağlık hem toplum sağlığını yakından ilgilendirir.

Bu nedenle ulusal kanunların AİHS md.8 de belirtilen teminatlarla tutarlı olması gerekir.Ulusal kanunlar şahsi tıbbi verilerin bildirilmesi veya açıklanmasını önleyecek uygun önlemler içermelidir.Bu ilke yine taraf olduğumuz Biyotıp Sözleşmesi 10/1 maddesi ile de korunmaktadır.

Türkiye'de mevcut durum ödeme sistemini denetleme amacıyla tanıların ,kullanılan ilaçların,uygulanan tedavinin sosyal güvenlik kurumu ile paylaşılması ile sonuçlanmaktadır.Uygulamada ilgili sosyal güvenlik kurumu,sağlık kurumundan hastanın tıbbi tanısı ve epikrizini herhangi bir hakim kararı dayanağı olamsızıni stemekte ve bu bilgiler de sosyal güvenlik kurumu ile paylaşılmaktadır.Kişisel düşüncem bu fiili durumun AİHS 8 madde ile uyumlu olmadığı yönündedir.

5510 Nolu Sosyal Sigortlar ve Genel sağlık Sigortası Kanunundan bu konuda
78.Madde ile bir düzenleme yapılmıştır.
Buna göre:
Alıntı:
Md. 78- Kurum ile sözleşmesi (Değişik ibare: 5754 - 17.4.2008 / m.65/l) "olan," sağlık hizmeti sunucuları, sağlık hizmeti sunduğu tüm kişilere ait sözleşme hükümlerinde yer verilen bilgileri, belirlenen yöntemlere ve süreye uygun biçimde elektronik ortamda veya yazılı olarak Kuruma göndermek zorundadır. Bu bilgiler gönderilmeksizin talep edilen sağlık hizmeti bedelleri, bilgiler gönderilinceye kadar ödenmez.

Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişinin sağlık bilgilerinin gizliliği esastır. Sağlık bilgilerinin ne şekilde korunacağı, ulusal güvenlik nedeniyle sağlık bilgisi paylaşıma açılmayacak kişilerin tespiti ilgili bakanlıkların önerisi üzerine Bakanlıkça tespit edilir. (Ek cümle: 5754 - 17.4.2008 / m.66/f) "Bu kişi ve grupların sağlık bilgilerinin nasıl tutulacağı ilgili kuruluşların görüşleri alınarak hazırlanacak Yönetmelik ile düzenlenir."

Kurum, genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili olarak işverenler, sağlık hizmeti sunucuları ve diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki defter, belge ve bilgileri inceleyebilir, ibrazını isteyebilir.

Kurum, bu Kanunda belirtilen görevleriyle ilgili olarak sağlık hizmeti sunucularının yürüttüğü hizmet ve işlemleri kontrol yetkisine sahiptir. Kurum, bu yetkisini görevlendirdiği personeli vasıtasıyla veya kamu kurumları ve özel kurumlardan hizmet satın almak suretiyle kullanabilir.

Yasada ;bir yandan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişinin sağlık bilgilerinin gizliliği esastır denmekte,devamında " ulusal güvenlik nedeniyle sağlık bilgisi paylaşıma açılmayacak kişilerin tespiti... diyerek bu gizliğin ancak ulusal güvenlikle ilgili sayılabilecek kişilere özgü olduğu,sıradan yurttaşların bu güvenceden yararlanamayabilecekleri şeklinde anlaşılabilecek talihsiz düzenleme bulunmaktadır.

Son olarak sosyal güvenlik kurumunun bilgileri toplama,kaydetme,ilgilerin içeiğine ulaşma sayısal istatistik bildirimler dışında diğer kurum ve kuruluşlarla paylaşma hak ve yetkisinin olmadığı ,yasanın bu haliyle sözleşme ile uyumlu olmadığını düşünüyorum.