Mesajı Okuyun
Old 11-12-2007, 09:19   #2
Av.saldıray oğuz kuğu

 
Varsayılan

HİZMET KUSURU
İŞKENCE NEDENİYLE SORUMLULUK
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 125 ]
2559 S. POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU [ Madde 15 ]
2559 S. POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU [ Madde 1 ]
2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]

"ÖZET"

DAVACILARIN YAKINI OLAN KİŞİNİN POLİS KARAKOLUNDA DÖVÜLEREK İŞKENCE İLE ÖLDÜRÜLMESİ NEDENİYLE, DUYULAN VE ÜZÜNTÜ KARŞILIĞI MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİ GEREKİR.


"İçtihat Metni"

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacılar) : ... .... .... ... ve ...

Vekili : Av. ...

İstemin Özeti : Davacılar yakını ...'un ... Polis Karakolunda dövülüp işkence yapılması sonucu ölümü nedeniyle duyulan acı ve elem karşılığı toplam 215.000.000 TL. manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda; İstanbul 1. İdare Mahkemesince manevi tazminat isteminin kabulüne ve manevi tazminata faiz yürütülmemesine ilişkin olarak verilen 19.11.1996 tarih ve E:1995/445, K:1996/1488 sayılı kararın taraflarca temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Davalı idarece, yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

0.Tetkik Hakimi : Ergün Özcan

Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı : Öcal Beningtan

Düşüncesi : Manevi tazminat olarak bir meblağa hükmedilmesi halinde bu meblağın davacı eline geçinceye kadar gerekli olan süre için faiz yürütülmesi ekonomik hayatın bir gereği olup özellikle enflasyon oranının hergün arttığı ülkemizde manevi tazminat olarak hükmedilen meblağa faiz yürütülmesi hem ekonomi ve hem de hukuk açısından gereklidir.

Yukarıda açıklanan nedenle davacı temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bu yönden bozulmasına, davalı idare temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:

Dava, davacılar yakını ...'un ... Polis Karakolunda dövülüp işkence yapılması sonucu ölümü nedeniyle duyulan acı ve elem karşılığı toplam 215.000.000 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

İstanbul 1.İdare Mahkemesince kural olarak idarenin yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü bulunduğu, kuralın istisnasının, idarenin faaliyet alanıyla ilgili önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da nedensellik bağı aranmadan tazmin etmesi olduğu, olayda, idareye yüklenebilecek hizmet kusurunun varlığının firarda, olan sanığın bulunması sonucuna bağlanamayacağı, hizmet kusurunun bulunmaması halinin idarenin sorumluluğunun bulunmadığı anlamına gelmeyeceği, sorumluluk ilkesi gereğince idarenin faaliyet alanıyla önlemesi mümkün olan bu tür zararları kollektif sorumluluk anlayışına dayalı olarak tazmininin zorunlu olduğu, dolayısıyla davacıların yakınlarının ölümü nedeniyle duydukları acı ve üzüntünün derecesi dikkate alındığında istenilen manevi tazminatın makul düzeyde bulunduğu gerekçesiyle 215.000.000 TL manevi tazminatın kabulüne, manevi tazminata faiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Davalı idare, olayda idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru bulunduğu hususu tespit edilmeden manevi tazminatın kabul edilmesinin yerinde olmadığı, davacılar ise manevi tazminat faiz verilmemesinin hukuka uygun olmadığı iddiasıyla kararın temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.

2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyat Kanununun 1.maddesinde, polisin halkın ırz, can ve malım muhafaza ve kamu istirahatım temin edeceği belirlenmiş olup aynı Yasanın 15.maddesinde polisin, yaptığı tahkikat esnasında ifadelerine müraacat lazım gelen kimseleri çağırarak kendilerine lüzumu olan şeyleri soracağı kurala bağlanmıştır. Gerek Yasanın anılan 15.maddesi hükmü gerekse Yasanın bütünü; polisin, ifadesine başvurduğu kişilere dayak atmak şeklinde kötü muamelede bulunacağını öngörmemiş aksine anılan Yasanın 1.maddesinde polisin halkın can ve mal güvenliğinden sorumlu olduğu özellikle vurgulanmıştır.

İdare kendisine tevdi edilen kamu hizmetlerinin ifası sırasında önce gerekli teşkilatı kurarak bu teşkilatın aynı, şahsi ve mali imkan ve vasıtalarım hizmete hazır bulundurmakla yükümlüdür. Bunların temin ve ifasındaki kusur sonucu hizmetin hiç işlememesine veya kötü yahut geç işlemesine sebebiyet verilmiş olması, idareye, zarar gören kimselerin bu zararlarının tazmini sorumluluğunu yükler.

Dava konusu olayda 28.5.1993 tarihinde gece saat 23.00 sularında ifadesi alınmak üzere ... Polis Karakoluna getirilen davacıların murisinin ifadesinin alınması sırasında ifadeyi alan polis memurunca dövüldüğü, olay gecesi nezarette gözetim altına alındıktan sonra sabahleyin öldüğü, dosya içindeki ... Üniversitesi ... Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim dalının 31,5.1993 tarihli otopsi tutanağında ölüm sebebinin "Kunt Batın Travmasına Bağlı Dalak Rüptüründen Gelişen İç Kanama" olarak belirlendiği, olayla ilgili olan polis memuru hakkında, görev sırasında kastı aşan darp sonucunda ölüme sebebiyet vermekten ... Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığı ancak polisin firarda olması sebebiyle tutuklanamadığı için davanın henüz sonuçlandırılamadığı anlaşılmaktadır.

İdarenin ajanı olan polis memuru hakkında ağır ceza mahkemesinde açılan davanın sonuçlanmamış olması kamu hizmetinin yürütülmesinde hizmetin kusurlu işletilip işi eti liflediğinin tespitine engel teşkil etmemektedir. Olayın oluş biçimi ve ölüm sebebi göz önünde bulundurulduğunda yukarıda aktarılan Yasa hükümleri ve hukuki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde; halkın can ve mal emniyetinin korunması şeklinde tecelli eden kamu hizmetinin düzenlenmesindeki yetersizlik, diğer yandan hizmet personeli üzerindeki denetimin gereğince yapılmamış olması hizmetin kötü işlemesi biçiminde ortaya çıkarak idarenin bu kamu hizmetinin yürütülmesindeki kusurunu otaya koymaktadır. Bu suretle meydana gelen zararın, hizmeti yürütmekle görevli idarece tazmini gerektiği de açıktır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49.maddesine uygun bulunmayan tarafların temyiz isteminin reddiyle, İstanbul 1.İdare Mahkemesinin 19.11.1996 tarih ve E:1995/445, K:1996/1488 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına 12.10.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yargıtay kararı değil ama belki işinize yarar.saygılarımla...