Mesajı Okuyun
Old 04-04-2014, 21:18   #13
av.murat kılıç

 
Varsayılan

[quote=shrzgl]Muhataba tebliğin amacı, nihayetinde muhatabın işlemden haberdar olmasıdır. Muhatap tebliğle birlikte işlemden haberdar olacak ve haberdar olmasıyla birlikte süresi işlemeye başlayacaktır. Tebliğ özünde, muhatabın işlemden haberdar olması anlamına gelir.Dolayısıyla, resmen tebliğden önce içerikten haberdar olunduğu ispatlanırsa ki bu durumda öğrendiği tarihte tebliğ edilmiş sayılacaktır, çözülebilir diye düşünüyorum. Ancak dediğim gibi bu nasıl yapılabilir bir fikrim yok açıkçası [/QUOTE



Y19HD
Esas : 2013/3817
Karar : 2013/6724
Tarih : 15.04.2013
İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA SÜRE
HACZE HARİCEN ITTILA ( İtirazın İptali Davasında Süre )
İİK.67
Alacaklı, borçlu tarafın itirazının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren, itirazın iptali için 1 yıl içinde mahkemeye başvurmak zorundadır.

İncelenen takip dosyasına göre borçluların itirazları ve kısmen itirazlarından vazgeçtiklerine ilişkin hususların alacaklı banka vekiline 21/04/2010 tarihli icra tebliğ tutanağı ile tebliğ edildiği görülmüştür.

Alacaklı vekilinin 27/07/2009 tarihinde bir kısım borçlular hakkında araç ve taşınmaz haczi istemesi nedeniyle bu tarihte itirazı ve itirazdan kısmen vazgeçmeyi öğrendiğinden bahisle süresinde yasal yollara başvurmadığının kabulü doğru değildir.
Zira yasal başvuru hakkı alacaklıya tebliğ olgusundan sonra başlar. İtiraza haricen muttali olmak yeterli değildir.
Mahkemece bu yön gözetilmeksizin davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.fk
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı, vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı vekili; müvekkili banka ile davalı şirket arasında imzalanan kredi genel sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığını,
diğer davalıların kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını,
kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle hesabın katedilerek davalılara ihtarname gönderildiğini, yapılan ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını,
Davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu,
Davalılar vekilinin bilahare verdiği 20/05/2009 tarihli dilekçesi ile faiz ve faiz oranına yönelik itirazları hariç diğer itirazlardan vazgeçtiklerini bildirdiğini,
İcra dairesince 62. 894, 71 TL işlemiş faiz ve takipten sonra uygulanacak faiz oranı hakkındaki takibin durmasına, kalan kısımlar yönünden itirazlardan vazgeçme nedeniyle takibin devamına karar verildiğini belirterek;

İtirazın iptali ile takibin devamına ve birikmiş faizin %40`ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili; itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davanın incelenmesinin usulen mümkün olmadığını ve davanın esası yönünden de faiz ve oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre;
Borçluların 25/12/2008 tarihinde borcun tamamına itiraz ettikleri, icra dosyasında herhangi bir işlem yapılmadan 20/05/2009 tarihinde borçlular birikmiş faiz ve faiz oranı dışındaki itirazlarından vazgeçer içerikte itirazlarım düzelttiklerine ilişkin dilekçe verdikleri,

Borçluların itirazları ve kısmen itirazlarından vazgeçmeleri hususlarının alacaklı banka vekiline 21/04/2010 tarihli icra tebliğ tutanağı ile tebliğ edildiği, ancak ne var ki davacı alacaklı vekilinin 27/07/2009 tarihinde bir kısım borçlular hakkında araç ve taşınmaz haczi istemesi nedeniyle bu tarihte itirazı ve itirazdan kısmen vazgeçmeyi öğrenmiş sayılması gerektiği,

İtirazın öğrenilmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmasının dava şartlarından olduğu ve davanın bir yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İİK’nın 67/1. maddesine göre alacaklı, borçlu tarafın itirazının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren, itirazın iptali için 1 yıl içinde mahkemeye başvurmak zorundadır. İncelenen takip dosyasına göre borçluların itirazları ve kısmen itirazlarından vazgeçtiklerine ilişkin hususların alacaklı banka vekiline 21/04/2010 tarihli icra tebliğ tutanağı ile tebliğ edildiği görülmüştür.

Alacaklı vekilinin 27/07/2009 tarihinde bir kısım borçlular hakkında araç ve taşınmaz haczi istemesi nedeniyle bu tarihte itirazı ve itirazdan kısmen vazgeçmeyi öğrendiğinden bahisle süresinde yasal yollara başvurmadığının kabulü doğru değildir. Zira yasal başvuru hakkı alacaklıya tebliğ olgusundan sonra başlar. İtiraza haricen muttali olmak yeterli değildir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.