Mesajı Okuyun
Old 16-12-2012, 01:06   #35
Teknik_Uzman

 
Varsayılan Paradokstan kurtulmak mümkün mü?

Sayın meltemsemiz,
Alıntı:
“eylemin suç olup olmadığı ise doktrinde tartışmalı / bu suçta 18 yaşından küçükler sanık olmaz diyor. 2. görüş ise karşılıklı suç olduğu yönünde”
derken, henüz çözülmemiş bir toplum kuralının uygulanmakta olduğunu imâ ediyor olabilir. Yani ergenlerin, yaşa bağlı olarak bazı fiillerin fâili olabilirliği; karşılıklı fâillik-mağdurluk paradoksunun getirdiği açmazın çözümsüzlüğünün sürdüğünü de.

Peki, ergenler; yetişkinlerin yönettiği dünyada, onlara ait bir suçu işlediklerinde; niçin kendilerine ait bir cezalara sahip değiller? Yahut ergenler; nasıl oluyor da, bu yaşın içinde yetişkinlerin suçlarını işlemeye ehil olabiliyorlar? O hâlde sistem; ehil olma düzeyini mi kıstas almalıdır?

Yani kısacası ‘ergenler, yetişkinlerin işledikleri suç türlerinin fâillleri olursa; yetişkinler gibi mi cezalandırılacaklardır?’ Ergen, çocuk ile yetişkin arasındaki geçiş döneminin insanıdır. Ya buna uygun olarak iki yaş grubunun arasında orta ağırlıkta ceza oluşturulmalıdır; yahut çocukça /mâsumâne/ bir yaramazlıkla başlayıp, toplumun ahlâk / ailevî yapısını dağıtıcı görülen bir fiil ile sonuçlanarak, yetişkinler gibi suçlandıklarından dolayı, sınıf atladıkları bu geçiş bölgesi cezasından muaf tutulmalıdırlar.

“Esasen karşı şikâyetin olması, diğer tarafın da kendisini kurtarma amacını taşıyan bir işlem olmaktan /hukukta paradoks yaratıp davayı düşürmekten/ başka anlam taşımayacaktır. Yani, (i) kadın tarafının saklı rızasını perdelemek, (ii) yahut erkek tarafını kurtarmak için kullanılan ‘karşı şikâyet tekniği’; mevzuattaki açığı kullanarak, mevcut durumun çözümünü var göstermektedir. Oysa gerçekte bu paradoks, çözümsüzdür.

Ancak kovuşturma evresinde şikâyetin gerçekliğine hükmedilecek; kanıtlanması halinde bir tarafın şikâyeti doğru, diğeri yanlış /iftira/ olarak kesinleşecektir.“ (önceki yanıt)

Gerçekte, karşılıklı olarak iddia edilen bu fiil; asla kanıtlanamaz nitelikte olduğundan; davanın sürüncemede kalmasını (tarafların acı çekmesini) önlemek adına, ikili savunmanın anlaşması (davadan çekilmeleri, davanın düşmesi) gibi, tarafların her birinde (özellikle kadın tarafının ailesinde, şikâyet baskılarının sonuna doğru kadının bizzat kendisinde) yara izleri bırakan çürük sonuçların çözüm olarak değerlendirmesi yeterli görülmektedir.

Birkaç fâcia daha yaşanmadan 15-18 yaşın (ergen cinselliğindeki serbestiler veya kısıtlamalar) durumu yasa koyucu tarafından âcilen ele alınmalıdır.

Sayın meltemsemiz,
Alıntı:
“... siz de şikayet edin, müşteki de sanık olacağından şikayetten vazgeçmek zorunda kalacaktır.”
derken; sosyal çözümsüzlüğü, mevcut mevzuâtta bir uzlaşma çözümü olarak görüp, belki de yasa koyucunun yapabileceği bazı düzenlemelerinin önünü bir şekilde kesiyor.

Sayın meltemsemiz,
Alıntı:
”yani, kimin vekili olduğunuz; önemli!”
derken de bu kez; savunma tekniğine, bazen de başarısızlığına bağlı olarak; kişilerin farklı cezalara maruz kalabileceğini imâ ediyor olabilir. Oysa doğru bir usavurum, haksızlığın önüne geçmek için tek kıstas, zorunlu bir insanlık süreci değil miydi?